"Ben bir sanatçıyım ve her sergiye getirilecek sansür veya saldırıyı şahsıma yöneltmiş sayarım. Bahsettiği sergiyi açan Karşı Sanat (galerisi) sahipleri dostlarımdır. O saldırıyı kınadığım gibi, ben o mekán veya başka mekánlarda beni siyasi olarak rahatsız eden sergiler olursa bunları yalnız demokratik hakkımı kullanarak yazdığım makalelerle eleştiririm.
Uluengin’in ima ettiği dergide Kürt kökenli yurttaşlarımız aleyhine o yayınlar çıkar çıkmaz ben o derginin yazarlığını bıraktım. Cumhuriyet, laiklik ve Kemalizm konularında birçok fikirlerini paylaştığım ve desteklediğim bu genç arkadaşlarıma hata yaptıklarını söyledim ve onlar bunu anlayıp düzeltene kadar aralarından ayrıldım. (Uluengin) benim "mahalli""evrenselliği ıskalamış" bir "derin kompleksli" takımı içinde yer aldığımı iddia etmiştir.
Bir yazarımızın dış başarılarından en çok ben övünürüm. Ama sen 3-4 yılda Pamuk’a karşı yönelen bu aşırı ilgi ve bunun son 1.5 yılda "tavan" yapması, Pamuk’un kendi ülkesini aynen batılıların duymak istediği seçilmiş cümlelerle eleştirmesi ile ilgilidir. Türkiye’nin anti-demokratik ve katliamcı bir ülke olduğunu, Pamuk üzerinden ispata girmiştir Avrupa. Zaren bunun böyle olacağını bildiğim için "Pamuk yargılanmasın ve boş yere kahraman haline getirilmesin" diye 20 Eylül ve 18 Ekim 2005’te iki yazım Cumhuriyet’te çıkmıştır. Bu görüşleri Pamuk davası etrafında sükûnet içinde ifade etmek de bizim "düşünce özgürlüğü"müzdür.
Bedri Baykam’ın kariyerine gelince; Batı Orhan Pamuk ismini taş çatlasın 8-10 yıldır duymaktadır. Bedri Bayram ise 42 yıldır dünya medyasında sürekli yer alacak kadar "mahalli"(!) bir ressamdır. Sanat tarihinin gördüğü gelmiş geçmiş adından en çok söz ettirmiş "harika" çocuğudur ve hakkında çıkan basın, arşiv odalarına sığmamaktadır.
Baykam Peter Selz, Edward Lucie Smith, Otto Hahn, Carmelo Strano gibi sanık tarihilerinin kitaplarına, koca makalelerine konu olmuş, kendi açtığı yarısı yurtdışında 90 sergi dışında onca uluslararası grup sergisi ve bianele katılmış, sayısız uluslararası konferanslarda İngilizce ve Fransızca bildiriler sunmuş, 17 kitap yazmış, binlerce resim yapıp bunları tüm dünyada sergilemiş bir isimdir.
Ama şu bir gerçektir: Bütün bunlara imza atan Bedri Baykam şayet Pamuk gibi Avrupa’nın duymak istediği içeriksiz sataşmaların Türkiye aleyhine tetikçiliğini yapsaydı, batıda yüz kere daha gündeme gelirdi. Ama gece "faturasız" uyumak ve herkesin karşısına çekinmeden her canlı yayında çıkabilecek düz ve temiz bir çizgide yaşamış olmanın bedeline paha biçilemez. Halkın bana yönlendirdiği, tüm medya sansürüne rağmen benden esirgemediği ilgi ve sevgisi de en büyük mükafattır.
1963’ten beri, hakkımda binlerce yayın çıkmış olan ve en çok tanınan Türk ressam olan Bedri Baykam, bu davayı izleyerek olsa olsa kendisine düşen aydın sorumluluğunu üstlenmektedir. Bu konuda Bedri Baykam’ın fikirlerini bu ülkenin sesli ve sessiz çoğunluğu desteklemektedir.
Bu konuda Uluengin’in yorumlarının gerçek anlamını halkımıza bırakıyorum."