AŞAĞI yukarı yetmişli yılların ikinci yarısı olmalı, medya tarihinde devrimci bir çığır açan "Libération" gazetesi Stakhanov öldüğünde "Nihayet Dinlenecek" manşetini atmıştı.
Stakhanov da kim mi?
* * *
EFENDİM, asıl adıyla Aleksey Grigoreviç Stakhanov bir Sovyet madencisiydi.
Bolşevik rejim tarafından da "efsane"ye ve "kahraman"a dönüştürüldü.
Şöyle ki, ortalama randımanın günde 7 ton olmasına rağmen Rus işçinin "kızıl irade" (!) sayesinde, sıkı durun, tam 227 ton kömür çıkarttığı muazzam bir tantanayla duyuruldu.
Breh breh breh, o ne pazı ve o ne kazmadır ki, otuz üç kişiyi tek başına katlayıveriyor.
* * *
SONRA, rekorun kırıldığı 1935 yılından itibaren, "Pravda" sayfasında her gün sekiz sütun; aktüalite filminde her akşam yarım saat; fabrika vardiyasında her sabah bin slogan, eski dönemin "komünizm eşittir elektrik" şiarı "komünizm eşittir stakhovinizm"le değiştirildi.
Evet evet, isim öylesine simgeleştirildi ve Bolşevikler tarafından öylesine yayıldı ki, bugün dahi bir çok Batı lisánında iradi hızlandırma eylemi "stakhovinizm" diye tanımlanır.
Lûgati açın bakın, bir "kitábe-i sengi mezar" olarak orada duruyor.
* * *
OYSA gerçekler inatçıdır ve "tarihin en büyük yalanı"na inanarak tongaya basan "yol arkadaşı" Batı aydınları derdine yansın, gün geldi dümen ortaya çıktı.
Zaten Rusya’da Aleksandr Soljinetsin"Gulag Takımadaları" romanı ve Polonya’da Andrej Wajda "Mermer Adam" filmiyle "kızıl efsaneler"in maskesini indirmişlerdi ama, komünizmin çöküşü ertesi arşivler kısmen de olsa açılınca, sahtekárlık tümden sırıttı.
Stakhanov’un ve sonraki çömezlerinin rekor mekor kırmadığı ayan beyan ispatlandı.
* * *
EH işte, parti komiseri traktör fabrikasının en ense kulak yerinde işçisini ya da inek kolhozunun en Osmanlı hatununu seçerek "sen rekor kıracaksın" komutunu vermektedir.
Sonra, sinema kameraları sahneye yerleştirilmektedir. Daha sonra da, açıya girmeyen diğer on işçiye yahut diğer on köylüye İngiliz anahtarları veya süt güğümleri dağıtılmaktadır.
Bunlar hazır parçaları ve dolu kovaları kahramanımızauzattıkça da, o kahramanımız dev bir "sosyalizm aşkı"yla (!) günde on traktör monte etmekte yahut yüz inek sağmaktadır.
Traktörlerin derhal şanzıman dağıttığı ve sütlerin hemen ekşidiği bahsine girmiyorum.
Kendisine rağmen "kahraman" olan zavallı Aleksey Grigoreviç’çik, işte ismi kaldı yadigár ve "Libération" gazetesinin o vakit dediği gibi, ancak ölümünde dinlenebildi.
* * *
GÖZ çıkarttığı için burada komünizmi örnek verdim ve buna Mao’nun o ünlü "Uzun Yürüyüş"ü aslında kendisini tahtıravan sırtında taşıtarak gerçekleştirdiğini de ekleyebilirim.
Ancak, özünde tüm otoriter ve totaliter ideolojiler "sahte kahramanlar" üretirler.
Káh "vatan aşkı" türünden milliyetçi, kávmiyetçi, dinci efsaneler inşa ederler; káh da yukarıdaki emsál gibi solcu, cumhuriyetçi, laikçi imajlar yaratırlar. Fos tanrılara tapınırlar.
Artı, ilk bakışta zıt gözüken bu ideolojilerin pili bittiği an, birbirleriyle eklemleşirler.
Aynı kahramanlara ve aynı efsanelere sarılırlar. Aynı mitos mabetlerinde dua ederler.
Zira, aksi takdirde ne süreklilik sağlayabilirler, ne de hükümránlık devam ettirebilirler.
"Sahte kahramanlar" ve "fos efsaneler" yıkıldığı an, kendileri de yıkılırlar.
Ve, Aleksey Grigoreviç Stakhanov’u yaratmış olan ideoloji örneği işte ortada, er veya geç bir gün gelir ki, onlar kahramanları ve efsaneleriyle birlikte "din-le-nir-ler".
Kendi gitti adı kaldı yadigár, en kabadayısı, lûgat maddesinde "kitábe-i sengi mezar" bir deyim olarak yaşarlar.