VİETNAM Savaşı'nın bitiminden sonra, o savaşın ABD toplumunda deştiği derin yaraları irdeleyen üç başyapıt film gerçekleştirildi.
Ben bunları kendi kişisel kıstaslarıma göre, bir, 'Geyik Avcısı'; iki 'Eve Dönüş' ve üç, 'Mahşer' olarak hiyerarşik sıraya koyarım.
Hiç birinin ayrıntısına girecek değilim.
Konumla ilgisi yok ve onlardan, sırf ikincisinin başlığından dolayı bahsettim.
* * *
MALUM, 'evim, canım evim' deyiminin de mucidi Amerikalılar Protestan püritanizmin etkisiyle 'ev', 'hane', 'ocak' kavramlarına özel mukaddesiyat atfeder.
Ancak, Yeni Dünya ahalisi burada duygusal bir tekelin sahibi değildir.
Tersine, çadırda ikamet eden göçebeler dahil istisnasız bütün faniler, doğup büyüdükler 'çekirdek birim'e, 'mekan'a, 'yurt'a,asla kopamayacak ve asla kopartılamayacak ruhi palamarlarla bağlıdırlar.
Bu, 'sosyal varlık'ın doğasında mevcuttur. İnsan, biraz da onun için insandır.
Kişi, velev ki bir gün o 'ev'e, o 'hane'ye, o 'yurt'a lanet okuyarak alıp başını gitsin; hatta onunla kanlı bıçaklı olup ölüm kalım savaşına girişsin, öz değişmez !
Aşk û nefret ilişkisine dönüşmüş olsa bile, 'evim, canım evim' dürtüsü bilinçaltında ebediyen yaşar.
Nikos Kavafis'in şiirindeki gibi, başka hiçbir çınarın gölgesi o ilk çınar gölgesine benzemez. Onun yerini alamaz. Onun ölçüsüsünde serinletemez.
Ve her 'eve dönüş', aslında insanın 'kendisine dönüşü'dür !
* * *
BUNLARI, 'eve dönüş' diye adlandırılan af kanunundan dolayı söyledim.
Hepimiz biliyoruz ki söz konusu yasa esas olarak şöyle veya böyle PKK'ya
bulaşmış; dağa, bayıra, mağaraya çıkmış; tüfengi, piştovu, palaskayı kuşanmış; yani kendi eviyle 'bozuşup' o evin diğer sakinlerle kavgaya girişmiş militanları kapsıyor.
Acılı günler geçirdik, bunları burada bir daha tekrarlamanın anlamı yok.
İntikam ve öç duygusunun da anlamı yok!
Kabul, tabii ki ateş düştüğü yeri yakar ve şüphesiz, o ateşin koruyla dağlanmış olanların, belki intikam demesek ama, 'cezalandırmak' duygusu gütmesi normal!
Fakat yine de burada duralım, çünkü 'evden gitmiş' olmak, onlar için zaten başlıbaşına ceza anlamına geldi.
Bütün hotlu zotlu belagate rağmen onlar da hep ilk çınarın gölgesini özlediler.
'Ocağın' dumanı gerçek ve mecazi anlamda daima burunlarında tüttü.
Üstelik, 'kahir ekseriyeti' köylü kökenden inen ve kimisi daha tüyü bitmeden, kimisi daha adet görmeden, 'dava' (!) uğruna çoğu defa 'güdülen' bu insanların'eve dönüşü' ortak ülkemizin ve ortak yurdumuzun hayrına olacaktır.
Dolayısıyla, yasayı can-ı gönülden destekliyorum!
* * *
DESTEKLİYORUM, çünkü şimdi 'barışma zamanı'dır!
Şimdi, zaten gerçekte hiçbir zaman 'dargın' olmadığımız ve olamayacağımız ortak hane sakinlerinden, eh 'şeytana uyup' (!) isyankarlık ve haytalık yapanlar da 'eve dönebilmelidirler' ki, onların tekrar çınar gölgesine kavuşması bizim yekpare bütünlüğümüzü daha çok pekiştirsin.
Dosta düşmana, aile içi bir münakaşadan sonra ağzımızın tadının işte yerine geldiği ve familyamızın huzuru kavuştuğumuzu ispatlasın.
'Eve dönüş', hep beraber, 'evim, canım evim' diye şükretmemizi getirsin.