Eh boynum kıldan ince ve malum ekmek parası, dolayısıyla Genel Yayın Yönetmeni'nin ‘hastalık mastalık dinlemem, iki elin kanda olsun yazacaksın’ talimatına harfiyen uyarak ‘Modern Zamanlar’ı aksatmadığım için siz farkında değilsiniz ama, vallahi de, billahi de bir haftaya yakın yorgan döşek yattım.
Satırları nasıl yumurtladığımı bir yukarıdaki bilir, bir de ben.
Normaldir. İşte kış mış ve de nereden gelip nereye gittiği meçhul bir grip virüsü ortalıkta serseri mayın gibi dolaşıyormuş, cenabet bana da tosladı.
Neyse, her ne kadar kızım olacak hayırsız ‘stüdyoda montaj yetiştiriyorum’ bahanesiarkasına sığınarak babasına uğrayıp bir kase sıcak çorba; ‘hijyenik ilişkiler’in kadınları ise ‘alçak, hep iki ihtiyaçtan birinde ararsın, beter ol inşallah’ diyerekbir nebze ılık tebessüm getirmediyseler bile, Rabb'ım kimseye muhtaç bırakmasın, mereti işte eninde sonunda kendim öldürdüm.
C vitamini, kuvvetli aspirin, öksürük şurubu falan, bayağı bayağı anamı ağlatmasına rağmen, nihayetinde, ben mortoyu çekmeden önce virüs çekti.
Fakat ötekisi.
*
ÖTEKİSİ dediğim, bilgisayar virüsü!
Alet epeydir hem pek bir yavaş çalışıyordu, hem de hiç beklenmedik anda, sanki Alzheimer hastalığından musdaripmiş gibi bunaklaşıveriyordu.
Ben de bunu makinanın ihtiyarlığına veriyordum. Çünkü sittin senedir hep aynı külüstür aparatı kullanıyorum ve malum, bu ‘bilişim teknolojisi’ ortaokul çağındaki ‘teenager’ delişmenlerin blucin modasından bile çabuk değişiyor.
Dolayısıyla, işte hayal ya olsun, cebim iki kuruş gördüğü takdirde ilk iş olarak, taksitle maksitle kızoğlan bir acenta makina almayı düşünüyordum.
Yine düşünüyorum, fakat şimdi çok fena halde ve çok ciddi düşünüyorum.
Zira bilgisayarıma virüs girmiş ki, C vitamini, kuvvetli aspirin, öksürük şurubu nafile, bunu galiba grip virüsü gibi def eylemek mümkün değil.
Öbür tarafa göçtü göçecek ve ben haldır haldır hekim ve ilaç arıyorum.
*
ALETİMİN tecavüzüne uğradığını bana yağan mesajlardan anladım. İnternet'teki ‘adres defteri’me kayıtlı şahıslar ‘virüs saçıyorsun’ diye haykırıyor.
Fesüphallah, yahu ne virüsü saçacağım?
Grip zamanı evden çıkmadım ve de zaten diğerlerine karşı sorumluluğumu bilirim. En silikon dudaklı değme aşifte gelse, nefsimi tutar, buse kondurmam.
Yok, meğer bu saçtığım nesne, cehennem ateşinde cayır cayır yansın, rezil bir alçağın elektronik posta vasıtasıyla bana göndermiş olduğu bir virüsmüş.
Benim bilgisayarımda kahpece sotaya yatmış ve makinamı içten içe öldürdüğü yetmiyormuş gibi, internete bağlandığım an, haydaa, hiç haberim olmadan ve otomatik olarak ‘adres defteri’mdeki tüm isimlere pisliğini yolluyormuş.
Bu arada antrparantez şunu ekleyeyim, bana gelen mesajlar o isimlerden hangisinin helal, hangisinin haram süt emmiş olduğunu da öğretmiş oldu.
Çünkü bir bölümü gayet centilmen bir şekilde uyarıp, hatta ‘tedavi’ için gerekli ‘eczane’ (!) sitelerinin adresini verirken; bazı hatunlar dahil diğer bölümü de, ‘senin yüzünden virüs bulaştı’ diye müthiş cazgırlık yaptılar.
N'eyleyeyim, kastım mı var? Olay tamamen irademin dışında gerçekleşiyor.
Üstelik de öyle ‘herpes’ merpes türünden ‘zührevihastalığa’ yol açacak bir virüs bulaştırmadım ya, öpüp de başınıza koyun.
*
ÇARESİ mi? Hemen bir ‘bilişimci dükkanı’na gittim ve durumu anlattım.
Adam bana ‘her derde deva’ kabilinden ve ehven fiyata bir CD verdi.
Bu işlerden hiç anlamam, ne yapmam gerektiğini de ayrıntısıyla tarif etti.
Neyse, hemen eve dönüp CD'yi aparata taktım ve ekranda ne beliriyorsa onu uyguladım ki, bir yere kadar herşey iyi güzel.
Fakat işte o yerde ‘bu anti virüsünşifa verebilmesi için bilgisayarınızda en az ‘‘Windows 98’’ programının yüklü olması gereklidir’ yazıveriyor.
Öp babanın elini!Dedim ya, makinam külüstür ve de ‘Windows’um 95 model.
Siz hiç ‘bu ilacın kullanılması için hastanın kırk yaşından genç olması şarttır’ diyen bir reçeteye rasladınız mı? İşte onun gibi abes bir şey.
Naçar, bana gönderilmiş mesajlardaki diğer ‘tedavi’ sitelerine gittim.
Hayır, hayır, hayır! Ya yine aynı 98 modeli istiyorlar; ya da öteki anti virüs programları telefon faturasını fena halde şişiren çok uzun yüklemelerle bilgisayarımı denetledikten sonra, ‘bir şey bulunamamıştır’ sinyalini veriyor.
Demek ki o ilaçlarda iş yok. Nuh-u nebiden kalma.
Veya, aparatıma sızmış olan virüs her kış yok Hong Kong'tan, yok Manila' dan, yok Ulan Batur'dan kılık değiştirmiş olarak gelen grip virüsleri gibi öylesine kahpe ki, henüz hekimler ve laboratuvarlar aşısını keşfedememiş.
*
AH grip virüsü, ah, işte yuttum C vitamini, aldım kuvvetli aspirini ve kaşıkladım öksürük şurubunu, sen beni götüremeden, ben senin hakkından geldim.
Meğer yedi canlı bilgisayar virüsünün yanında çocuk oyuncağıymışın, bak zavallı makinam öbür tarafa gitti gider ve daha götürecekleri de cabası.