Kevgir kompleksi

"MONTRÖ’yü deldirtmeyeceğiz"! Haydaa! Hadi buyrun bakalım!

Evet evet, başımıza bir de bu çıktı ki, fesüphanallah!

Çünkü malûm, ebedi ve ezeli bir "kevgir kompleksi"nden mustarip olan bizim "ulusalcı - neo-ittihatçı" zevat daha düne kadar "Lozan’ı deldirtmeyiz" diye bağırıyordu.

Ve şimdi de, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’ndaki deniz seyr-ü seferini belirleyen 1936 Montrö Antlaşması’nı "deldirtmemek" seferberliğine soyunuyor.

Neymiş, Gürcistan’a yardım bahanesiyle ABD Karadeniz’e "çıkmak" (!) istiyormuş.

Dolayısıyla da, söz konusu Montrö Antlaşması’nı değiştirmek peşinde koşuyormuş.

***

PEKİ de, Allah rızası için, bunu kim söylemiş? Talep ve dilek hangi ağızdan çıkmış?

Böyle bir arzu veya emel Washington Beyaz Saray’ında mı, Brüksel NATO’sunda mı, New York BM’sinde mi ifade edilmiş? Nerede, en azından bir "nabız yoklaması" yapılmış?

Yok! Bunların hiçbiri yok! Ortada ne fol, ne de yumurta var ama, yine de olsun!

Madem ki söz konusu ABD bir "emperyalist" devlettir, eh müneccimbaşılıktan tevavüt "ulusalcı - neo-ittihatçı" taife de onun "derin düşünceleri"ni (!) okuyacak kadar cin olduğundan, aynı ABD daha leb demeden, bizimkiler leblebiyi derhal anlamaktadır.

***

OYSA en önce, Birleşik Amerika’nın yukarıdaki doğrultuda bir fikre, bir düşünceye, bir perspektife sahip olduğuna dair en ufak bir somut belirti mevcut değildir. Emaresi yoktur.

O halde, "ulusalcı - neo-ittihatçı" kesimdeki "kevgir kompleksi"nin tekrar depreşmesi, tıpkı Lozan konusunda olduğu gibi, paranoyak bir vehimden kaynaklanmaktadır.

Hazretler yine komplo teorisi üretmektedir ve faraziyelerle vaveyla kopartmaktadır.

Ama tabii ki doğru, Washington politikası boğaz ve kanallardan serbest geçiş ilkesi üzerine oturmaktadır. Ee, bunda ne var? Söz konusu ilkeyi bütün başkentler benimsemiştir.

Ancak, Montrö’nün Türk boğazları için getirmiş olduğu kısmi kısıtlama sırf Karadeniz de kıyısı olmayan üçüncü devletleri kapsamaz. Bizzat sahildar ülkelere de sınırlama koyar.

Dolayısıyla, aynı Montrö Rusya’yı da dizginlediği içindir ki, ABD’nin bu engeli ortadan kaldıracak bir girişimde bulunması, kendi ayağına ateş etmekten başka anlam taşımaz.

***

ÖTE yandan, şimdilerde pek bir "Rusofil" kesilen "ulusalcı - neo-ittifatçı" taife Moskova’nın "sıcak denizlere iniş" ihtirasını gizlemeye kalkışıp, Montrö Antlaşması’nın bir "Kemalist - komünist" ittifak sonucu olduğunu söylerken, Pinokyo burnu yalandan uzuyor.

Tamam, bizim için çok avantajlı olan o Montrö müzakerelerinde bir Türkiye - SSCB yakınlaşması gerçekleşmiştir. Ama esas olguyu Fransa ve İngiltere’nin hem Hitler Almanya’sını, hem de o Stalin SSCB’sini frenlemek için Ankara’dan yana tutum alması belirlemiştir.

Ve de nitekim, çok değil, söz konusu Antlaşma’dan topu topu üç yıl sonra, Nazi Dışişleri Bakanı Ribbentrop’la Sovyet meslektaşı Molotov ittifak masasına oturduğunda, Kremlin temsilcisi hemen, Türk boğazlarının kendi hakimiyetine girmesi talebini getirmiştir.

Sonra ise, artık takım değiştiren Rusya orada reddedilen yukarıdaki talebi bu defa hem müttefikler nezdinde, hem de 2. Savaş’ın bitiş arifesinde ve tekrar tekrar yinelemiştir.

Zaten de "Marshall Yardımı" ve "Soğuk Savaş" bu taleplerin ertesinde başlamıştır.

***

HAYIR hayır, "onu deldirmem, bunu deldirmem" yaygasıyla "kevgir kompleksi"ni durmadan açığa vuran "ulusalcı - neo-ittihatçı" kesim tarihi ve bugünü tahrif edemez.

Güneşi balçıkla sıvayamaz ve Montrö’nün "delinmek" istendiği yalanını yutturamaz.

Ama bizzat sen, "Fikir delik, zikir delik, / Komplo delik, kumpas delik / Bilgi delik, mantık delik / Zeká delik, sezá delik / Kevgir misin be komplekslilik?"
Yazarın Tüm Yazıları