Paylaş
KUSURA bakmayın başlık belki biraz fazla argotik kaçtı ama nevrim öylesine dönmüş ve tepem öylesine atmış durumda ki, aslında bu bile çok kibar kalıyor.
‘Çüş’, ‘oha’, ‘höst’ deyimlerini falan da eklesem daha yerinde olacaktı.
‘Deve’ kelimesi ise burada hem gerçek, hem mecazi anlamda cuk oturuyor.
Açıklayayım:
* * *
EY bizim ahali, ey bizim devletlu ve bilhassa da ey bizim ümmeti Muhammed, biliyor musun ki hamiyetli ecdadımızın Rumeli coğrafyasına bırakmış olduğu o altı asırlık miras yok ediliyor. Uyan ve evlad-ı fatihanın ruhunu sızlatma!
Camisiyle, külliyesiyle, medresesiyle, köprüsüyle, hamamıyla yok ediliyor.
Hayır, hayır, Bosna'dan Kosova'ya gerçekleştirilen bu hayasız uygarlık katliamının şimdiki sorumlusu ne Sırp Çetnikler, ne de Hırvat Ustaşiler...
Sıkı durun, onlar savaşta başlattıkları tahribatı bitiremediler ama şimdi bunu ‘din kardeşlerimiz’, yani ‘su katılmamış Arabi Müslümanlar’ beceriyor.
Malum çölde kum, herifçioğullarında para, Suudi'si ve Emirliği ‘onarmak’ bahanesiyle buldozerleri dayıyorlar ve her biri bizim mimar ve kalfalarımızın göz nuru ve el emeğiyle inşa edilmiş o emsalsiz yapıları temelden yıkıyorlar.
Yerine de ‘mümin uslupta’ (!) betonarme hilkat garibeleri dikiyorlar.
Zira, zaten ‘dejenere’ (!) olmuş Osmanlı İslamı mimaride Bizans geleneğini sürdürmüşmüş de, dolayısıyla bıraktığı miras Müslüman tarzla çelişiyormuş !..
* * *
VALLAHİ de billahi de, ‘Vahabi’ efendiler böyle buyuruyorlar !
Yazık, bunları Türk basınında değil Mısır gazetesi ‘El Ahram’da okudum...
Eh, madem bizim Müslümanlık ‘kafirle bulaşık’ ve madem bizim mimarlık ‘rumiyle melez’, Priştina'daki ‘Kader Lüle’ camii mi, yallah taş taş üstünde kalmasın... Suud'un dolarcıklarıyla şöyle arabesk bir kubbe çıkın...
Vuhtrij'deki 15. yüzyıl külliyesi mi, Birleşik Emirliğin ‘yardım şartı’, ‘Gazi Ali Bey’ ve ‘Karamanlı’ kabristanları da dahil tümünün yok edilmesi ve onların yerine ‘iki defa İslami ve iki defa büyük’ Arabi yapı yapılmasıdır...
Sonra, Saraybosna'daki ‘Hacı Hüsrev Bey’ camiinden Gjakova'daki ‘Hadum’ külliyesine kadar ırzına geçilen diğer bakiyemizin haddi hesabı yok...
Mirasımızı sahiplenen Boşnak ve Arnavutlar BM'ye şikayette bulunmuşlar...
* * *
DUR be deve, dur! Önce sana özel bir şey söyleyeyim, sakın ha şadırvanına ‘Ve sekaahüm Rabb’ümün şeraben tahüren - 1195' nakşedilmiş Mostar'daki ‘Koski Ahmet Paşa’ külliyesine ve tam karşısında Nevatna'nın iki yakasını birleştiren ‘Kalfa Hayrettin Efendi’ köprüsüne haram para bulaşmış o pis elini uzatma!
Amcam, kuzenim ve küçük kuzenim, orada Büyük Sinan'ın uzak torunu üç kuşak ‘Uluengin’ ecdad mirasını taş be taş, tuğla be tuğla, hat be hat aynısıyla onarıyor ki, aile namusumdur, eğer böyle bir halt karıştırmaya yeltenirsen yemin ederim ilk uçağa atlar ve buldozerinin kepçesini kafana geçiririm...
Sonra, höst be deve, höst! Sen mimariden ne anlarsın?
İki hörgüç arasına gerdiğin ve hayvanın kılından yolduğun bedevi çadırınla bana kubbe açısı, minare silueti, mihrap konstrüksüyonu dersi mi vereceksin?
Çölde bağdaş kurduğun hecin halısıyla mı bana perspektif öğreteceksin?
Çüş be deve, çüş! Uygarlıkları uygarlık ve dinleri de din yapan şeylerin süreçteki devamlılığını ıskalayıp, benim ‘ciihan şumul’ İmparatorluğumu senin klan aşiretinde ve benim evrensel dinimi senin kabile hukukunda mı boğacaksın?
Üstelik utanmadan da; veya kıskançlığından, o İmparatorluğun o dini senin hayalinden dahi geçemeyecek coğrafyalara taşımış olduğunu unutacaksın!
Dur be deve, dur! Paracıklarını hörgücüne sok ve sakın benim Rumeli'me burnunu sokup, cennetmekan ecdadımın mezarını talan, ruhunu da taciz etme!
Paylaş