Kanuni, tarihi ve fuzuli

PROVOKATÖRLERİN gazına gelmemek için en önce şunu vurgulamak gerekiyor:

Hayır, "Ermeni soykırımı olmadı" diyen kimse yarından itibaren Fransa’da "suç" (!) işlemiş sayılmayacak. Cezalandırılmayacak.

Ne hakkında soruşturma açılacak, ne kodese tıkılacak, ne de tazminat ödeyecek.

Çünkü, en azından görünür gelecekte böyle bir "kanun" (!) mevcut olmayacak!

Zira, fikren otoriter ve zihnen totaliter tasarı bugün Paris Meclisi’nde onaylansın veya onaylanmasın, ona "yasa" niteliğini kazandırabilecek tek merci olan Senato’ya sunulmayacak.

Seçim ertesine dek sümen altı edilerek bir başka bahara kalacak ki, kim öle, kim kala!

***

O
halde lütfen, küçük hesaplı ve dar ufuklu vasat Fransız siyasetçilerin yukarıdaki senaryoyu bile bile ládes diyerek, sırf fanatik ve gürültücü Ermeni lobisinin ağzına bir parmak bal çalmak için "güncelleştirdiği" (!) şu "pire" tasarıyı "deve" yapmaktan vazgeçelim.

Ve görelim ki, önceki girişimde entelektüel seferberlik başlatarak onu hüsrána uğratan dürüst ve objektif Fransız aydınlar eğer şimdi tınmıyorlarsa, bu, onların söz konusu lobinin tongasına basmasından değil, bugünkü oylamanın "fuzulilik"ini bilmelerinden kaynaklanıyor.

Dolayısıyla, yok "made in France" etiketli mallara karşı boykot düzenlemekmiş; yok, dost ve emekçi Ermenistan yurttaşlarını sınırdışı etmekmiş; hele hele, yok Paris’in de Cezayir ’de "soykırım" (!) gerçekleştirdiğine dair "misilleme yasa" çıkartmakmış, böylesine hezeyanlar tuzağın göbeğine düşmek anlamına gelir ve de tek bir kesimin ekmeğine yağ sürer.

***

BU kesim ise Ermeni diasporasının fanatik, yaygaracı ve "ı-r-k-ç-ı" bölümüdür.

"Türkiye öfkeye kapılsa da, aynı tür ’kanun’ların hem Fransa’da, hem başka ülkelerde yağdan kıl çeker gibi onaylatmak imkánını bahşetse" diye tetikte bekliyor.

"Misilleme" oyununa gelerek kendi ayağımıza ateş edecek kadar aptal mıyız?

Oysa, İlter Türkmen Usta Cumartesi günkü yazısında yegáne akılcı seçeneği açıkladı.

Fi kazá her hangi bir ülke "inkár yasası" (!) mı benimsedi, Strasbourg’daki Avrupa Konseyi İnsan Hakları Mahkemesi’ne giderek orada dava açarsın.

Yüzde 99 virgül 99 ihtimalle iptal kararı çıkacağından da, tarihi "kanûnileştirmek" (!) gibi partizan gişimlerinin önünü uluslararası hukuk nezdinde kapatmış olursun ve nokta!

***

BEN ki korkunç bir İttihatçı suç olan 1915 "Tehcir"inin mutlaka ve mutlaka Türkiye’deki resmi tez ötesinde irdelenmesi gerektiğini savundum ve de savunuyorum, buna rağmen yukarıda, fanatik Ermeni diasporasını "ı-r-k-ç-ı" diye tanımlamakta tereddüte düşmedim.

Zira, bir bölümü haniyse Nazizmle yarışacak ölçüde ırkçı ve nefretçi kimlik yansıtıyor.

Öyle ki, "Van Ortaklığı" adı altında bugünkü tasarıya da öncülük eden lobinin şu an kullandığı slogan, her ne kadar "ırk" kelimesi yoksa da aslında káfiye onu çağrıştırdığı öyle tercüme ediyorum, Azerbaycan, Taliban / Beyaz ırk soykırıma kurban" cümlesini içeriyor.

Pes ve yuh!

***

EVET pes ve yuh ve de zaten eğer Fransa Meclisi, sonsuz hassas bir "soykırım" tanımını böylesine ayağa düşüren; üstelik, alengirli kelime oyunuyla, Hitler’den Klux Klan’a tüm alçakların kullandığı bir "beyaz ırk" çağrışımından medet uman; daha daha üstelik, Azerilerin ve Taliban’ın Müslüman kimliğinden hareketle "İslamofi" körükleyen bir lobi aracılığıyla "nesnel tarih" (!) saptamaya kalkışıyorsa, o "tarih"i alsın ve başına çalsın.

Bunun "inkár"ını ise "kanuni suç" saymış veya saymamış, aman pek umurumdaydı!

Biz işimize bakalım ve korkunç acıların ve dehşet suçların 1915 Tehcir’ini, oradaki ve buradaki "kanûnilik"leri aşan bir tarih ufkuyla okumak azim ve dürüstlüğümüzü sürdürelim.
Yazarın Tüm Yazıları