ARAPLARIN bir bölümünü hariç tutarsak, komplo teorileri uydurmak bab’ında biz Türklerle aşık atabilecek; hatta belki de fark atabilecek yegáne milleti Sırplar oluşturur.
Nitekim, Slobodan Miloseviç; nam-ı diğer "Çetnik kasap"ın yargılandığı BM Savaş Suçluları Mahkemesihücresinde ölü bulunmasından sonraki "tatava" bunu tekrar ispatladı.
Müteveffa Yugoslavya’daki tekne kalıntısı taraftarları ve postu Moskova’ya sermiş olan Bronislav biraderi, hazretin Lahey cezaevinde "zehirlendiğini" (!)öne sürüyorlar.
Pes ki pes ve de ne diyeyim?
*
AMA diyorum ki, evládları, eşleri, ebeveynleri Vukovar’da, Srebrenika’da, Tuzla’da biner biner katledilmiş Boşnak ve Hırvatlardan bazıları mutlaka "intikam yemini" içmişlerdi.
"Komitacı" geleneği, böylesine gizli örgütlenmeler Balkan’da ahval-i adiye sayılır.
Dolayısıyla, bunlardan bazıları yolunu bulup hapishane kadrosuna aşçı olarak girdiler.
Muhteremin "çebaviçi" ızgara köftesini yoğururken de, çaktırmadan, halis Hollanda danasından kıymanın harcına baharat falan değil, ölümcül arsenik yahut siyanür kattılar.
Vah vah, demek can derdindeki "Çetnik kasap", et derdindeki Felemenk kasabın aymazlığından ötürü öteki tarafı boylayıverdi.
*
OLMAZ olmaz demeyin, Mahkeme Başkanı Carla del Ponte hanım daha geçen gün "BM tercüman ücreti ödeyecek harcırahı bile ayırmıyor" diye yakınıp durmuyor muydu?
O halde, Slobodan Miloseviç için özel "taamcıbaşı" tayin etmesi mümkün değildir!
Devenin nalı ve böyle bir şey váki olsaydı kadıncağızı tefe koyup çalarlardı.
Düşünün ki, Bush o mahkemeyi reddediyor ve genel olarak BM’den gıcık kapıyor".
Paracıkların Belgrad voyvodasına midevi güvenlik sağlamak için bir "taamcıbaşı"na çarçur edildiğini duysaydı, ABD’nin New York örgütüne verdiği kredilerini şıppadak keserdi.
Zaten işte tam burada da başka bir ihtimal kulağıma kar suyu kaçırıyor.
*
O da şu ki, söz konusu Bush’unTeksaslı kovboy fütursuzluğuyla davrandığını ve de CIA’sından FBI’ına, bilûmum gizli servisler emrine ámade beklediğini hepimiz biliyoruz.
İşte belki de, "yargılama artık sıktı, siz hemen icábına bakın" talimatını buyurdu.
Eli uzun Amerikan servisleri de, kızıl dönem Bulgar ajanlarının ucu zehirli şemsiye kullanarak Londra sokağında yaptığı türden bir cinayet operasyonunu Lahey’de tekrarladılar.
Ve farz edelim ki, zehirli iğne bu defa şemsiyeyle değil de, dolarlarla satın alınmış gardiyanın tıpkı Brezilya yamyamları gibi nefesle üfleyeceği özel bir aletle şırıngalandı.
Zaten, Hitchcock filmlerinin fon müziğiyle sahneyi gayet iyi tahayyül ediyorum.
*
İŞTE zavallı Miloseviç katliamlardaki masûmiyetini ispatlamak için cuma gecesi harıl harıl savunma hazırlamıştır ve şimdi yorgunluktan bitáp, romatizmalarını Kuzey Denizi’nin rutubetinden korunmak için battaniyeye sarınmış, ranzasında uyumaktadır.
O ne, ayaklarının ucuna basarak hücre önüne gelen gardiyan gözetleme mazgalını açtı.
Eyvah, loş ışıkta hedef arıyor. Alengirli silahıyla yataktan sarkan eli nişanladı.
"Püffff", bütün ciğerlerini şişirerek, ucuna arsenik batırılmış iğneyi üfledi.
Ve cumartesi sabahı da, Allah taksiratını affetsin, Slobodan Miloseviç sizlere öbür.
*
NE yani, inanmadınız mı? Keyfiniz bilir. Sizi ikna için yemin billah edecek değilim.
Zaten ben de sizin o öne sürdüğünüz, hanidir yürek şikayeti olduğu; yüksek tansiyonu bulunduğuna ve dünkü otopsinin de sekte-i kalp sebebi gösterdiği raporlarına inanmıyorum.
Komplo teorisinde Türklerle yarışa kalkışan Sırplara hemen pes eden göz bende yok!