Paylaş
Neyse, geçen hafta sorduğum ‘Abbas yolcu mu’ sorusuna olumlu yanıt geldi ve Endonezya'nın hayasız diktatörü Suharto hem yoğun halk muhalefeti, hem de uzun süre kendisine arka çıkmış ABD'nin artık bu desteği çekmesinden ötürü, metazori, otuz iki yıldır oturduğu kan, işkence ve rüşvet koltuğundan kalktı.
Lakin hazret danışıklı döğüş oynamak sevdasını sürdürdü ve yerine ‘manevi evlat’ addettiği Bahrettin Yusuf Habibi'yi tayin etti.
Etmesine etti de evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı General Wiranto, Suharto familyasına damat gitmiş olmasına rağmen orduyu ikinci dereceden kayınpederine karşı mesafe almaya yönlendirdi.
Habibi de yörünge değiştirmek zorunda kaldı. Demokratik seçim sözü verdi.
‘Cici Baba’nın kurmuş olduğu hin kumpas bir ölçüde suya düştü ve ‘Manevi Evlat’ın geçiş dönemi lideri olması ihtimali ağırlık kazandı.
* * *
HALEN altmışbir yaşındaki yeni Başkan aslen Almanya'da eğitim görmüş bir uçak mühendisidir ve Sukarno'nun kendisini Cakarta'ya çağırdığı 1974 yazından sonra yaklaşık yirmi yıl boyunca Teknoloji ve Bilim Bakanlığını üstlenmiştir.
Bu çerçevede de hem amansız diktatörün en yakın arkadaşı ve sırdaşı olmuş; hem son hileli seçimlerde ordu tarafından başkan yardımcılığına oturtulmuş; hem de Endonezya'nın her vesileyle ‘medar-ı iftihar’ olarak sunduğu havacılık sanayiinin kurucusu ve tek yöneticisi olarak nam yapmıştır.
Ancak, ülkede ‘Çar’ lakabıyla anılan Yusuf Habibi uzmanı olduğu konunun salt teknik yanı hariç kafadan kontak bir ‘egzantrik’tir. Tahtası eksiktir.
Hazretin yeryüzündeki bütün iktisat uzmanlarını hop hop zıplatan ‘ekonomi teorileri’ (!) uydurması bir yana, Fransa'sından Hollanda'sına kadar en ileri devletler bile çok pahalıya mal olduğu için tek başlarına uçak üretimini durdururken, Habibi'nin havacılık sevdası Endonezya'nın ocağını kurutmuştur.
Ortada henüz pırpır kanat çırpan prototip model olmasına rağmen Bahrettin Bey'imizin kaprisi uğruna milyarlarca ve milyarlarca dolar çöpe atılmıştır.
Velev ki, seri imalata geçilebilse dahi girdilerin hiçbir şekilde maliyeti karşılamayacağı ve zararın muazzam boyutlara ulaşacağı kesinlik kazanmıştır.
İşte, Endonezya ziyareti sırasında yüksekten atan Erbakan'ın ‘dünyanın bir numaralı havacılık merkezi’ olarak tanımladığı uçak sanayiinin özü budur.
Yanılmıyorsam yine aynı Necmettin Erbakan'ın Almanya yıllarından arkadaşı olan Bahrettin Yusuf Habibi'nin gerçek kimliği ise aynen yukarıdaki gibidir.
* * *
BÜTÜN bunları şimdi daha derin bir çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Erbakan Başbakan sıfatıyla Güneydoğu Asya ziyaretini gerçekleştirdiğinde söz konusu coğrafya ülkelerinin anti-demokratikliği üzerinde asla durmadı.
Başta Endonezya, bilhassa İslam kökenli devletlere övgü üstüne övgü düzdü.
Bu olgu hem Hristiyan dünya düşmanlığından, hem de modern Muhammediliğin bir dizi elitine damgasını vuran teknolojiye tapınma dürtüsünden kaynaklandı.
Nitekim, alın Necmettin Erbakan'ın ekonomi ve bilime ilişkin eski demeçlerini ve eski parti programını ve Bahrettin Yusuf Habibi'nin lafazanlık ve uygulamalarıyla yanyana koyun, her ikisinde de aynı hayalperestliğe, aynı ‘egzantrikliğe’ ve aynı demokrasi vurdumduymazlığına raslayacaksınız.
Havai iktisat teorilerinden hamasi uçak sanayilerine kadar aynı kofluk ve aynı sığlıkla karşılaşacaksınız. Ortak bir ölçüsüzlüğü tesbit edeceksiniz.
Ama buna karşılık, eski Türkiye başbakanının ve yeni Endonezya başkanının ancak kendileri zora düştüklerinde demokrasiden kapı açtıklarını göreceksiniz.
Necmettin Erbakan'ların ve Bahrettin Yusuf Habibi'lerin modernliğin yalnız teknolojik boyutunu kabullenmeye rıza gösteren bir Müslüman dünyada istisnai liderler değil, heyhat ki heyhat kaidevi önderler olduğunu saptayacaksınız.
Paylaş