İLKİN, bugünden itibaren ulusumuza, ülkemize ve dinimize şeref bahşedecek olan Papa 16. Benediktus Hazretlerine o ulus, o ülke ve o din adına "hoşgeldiniz" diyoruz.
Hele hele, Katolikliğe ruhani önder olduktan sonra İslami kimlikli bir devlete yapacağı ilk ziyaret için Türkiye’yi seçtiğinden kendisine daha çok minnet ve şükran ifade ediyoruz.
"Hoşgeldiniz" dememekte ısrar ve inát edenler ise kına yaksınlar.
* * *
OYSA, "Modern Zamanlar" sütununu izleyenler farkındadır ki, o kara Katolikliğe marázi tepki duyuyor olması bir yana, devlet adamlığını teslim etmek kaydıyla, bu satırlar yazarı hem bir önceki papa 2. Yuhanna Pavlus’u, hem de şimdikini defalarca eleştirdi.
Üstelik de az buz değil, sözünü hiç sakınmadan ve çok ağır biçimde eleştirdi.
O halde şimdi, "iyi de, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diye soruyorsunuzdur. Sonra da, "şaşaalı ’hoşgeldiniz’ yetmezmiş gibi,ünlü Regensburg konuşmasını bilmene rağmen nasıl olur da 16. Benediktus’u ’hazretleri’ ünlemiyle sıfatlandırıyor; artı, ’şeref bahşetmek’ gibi gayet cafcaflı bir láf kullanıyorsun" diye ekliyorsunuzdur.
EN, en önce, ben çok dinli ve çok ufuklu bir İmparatorluğun çok onurlu mirasçısıyım.
Láfını ağzından düşürmeseler bile, SP’nin düzenlediği mitingte "Papa’ya hayır" diye kıyamet kopartan o fanatik ve hoşgörüsüz kitleden sonsuz defa daha gerçek mirasçıyım.
Zira benim İmparatorluğumdaki "millet"lerden biri olan Katoliklerin ruhani lideri de, tıpkı Ortodoks Rumlarınki; tıpkı Gregoryen Ermenilerinki; tıpkı Seferad Yahudilerinki gibi, isminden önce "devletlû", isminden sonra ise "hazretleri" ünván ve ünlemleriyle anılırdı.
Cuma ve bayram selámlıklarında öyle hüsn-ü kabul görür; öyle baş tácı edilirdi.
Ve işte ben bu emperyal gelenek ve göreneğin mirasçısı, devamcısı ve halefi olduğum içindir ki, 16. Benediktus Hazretlerine iftiharla "hoşgelniz" demek yükümlüğünü taşıyorum.
* * *
SONRACIĞIMA, yok efendim eski Kardinal Ratzinger Regensburg seminerindeki ünlü konuşmayla Müslümanları incitmişmiş! Eee? Quo vadis? Neyi değiştirir ki?
Bir kere, konuşmanın tümünü okumak zahmetine katlananlar Papa’nın aslında İslam’a gıptayla baktığıve onu hasım değil müttefik addettiği için, örnek sunduğunu anlamışlardır.
Fakat yine de, kaş yapayım derken göz çıkarttığı ve oturduğu iláhi makamın ve dünyevi tahtın sorumluluğuyla çok vahim biçimde çelişen bir pot kırdığı inkár edilemez.
Ancak, inandırıcı olmayacağını bile bile yine de El Kaide fasilesinden alçakları "Kur’an’ı kullanıyorlar" diye geçmeye çalışayım ama, İran’daki Rüşdi fetvasından Danimarka’daki "karikatür krizi"ne; Hollanda’daki van Gogh cinayetinden Bengladeş’teki Nesrin vukuatına, Müslümanlık bugün diğer tüm din mensupları nezdinde hoşgörüsüzlükle özdeşleşmiyor mu?
"İslamofobi" denilen olgu bu "tahammülsüzlük imajı"ndan kaynaklanmıyor mu?
* * *
O halde şimdi soruyorum, bunu biraz kırmanın yöntemi devirmiş olduğu çama rağmen 16. Benediktus’u efendice ağırlamaktan; háttá o ağırlamayı kasten abartmaktan geçmez mi?
Ziyareti iki bin küsur gazeteci izlemektedir; bütün dünyanın gözleri Türkiye’ye çevrilmiştir; "hem Müslüman, hem laiktir" diye de o Türkiye projektör altına yatırılmıştır.
Üstelik unutmayalım, sicilimizde bir de Ağca suikast girişiminin kazınmışlığı vardır.
İşte, altın tepsiyle ayağınıza gelen bu dev fırsat yeni zengin müsrifliğiye harcanır mı?
Bir ulus, bir ülke ve bir din kendi gelenek ve ritüellerini dahi böylesine tepebilir mi?
Hayır, hayır, hayır ve o ulus, o ülke ve o din adına "hoşgeldiniz" dediğimiz Papa 16. Benediktus Cenápları, şeref bahşettiğiniz Türkiye size hüsn-ü kabulde kusur eylemeyecektir.