İki ustalık kadını

Belki kendimin de prangalarımı kırdığım sürece denk gelmesinden dolayı, seksenli yıllar bende her ikisi de müthiş dışavurumcu ve muazzam tabu kırıcı bu skandallar kraliçeleriyle özdeşleşiyor. Deli dolu Madonna'da ve zır deli Isabella'da son gençliğim kamaşıyor. Her ikisi de şimdilerde ne kadar uslanmışlar ! Cinnet defterini kapatıp çıraklık döneminden kalfalık dönemine geçtiğim için ben kendime seksenli yıllarda geldim. Biraz tekrardan doğdum.Ve ne yıllardı !.. Şeyler yeryüzü sathında bir bütün olarak dönüştü.Fikirler, değerler, ütopyalar, kültürler, estetikler ihtilal yaşadı. Hayat değişti. Biz de eskiyi sorguladık. Köhneyi attık ve yeniyi kuşandık.Seksenlerin modern efsanelerinde ise bende iki kadın derin iz bıraktı.Birincisi şarkıcı Madonna, ikincisi manken ve artist Isabella Rossellini.New York'lu fettan kızın ‘‘Baba nasihat çekme’’ klibini izleyebilmek için televizyon kurcaladığım ve sırf reklamını İsveç - İtalyan melezi model yapıyor diye ‘‘Tresor’’ parfüm sürünmüş kadınlara alabanda ettiğim günler hatırımda.Paris'te ve İstanbul'da dehşet heyecanlarla Louisa Ciccone'nin konserine gittiğim ve Isabella fantazmalarıyla rüya gördüğüm akşamlar da hatırımda.Belki kendimin de prangalarımı kırdığım sürece denk gelmesinden dolayı, seksenli yıllar bende her ikisi de müthiş dışavurumcu ve muazzam tabu kırıcı bu skandallar kraliçeleriyle özdeşleşiyor.Deli dolu Madonna'da ve zır deli Isabella'da son gençliğim kamaşıyor.* * *HER ikisi de şimdilerde ne kadar uslanmışlar ! Bunu söylüyorum çünkü Madonna'nın son çıkarttığı albüm ve Rossellini'nin yeni yayınladığı kitap nedeniyle uluslararası basında onlarla yapılmış bir dizi mülakat yayınlandı. Gözüme ilişenlerin hepsini okudum. Hatta hiç adetim olmamasına rağmen, paraya kıyıp, ancak dişçilerin ya da doktorların bekleme odasında karıştırdığım o ıvır zıvır dergileri bile sırf bu röportajlar nedeniyle aldım.Evet, evet, evet... Yaşlanmışlar demeye dilim varmıyor, Amerikalı İtalyan ve İsveçli İtalyan en azından olgunlaşmışlar. Durulmuşlar. Yavaşlamışlar.* * *BİR kere ‘‘Ray of light’’ şarkısına ‘‘Zaferi artık aşkla değiştirdim’’ diye başlayan o ele avuca sığmaz ve teşhirci Madonna'nın kızı Lourdes Maria'nın doğumundan sonra nispeten içedönük bir duygusallığa meylettiği anlaşılıyor.Zaten yeni albümüne ‘‘Bu günahları hep omuzlarımda taşıyamam’’ dizesini de eklemiş olan muhteşem şantöz galiba özeleştiriye yöneliyor. Üstelik yine aynı albümün ve ona ait kliplerin Yahudi Kabalizmi etrafında yoğunlaşması derin metafizik arayışların işaretini veriyor.Kuşku yok, ‘‘Baba nasihat çekme’’ diye haykıran Madonna henüz nasihat vermese de artık canhıraş çığlıklarla sağa sola meydan okumuyor.New York'lu kadın seksenlerin çoktan bittiğini ve doksanların bile noktalanmak üzere olduğunu farkediyor.* * *ISABELLA Rossellini ise hem kalburüstü ebeveynlerinin kendisine sağladığı beyin birikimi, hem de kökten Avrupalı olmanın getirdiği kültürel avantaj sayesinde Louisa Ciccone'den daha entelektüel bir portre çiziyor.İlahi Ingrid Bergman ve üstad Roberto Rossellini'nin afet kızı kadınları ‘‘hayat sahnesindeki kavgaya elbise ve makyajla hazırlanan savaşçılar’’ olarak tanımladıktan sonra, Scorcese'den Gary Oldman'a yatağına girdiği bir dizi erkeği hatırlatarak, kendisini neredeyse orospulukla suçlayan haddini bilmez gazetecinin sorusuna çok ayağı yere basan bir cevap veriyor ve ‘‘Onların ortak özelliği her sabah kalktıklarında aynı soruları sormalarıydı: Niçin yaşıyoruz? İyi nedir? kötü nedir? Hergün böylesine sorgulamaya girişen erkekler ölçekleri ve alışkanlıkları da berhava ederler. Size birşey söyleyeyim... Babam dahil bu erkekler yönetmen, yazar veya aktör olmasalardı; kadınları böyle delicesine sevmeselerdi, inanın bana papaz olurlardı. İyiyle kötü arasındaki sınırı belirlemek için harcadıkları sonsuz çaba onlar açısından zorunlu, hatta dini bir arayışa tekabül ediyor’’ türünden muazzam bir saptama yapıyordu. Yirmi sekizi Vouge'da olmak üzere üç yüz kapak fotoğrafı sergilemiş emsalsiz Isabella kırk beş yaşına gelmiş bir kadının bilgeliğiyle konuşuyordu.Seksenlerin bittiğini, doksanların ise nihayete geldiğini hatırlatıyordu.* * *ŞÜPHESİZ, aşkı söyleyen ve metafizik arayışlara yönelen Madonna ilginç...Erkekleri bilen ve onları anlayan Rossellini de sonsuz ilginç...Lakin, doksanlı yılların ilginçliği seksenli yılların ilginçliğine tekabül etmiyor. İhtilali yaşatmıyor ve şeyleri radikal biçimde dönüştürmüyor.‘‘Bu günahları hep omuzumda taşıyamam’’ diyen bir Madonna, ‘‘Baba nasihat çekme’’ diye haykıran Madonna'ya ve ‘‘hayat sahnesindeki kavgaya elbise ve makyajla hazırlanan’’ bir Isabella Rossellini hayat kavgasına anadan üryan çıkmış Isabella Rossellini'ye benzemiyor.Kuşku yok, seksenli yıllarda çıraklıktan kalfalığa geçmiş olan Madonna, Isabella ve ben şimdi ustalığa terfi ediyoruz.Peki ama ustalık cazip mi ? İşte bundan hiç mi hiç emin değilim...
Yazarın Tüm Yazıları