Derin seçim

EKRANDAKİ Amerikalı hatun, Fransız gazeteciye dönerek ve gayet ciddi biçimde, "bir Hıristiyan olarak Müslüman ülkede yaşarken kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" dedi.

Şaşırdım. Tarzan İngilizcemle kadının sorusunu yanlış anladığım zehabına kapıldım.

Fakat, altyazıda da yukarıdaki cümle belirdi.

Ve, afallamak ne kelime, işte o an şakkadak düşüp bayılabilirdim.

Zaten, bugünkü Kongre seçimleri arifesinde "derin Amerika"nın nabzını tutmak amacıyla Kansas eyaletinde bir mülákát dizisi gerçekleştiren gazeteci de dehşete düştü.

Haniyse nutku tutuldu ve yegáne reaksiyonu "şaka mı ediyorsunuz" demek oldu. Kadın ise çok doğal bir şekilde, "aa, ben Fransa’daki çoğunluk ahalinin İslam dininden olduğunu zannediyordum. Öyle değil mi?" karşılığını verdi.

* * *

İNSAF, sözü edilen ülke Papunezya Yeni Gine falan değil, eninde sonunda, Katolikliğin Yaşlı Kıta’daki en temel taşlarından birisi olan Fransa’dır!

Onu İslam sanan hatun ise villa bahçesindeki açık havuzu; otomobil garajındaki çifte vasıtası; aile nüfusundaki üç çocuğuyla falan, Yeni Dünya’nın tipik bir orta sınıf temsilcisidir.

Üstüne üstlük de, ebeveynleri, kocası ve tüm yakın çevresi gibi, hani şu "W" rumuzlu George Bush’un da dahil bulunduğu "Yeniden Doğuş" (!) yaftalı "Evanjelist" tarikata mensup olduğundan, o üç çocuğunun hiçbirini okula göndermemektedir.

Ders programında yer alan kitaplar o zavallı çocuklara inançlarla çelişen şey öğretip de "beyin zehirlemesin" diye, on dört yaşına kadar, onları kendisi evde "eğitmektedir".

Bir anne düşünün ki, Fransa’yı Müslüman bir ülke zannetmektedir ve de genel kültürden siyasi coğrafyaya, evlátlarına "öğretmenlik" (!) yaparak onları hayata hazırlıyor.

Eh, gelecekten hayır bekleyin!

Allah bilir, on sene sonra onlar da Patagonyalıların Budist olduğunu söyleyecektir.

* * *

DENİLEBİLİR ki, Fransız televizyonu tarafından yayınlanan bu röportajın yukarıdaki sahnesi "istisnai" bir ABD’yi ekrana getiriyor ve gerçeği tam yansıtmıyor.

Bir ölçüye kadar, doğru! Fakat bir ölçüye kadar da, değil!

Çünkü, tabii ki "derin Amerika" her zaman varolmuştu ama, muhtemelen 2. Savaş nihayetinden beri, söz konusu "derin"e hiç zaman böylesine "balıklama" dalmamıştı.

Daha önce en "muhafazakár" addedilen Nixon’lar veya Reagan’lar şimdiki Bush’un yanında zemzem suyuyla yıkanmış "devrimciler" olarak kalır ve de ismini açıkça koyalım, adıyla sanıyla "irtica", Birleşik Devletler’de asla bu kadar "ku-rum-laş-ma-mış-tı".

Evet evet, "W" rumuzlu "ultra süper güç"ü uluslararası planda, dünya halkları nezdinde belki Vietnam döneminden de daha fazla nefret edilir düzeye taşımakla yetinmedi.

Bizzat kendi ulusu bünyesinde de "ce-ha-let"i körükledi ve de körüklüyor.

Zaten hiçbir zaman ışıldamamış olan o "derin Amerika"yı, Teksas’taki petrol sondaj borularının indiği en "derin karanlıklar"a gömdü ve gömüyor.

Dolayısıyla, söz konusu Amerika yalnız koskoca Katoliklik simgesi Fransa’yı İslam sanan "orta sınıf" anneleri değil, o anneler tarafından "eğitilen" (!) çocukları da üretiyor.

* * *

BİTECEK mi? Temsilciler Meclisi’ni tümden ve Senato’yu kısmen yenileyecek olan bugünkü Kongre seçimleriyle George W. Bush’un "irtica dönemi" kapanacak mı?

Başkan’ın Beyaz Saray’da iki yılı kaldığı için, siyasi hukuki açıdan hayır!

Ancak, eğer Cumhuriyetçiler ciddi darbe yerse, evet, sonun başlangıcı gelmiş olacak.Umalım ki öyle olsun ve "derin Amerika" annelerinin, kendilerinin ötesinde bir de çocuklarını "derine gömmek" devri asla açılmamak üzere artık kapansın.
Yazarın Tüm Yazıları