NAÇİZANE kanaatim odur ki, 1 Ocak gazeteleri okunmaz.
Mahmur gözle piyangoya bakılır ve de tabii ki çıkmadığı için, vur kafa tekrar yatılır.
Çöpü boylayan gazete ertesi güne, kefesten uçan talih kuşu da gelecek seneye kalır.
* * *
BUNU yalnız, uzun, upuzun geceyi işkembeci dükkanının mermer masasında bol sarmısaklı ve keskin sirkeli damardan tuzlamayla noktalamış olanlar için söylemiyorum.
Onları akşama doğru, o da sırf telvesi olmak kaydıyla, belki belki acı kahve paklar.
Fakat, velev ki benim gibi, daha millet dışarıya çıkmak için ayna karşısında şıkıdım giyinirken, siz kasten duble uyku hapı alıp, beyin elektronlarınızı kısa devreye sokmuş olun.
Artı, telefonu kapatmak zaten vaka-i ádiye, bir de havai fişeği, oto klaksonunu, sarhoş narası işitmemek için, kulak deliklerinizi çifter kat pamuk tamponla tıkayın.
Dolayısıyla da, başucunuzu "Heidegger Kavramları Sözlüğü" veya "3. Reich’in Lisán Totalitarizmi" türünden en yenip yutulmaz ciltlerle doldurup, en erken saatte zıbarın.
Fark etmez, Etiler diskosunda ekstra kavgası çıkmış veya Londra Trafalgar’ında çılgın gece geçirilmiş olduğunu zaten öngördüğünüzden, gazetelere yine alarga bakacaksınızdır.
* * *
EVET anladınız, metazori istisnalar hariç, ben kendi hesabıma yılbaşıları kutlamam.
Üstelik buna ek olarak, bütün dinlerin bütün bayramları ikii; yaş sene-i devriyeleri üüç ve annelerinkindensevgililerinkine bilûmum diğer "günler" (!) döört, onları da kutlamam.
Tam tersine, hepsinden fellik fellik kaçarım. Köşe bucak saklanır ve gizlenirim.
Felsefi varoluştan imáni metafiziğe; yahut sürüden uzak durmak ve tüketim toplumuna mesafe koymak reflekslerine, bu "yadırgatıcı" (!) tutumumu izah etmeye çalışacak değilim.
Kimseyi ilgilendirmez. Öznel tavrımı empoze ve ikná etmek hakkım yok ve olamaz
Dolayısıyla da, "öteki"nin ritüeline sonsuz saygı gösteririm. Göstermek zorundayım.
Nitekim, internet "e-mail"i ve telefon "sms" derken eskinin tebrik kartı angaryası kalktı ya, bugün o "öteki"nin o ritüellerine dünkünden bile fazla riayet ediyorum.
Yılbaşı akşamı yorganı başıma tavukların yattığı saatte çekiyor olmam, söz konusu yılbaşına karşı çıktığım ve çıkacağım anlamına gelmez ve gelemez.
* * *
OYSA malûm, çıkanlar var. Ben yarım asrı devirdim ama ilk çocukluğumdaki "gávur adeti" mi, değil mi; "yapay alafrangalık" mı, evrensel gelenek mi tartışması hálá sürüyor.
Yetti bre! Canına yandığımın, öyle olsa ne yazar, böyle olsa ne değişir?
Madem ki yılbaşı kutlanıyor ve kutlamak isteyenlerin varlığı göz çıkartıyor, sen hangi cüretle ve ne hakla "haramdır" fetvasını veya "gayr-ı millidir" herzesini yumurtluyorsun?
Bak, son on - on beş senedir pek çok Batı ülkesinde Çin Yeniyılı da kutlanıyor oldu.
Etrafta ejderha korteji dolanıyor ve mağaza vitrinleri "kedi yılı şansı bol olsun" diyen hediyeyle dolup taşıyor diye, şimdi yine üstüne vazife olmayan haltlar mı yumurtlayacaksın?
Yoksa, yine aynı ülkelerde yerli Hıristiyan ahalinin artık Müslüman göçmenlerin Şeker Bayramı’nı da kutlamasını, "ehl-i İslam’ın zaferi" diye mi takdim etmeye yelteneceksin?
* * *
AMENNÁ efendi, sen de benim gibi yılbaşından hazetmiyor olabilirsin. İtirazım yok.
"Heidegger Kavramları Sözlüğü" yerine de "İslamcı - Ulusalcı Kaderbirliği" manifestosunu başucuna koy ve el álemin yılbaşı kutlamasına karışmadan, erkenden zıbar.
Ve, kimsenin okumayacağı şu yazıyı belki bu sabah sen okursun da, biraz yontulursun.
Yani, benim şimdi yaptığım gibi, etrafa "mutlu yıllar" dilemek nezáketini öğrenirsin.