Gladio perdesi

LATİNCE "gladius" kökeninden inen "gladio" kelimesi eski Roma’ya uzanır.

Kamadan daha uzun, fakat kılıçtan daha kısa olan sivri ve kesici bir silahı tanımlar.

Zaten, aynı Romalıların arenaya çıkarttığı "gladyatör" sözcüğü de buradan türemiştir.

Fakat "gladio" antik tarihçiler ve dandik filmler vasıtasıyla aktüalite lügatine girmedi.

* * *

KELİME seksenli yıllarda ve sözcüğün anavatanı olan İtalya’dan itibaren güncelleşti.

Mafya reislerinden mason localarına ve emekli generallerden faal politikacılara uzanan geniş bir skandallar dizisi patlak verdi ki, nihayetinde ortaya şöyle bir "kirli çamaşır" döküldü:

2. Savaş ertesi bu defa Doğu ve Batı blokları arasında "Soğuk Savaş" başlayınca, Amerikan askeri istihbaratının inisiyatifiyle bir "direniş örgütlenmesi" oluşturulmuştur.

İlk tedbir olarak da, Sovyet işgali durumunda kullanılmak üzere mimli depolara silah ve mühimmat istiflenmiştir. Yani, saldırganlar "gladyatör" usulü hançerlenecektir.

Ve tabii aynı zamanda da, bunları kullanacaklara kumanda eden ve "gayri nizámi harp" eğitiminden geçmiş olan hiyerarşik ve paralel bir mekanizma kurulmuştur.

Devlet kademesindeki sınırlı bir kesim bundan az buçuk haberdarsa da, yapı gizlidir.

İşte, bu organizma gerçek işlevine yabancı binbir melánetten dolayı ortaya çıkınca, adı "Gladio" olmasa bile aynı tür yapıların hemen tüm NATO ülkelerinde de bulunduğu anlaşıldı

* * *

ASLINA bakarsanız, buraya kadar her şey normaldir.

Soğuk Savaş konjonktüründeki Batı devletlerinin bu tür önlemler alması eleştirilemez.

Çünkü unutmayalım ki dönem, bizden Kars ve Ardahan’ı isteyen SSCB’nin Avrupa’yı "yutmak" için salya akıttığı; başta aynı İtalya ve Fransa’da olmak üzere de, Stalin güdümlü komünistlerin 2. Savaş’tan kalma silahları zulaya sakladığı dönemdir. Hálá gömüleri çıkıyor.

Dolayısıyla, tabii ki tedbiren "gladio" kılıcını gizlemek ve de bilemek gerekiyordu.

Zaten, Nazi işgaline ilk uğrayan ülkeler eğer aynı yapıyı saldırı öncesi kurmuş olsaydı, Alman orduları buralarla kolay baş edemeyeceği için Harp’in seyri belki baştan değişecekti.

O halde, eleştirilecek şey "Gladio" mekanizmalarının varlığından kaynaklanmıyor!

* * *

ELEŞTİRİLECEK ve asla uzlaşılmayacak şey, İtalya’daki gibi, bunların bazen her türlü idari ve adli denetimden bağımsız bir başıbozukluk; háttá illegalite temeline oturmasıdır.

Kabul, gizlilik vardır ve olmalıdır. Ama demokrasilerde "gözetimsiz gizlilik" olmaz!

Zaten iş bu raddeye vardığında da "direniş örgütlenmesi"nden falan bahsedilemez.

Hem yukarıdaki "sorgusuz sualsiz" muafiyetten; hem de böyle organların hemen her yerde "yedek kullandığı" álengirli kadrolardan ötürü, buradan itibaren "çeteleşme" başlar.

Öyle bir "çeteleşme" ki, bünye kişisel süreklilik arz etmese dahi "vatan kurtarmak" vehmi ideolojik açıdan yenilenmekte; dolayısıyla da, "dokunulmazlık ruhu" aşılanmaktadır.

Oysa, "vatan" kavramı gibi "kurtarmak" fiili sonsuz elástikiyet ve izafiyet içerir.

Giderek de, kimin, neyi, kimden "kurtardığı" (!) meselesi tamamen zıvanadan çıkar.

* * *

ARTI, tabiátları icábı o "alengirli kadrolar" ilk fırsatta kendi gemilerini kurtarırlar.

Ama sonradan gelen istimi hazırlar ve melánete "vatan kurtarmak" kılıfı geçirirler.

Üstelik, zeká yaşı ve formasyon itibarıyla, o "kurtarmalar"a her konjonktürde farklı ayar gerektiren milimetrik düzeyi tutturamadıklarından, bazen bir çuvallarlar, pir çuvallarlar.

Hem kendileri okkanın altına giderler; hem de seksenli yıllar İtalya’sındaki "Gladio" dejeneransının iplik söküğüne dönüşmesindeki gibi, eh artık, yıktın perdeyi, eyledin virán!

"Gladio"ların varlığını zorunlu kılmış "Soğuk Savaş"ın bitiminden on yedi yıl sonra, o perdenin ancak şimdi şimdi yıkıldığı bir başka yarımada ülkesi daha tanıyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları