Hátta, yağlı ilmeği geçirmiş olan ellerinizden öpmek gerekiyor.
Daha háttá, sehpa altındaki tabureye tekme savurmuş ayaklarınızdan öpmek gerekiyor.
* * *
OYSA, ifa ettiğiniz meslekten ötürü sizlere lánet yağdırmakla ne büyük gaflete düştük!
Ne denli günáhınıza girdik ve ne çok hakkınızı yedik!
Dolayısıyla, her infazdan sonra onulmaz acılarda devirdiğiniz rakılar; doyumsuz cinselliklerde gittiğiniz genelevler, tarifsiz hüzünlerde ağladığınız şarkılar helál-i hak olsun!
Çünkü, sizler ki son tahlilde "adalet" denilen mekanizmanın nihai halkasını oluşturuyordunuz, "görev"inizi yerine getirdiniz.
Ve, velev ki o görev "insan öldürmek" olsun, bunu mümkün olabilecek en "in-sa-ni" biçimde gerçekleştirdiniz. "Can"ı en saygılı, en edepli ve en mahrem şekilde aldınız.
Kara Ali’ler, Çingene Hüseyin’ler, Cellát Hıdır’lar, heyhat ki ancak şimdi farkediyorum, aslında bütün o öldürdükleriniz adına sizlere hayat teşekkürü borçluyuz.
* * *
EVET ancak şimdi farkediyorum, çünkü Saddam Hüseyin’in "idam pornografisi"ndeki o hayasız, o rezil, o iğrenç lekeler henüz kurumamıştı ki, işte Irak’ta Barzan İbrahim el Tıkriti ve Avad Hamid el Bender’in de kelleleri düştü.
Üstelik, sırf mecázi anlamda değil, ipin gövdeden koparttığı kelle gerçekten düştü.
Ve inanılmayacak şey, Bağdat hükümeti bunun da "porno videosu"nu gazetecilere gösterdikten sonra, sıkı durun, yukarıdaki durumu "Allah’ın takdiri" (!) olarak açıkladı.
Artı, söz konusu infaz ertesinde, Saddam’ınkinde olduğu gibi, sehpanın etrafında "dans edilmeğini", "iftiharla" ekledi.
* * *
İMDİİ, bütün bunlardan sonra ne diyebilirim? Ne diyebiliriz ve ne denilebilir?
İdam sırasında "kopan" başı "Allah’ın takdiri" diye nitelendiren ve bu defa "dans edilmemesini" de "iftihar vesilesi" sayan bir "kültür" nasıl tanımlanabilir?
Hemen ve tek kelimeyle söyleyeyim:
"Kel-le kül-tü-rü"!
* * *
EVET "kelle kültürü" ve o kültürde "cellát"lar gibi "kurban"lar; "kurban"lar gibi de "cellát"lar ortaktır. Biri diğeridir ve diğeri biridir!
Çünkü, cellát kurbandır ve de kurban celláttır!
Saddam Şiileri kör testereyle keser, Şiiler de Saddam’ı yalelliyle asar.
Barzan üzüm yiyerek işkence seyreder, maktûl de Barzan’ın başını gövdeden ayırır.
Burada her hangi mezhep ayırımı yapmak ise yalancılığın ve riyakárlığın daniskasıdır.
Zarkavi ve fasilesi Sünnilik adına kamera önünde insan gırtlaklamamakta mıdır?
El Kaide, Taliban, İslami Cihad yine aynı mezhep adına kan akıtmamakta mıdır?
Ve bütün bu vahşet, sokak ortasında kurban kesmekten işkembeci vitrininde koç başı çevirmeye uzanan ve şiddeti tedricen sıradanlaştıran "kelle kültürü"nün ayrılmaz parçasıdır.
Daha ötesinde ve daha derininde ne kültürün olduğu yorumunu ise size bırakıyorum.
* * *
O yorumunuz ne olursa olsun, bugün yine de Kara Ali’lere, Çingene Hüseyin’lere, Cellát Hıdır’la şükrán borçluyuz.
Zira eğer bugün bizler "kelle kültürü" pornografisinden belki bir nebze tiksiniyorsak, bunu onların her infaz sonrası içtiği rakılara, gittiği kerhanelere, ağladığı şarkılara medyûnuz.