CHP nereye gidiyor?

DENİZ Baykal’a sorarsanız, meğer iktidara gidiyormuş.

Baksanıza, hangi sondaja, hangi ankete, hangi kamuoyu taramasına dayandırdığını açıklamıyor ama, CHP liderine göre altı oklu parti İstanbul’da birinci konuma geçmişmiş.

Artı, bütün Türkiye sathında da "malı götürmeye" (!) başlamışmış.

Ne diyebilirim ki? Sosyolojik ve politik verileri sıralasam ne değiştirebilirim ki?

Eh, "at martini Debreli Hasan" diyen Rumeli türküsünü mırıldanmakla yetiniyorum.

Ve isterseniz bu yazıyı saklayın, yanıldıysam seçimin ertesi günü yüzüme vurursunuz.

* * *

ÖTE yandan, hadi her parti önderinin kendi kurumunu "şişirmesini" genel bir siyaset kuralı addederek, Deniz Baykal’ın da "yüksekten uçması"nı kısmen mazur görmüş olayım.

Kabul de, aynı Baykal’ın dünkü "Hürriyet"te yer alan demecine sessiz kalınamaz ki!

Zira, CHP lideri Enis Berberoğlu ve Okan Konuralp’in sorularını yanıtlarken, fi tarihindeki İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain’e atıfta bulunuyordu.

Ve, çağrışımla "teslimiyetçi" (!) dediği bugünkü hükümeti de, 1938 demokrasilerinin Hitler önünde sergilediği "Münih ruhuyla" özdeşleştiriyordu.

Breh breh breh ama, doğrusu Deniz Baykal’a da şapka çıkartmak gerekiyor!

Evet evet şapka çıkartmak gerekiyor, çünkü bu denli usta mugaláta yapabilen bir politikacı hiç şüphesiz ki, som altından bir "demagoji şampiyonu" nişanını hak ediyor.

* * *

ÖYLE, çünkü mülakát konusu o an Güneydoğu’daki teröre geldiğinde, Berberoğlu ve Konuralp son derece mantıki bir silsileden yola çıkarak, CHP liderinin sergilediği ultra şahin "vur kurtul" tezleri karşısında Bosna ve Kosova eksenli soru yöneltmişler.

Baykal derhal, "Bu tür yabancı örnekleri tartışmak istemiyorum" cevabını veriyor.

Fakat hemen ardından da, müthiş bir maharetle şeytana küláhını ters giydiriveriyor.

Sanki Sümerbank’ta satılan "yerli" havluymuş, sözü derhal Chamberlain’e çeviriyor

Pes ki pes ve de "kel aláka" diye işte tam buna denir!

* * *

İLÁHİ Deniz Baykal, ya ben satır be satır hatmetmiş olmama rağmen şu çağdaş tarihi hiç anlamamışım; ya da zat-ı álileriniz o tarihi "mahrem kaynaklar"dan (!) öğrenmiş.

El insaf, 1938 dünyası ve Türkiye’si nerededir, 2006 Türkiye’si ve dünyası nerededir?

Af buyurun ama, eninde sonu kıçı boklu bir PKK’yla, kıtasal tahakküm peşinde koşan ve devasa devlet olan Nazi Almanya’sı aynı kefeye koyulabilir mi? İkisi kıyaslanabilir mi?

Aymaz İngiliz Başbakanı’nın Fransız meslektaşı Daladier’yle birlikte Çekoslovakya’yı Hitler’e "sus payı" olarak vermesiyle, ülkemizdeki Kürt sorunu karşılaştırılabilir mi?

Sen tut, etno milliyetçi benzerlikleri hiç de yabana atılmayacak olan Bosna ve Kosova’yı "bu tür yabancı örnekleri tartışmak istemiyorum" diye geçiştir.

Fakat hemen ardından ve sırf iktidarı "teslimiyetçilik"le (!) suçlamak için, tarihi, siyasi ve toplumsal açıdan asla paralellikleri olmayan ve olamayacak olan 1938 Karlsbad’ıyla 2006 Diyarbakır’ı arasında çağrışımlı ilinti kurmaya kalkış ki, tekrar el insaf!

Ne o, Kerinçsizler ve avenesi türü "ulusalcı" taifeden üç, beş oy tavlayacaksın!

* * *

HAYIR, CHP iktidara gitmiyor. Seçimde göreceğiz, tersi çıkarsa yüzüme vurursunuz.

Deniz Baykal yönetimli parti sadece aslına rücû ediyor ki, Recep Peker’in 1935’te faşizm, komünizm ve korporotizmle harmanladığı "biz bize benzeriz" ideolojisine dönüyor.

Ve kabul, Baykal o 1935 Peker olabilir ama, Chamberlain’in teslimiyetçiliğine karşı demokrasi savaşını zafere vardırmış 1940 Churchill’inin şapkasının gölgesi dahi olamaz!

Zaten her halükárda da, böyle bir CHP’den ne köy, ne kasaba olur!
Yazarın Tüm Yazıları