Gurbet ve devlet

EY ‘‘Devlet Baba’’, gölge etme başka ihsan istemez, lütfen ‘‘gurbetçi’’yi rahat bırak.

Berlin'den Sydney'e; Oslo'dan Marsilya'ya; Bakü'den Köln'e, nerede TC pasaportlu insan varsa anında oraya da uzattığın vatuz elini, çelik pençeni, demir yumruğunu geri çek.

Çek ki, onlar ebediyen ‘‘gurbetçi’’ kalmaktan kurtulsunlar. Prangalarını kırsınlar.

Çek ki, yıllardır yaşadıkları ülkelerle tam bir uyum sağlasınlar. Et ve kemik olsunlar.

Korkma ‘‘Devlet Baba’’, bu gelişme onların yurtseverliğini ve Türklüğünü tırpanlamaz.

Fakat doğrudur, böyle bir durumda, onlar senin binlerce kilometre öteye ve Ankara'dakinin aynısıyla empoze etmeye çalıştığın ‘‘devlet fetişizmi’’nden özgürleşeceklerdir.

İster dövün, ister öğün ama, ‘‘Devlet Baba’’ artık ‘‘gurbetçi’’nin yakasını bırak!

* * *

BIRAKMIYOR ki... Göç başlayalı kırk yıl bitti ve üçüncü kuşak üniversite okudu, oysa ‘‘Devlet Baba’’ oradaki ‘‘çocuğu’’ (!) hala serçe parmağının komutuyla itaat ettirtmek istiyor.

‘‘Şunu yap, bunu yapma’’ diye kaş göz işareti veriyor.

Neymiş, Avrupa ülkelerindeki falanca Türk dernekleri ‘‘dinci’’ (!) sayıldığından onlarla ilişki kurmak ‘‘sakıncalı’’ymış. Tabii ‘‘laikçi’’lere laf yok. Zaten aşağıda onlara da geleceğim.

Ayrıca, MGK Genel Sekreteri geçen hafta aynı ülkelere gerçekleştirdiği ziyaretlerde, Türkiye kökenli tüm kurumların aynı çatı altında toplanmasını istemiş.

Neresinden başlamalı ki?

* * *

İLKİN, kendi göçmenlerine yön vermek dürtüsü totaliter ve otoriter rejimlere özgüdür.

Bolşevik darbeden sonra Sovyet polisinin Beyaz Rus muhacirleri kollamak için Paris'ten Berlin'e kurdurttuğu ‘‘yurtsever’’ (!) dernekler veya Cezayir ve Fas rejimlerinin Batı'daki uzantısı olan ve ‘‘amicale’’ tabelalı kurumlar, bu tür denetim organlarının ağabası sayılır.

Ama buna karşılık, örneğin eski göç ülkesi İtalya'nın her yana yayılmış ‘‘Casa İtalia’’ cemiyetlerinde devlet propagandası yoktur. Buralar dostane bir buluşma merkezi işlevi görür.

Kaldı ki, hangi eğilim ve fikirden olurlarsa olsunlar, Türkiye dışındaki yurttaşlarımızın kendi insiyatifleriyle sivil yapılanmalarda toplanması kadar demokratik bir şey düşünülemez.

Nitekim, ‘‘Devlet Baba’’yı rahatsız eden ‘‘Milli Görüş Teşkilatı’’ aynı ‘‘Devlet Baba’’, mesela Bulgarya Türklerini savunmak veya Ermeni aktivistlerini protesto etmek için düzenlenen yürüyüşlerde imdada çağırmıyor muydu? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Üstelik, muhterem din adamı Fethullah Gülen Hocaefendi ve saygın cemaatinin, üst gradolu okullardan meslek eğitim atelyelerine dek dünyanın her yanında gerçek bir misyon ruhuyla yürüttüğü ve Türklüğe dev hizmet veren faaliyetleri nasıl ‘‘sakıncalı’’ addedilebilir?

Dün Taha Akyol'un yazdığı gibi, bizim Devlet Baba''mızın ‘‘laikliği’’, Afrika'daki Katolik misyonları desteklemiş Fransız Gambetta'nın ‘‘ultra laikliği’’ni de mi aşmaktadır?

* * *

SONRA, ‘‘Devlet Baba’’ ‘‘gurtbetçi çocuk’’larına (!) karşı dehşet partizan davranıyor.

Örneğin, 28 Şubat sürecinde ve değirmene taşıma su akıtılarak, MGK insiyatifiyle Batı'da da ‘‘kur-du-ru-lan’’ ‘‘Atatürkçü Düşünce Dernekleri’’ne ‘‘özel bütçe’’den ne verildi?

Konsolos ve diğer resmi temsilcilerimize, kitle tabanı diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar marjinal kalan; Türkiye'deki başkanının ise ‘‘Saddam'ın mücadelesini destekliyoruz’’ diye övündüğü bu dernek toplantılarına mutlaka katılması için talimat gönderilmedi mi?

Başka kurumların çok ciddi faaliyetleri özel şekilde duyurulmazken, yurtdışı Basın Yayın Müsteşarlıkları sade suyut tirit ‘‘ADD’’ aktivitesini anında gazetecilere iletmedi mi ?

Ey ‘‘Devlet Baba’’, generalvari kaş göz işaretiyle ‘‘gurbetçi çocuk’’lara ‘‘cici’’yi ve ‘‘kaka’’yı işaretliyorsun ama, göç başlayalı kırk yıl bitti ve o ‘‘çocuklar’’ kazık kadar oldu.

Artık müsaade buyur da, onlar senin binlerce kilometre öteden dayatmak istediğin ‘‘devlet fetişizmi’’yle gerçek ‘‘yurtseverlik’’ arasındaki tercihlerini özgürce yapsınlar!
Yazarın Tüm Yazıları