Beklenmedik misafir

"SALI günü bir iş için ilk uçakla sizin tarafa gelip, akşam uçağıyla döneceğim. Eğer ihtiyar, çirkin ve şişko bir kadınla kahve içmek alçakgönüllülüğünü gösterirseniz, cep telefonum şudur, lütfen bir ’sms’ atın".

*

EMİNİM, kaç haftadır hikaye ettiğim "chat maceram" sayesinde hemen anladınız.

Yukarıdaki elektronik mesaj, "sanal álem"de uğruna yanıp tutuştuğum ama bir türlü gerçeğine kavuşamadığım "kırmızı ojeli Maskara Hanım"dan gelmedi.

Bir taşra üniversitesinde felsefe profesörü olan ve zaten bu yüzden de Alman hemcinsi Hannah Arendt’in ismine atfen "H.Arendt" takma adı kullanan hanımefendiden geldi.

"Hanımefendi" diyorum çünkü gerçekten de, yazışmalardaki hariká üslûp bir yana, içerik bab’ında da çok üst düzey bir gradoyla "sohbet ediyor"(!).

Öyle ki, biz ikimiz, Yahudi asıllı Arendt’in hangi akla hizmet, bir ara Nazilerle gerdeğe girmiş diğer dev filozof Martin Heidegger’in hem "mürid"i, hem de metresi olduğu konusunda müthiş derin tartışmalara başladık.

Psikanaliz, etik, yanılgı gibi konularda durmaksızın "klavye oynatıyoruz"(!).

*

EH, "sanal ortam"daki yarenlik bu raddeye varmışken, "ihtiyardır, çirkindir, şişkodur" diye, oradan buraya gelecek bir "H.Arendt"i baştan savmaya kalkışamam.

Kadıncağızla bir acı kahve bile içmemek için bahane uydurmak olmaz.

Velev ki "chat gizliliği"ne sığınayım, "özür dilerim, tam o gün ben de Patagonya uçağına bineceğim" türü bir yalana niyetlenirsem, yüzüm değil ama ekran kıpkırmızı olur.

Artı, ben buraya sırf karşı cins mensuplarını baştan çıkartmak için dalmadım ya!

Tamam, inkár etmiyorum, tabii ki aklım fikrim "kırmızı ojeli Maskara Hanım"da!

Şu pek akıllı fakat pek kaknem felsefe profesörü yerine onun bana "sana kavuşuyorum" müjdesi vermesi için bin takla atardım.

*

NEYSE, hem "H.Arendt" rumuzlu hanımefendinin vermiş olduğu cep telefonuna kendi numaramı gönderdim; hem de onun kutusuna, "Varoluş metafiziğini bu defa sizinle karşı karşıya konuşabilmek benim için büyük bir mutluluk olacaktır. Sabırsızlıkla bekliyorum" gibisinden bir elektronik posta yolladım. Láf tabii!

Dedim ya, "chat profil"indeki estetik ayak fotoğrafından ve bana durmadan attığı "ilán-ı aşk""sms"lerinden tanıdığım "Maskara"mı bekliyor, istiyor ve arzuluyorum.

İşin dobrası, felsefe profesörüyle Aristo’nun "Diyalektiğe Dair"i yahut İbn Rüşd’ün "Tahafût-ûl Tahafût"ü hakkında karın ağrısı tartışmalara girmek zerre kadar cazip gelmiyor.

Oysa, "kırmızı ojeli Maskara Hanım" bana "sabah uçağıyla oradayım" diye "chat çıtlatmış" olsaydı, ojelerinden bin kırmızı bin gülle kendisini havaalanında bekleyecektim.

Zaman geçti ve "H.Arendt"in mesajını unutmuştum bile ki, meğer salı olmuş.

Öğleden sonra nihayetlerine doğru telefon çaldı.

Hiç de cazibeli sayılamayacak; háttá daha açıkçası, gırtlak hançeresinin "kartalozluğu" saklayamadığı bir ses kendisini takdim etti.

"İhtiyar, çirkin ve şişko kadınla kahve içmekte hálá kararlı mısınız" diye sordu.

Ben derhal "teessüf ederim"i yapıştırdım ve o an bulunduğu yerin adresini sordum.

Yakında sayılacak bir mıntıkadaymış.

Doğrusu müthiş centilmen adamım, işim olmadığıdan kendisini hemen almaya geleceğimi ve eğer arzuluyorsa da, dönüş uçağı için havaalanına kadar götürebileceğimi söyledim.

Olurdu, olmazdı; zahmetti, külfetti falan, sonunda anlaştık.

Tabii bu arada, birbirimizi hiç tanımadığımızdan hem kendimi tarif ettim, hem de otomobilimin, markasını, rengini, plakasını verdim.

O da, "canım işte elinde küçük bir yolculuk çantası taşıyan ve şişkoluğundan dolayı siyah tayyörünün düğmelerini tam ilikleyemeyen çirkin ve ihtiyar bir hatun gördüğünüzde, benden başkası olamaz" cevabını veriverdi.

Buyrun bakalım!

*

EVET buyrun bakalım, çünkü kendi kendime "acaba, çirkinin falan da ötesinde hilkat garibesi bir dev anasıyla mı buluşmaya gidiyorum" diye sormaya başladım. Eyvah!

Zira, her ne kadar genel bir kural olmasa dahi, erkek veya kadın, beyin itibarıyla pek cazibeli insanların o beyinle ters orantılı bir çehre ve cüsse sergilediğine çok rastlanır.

Zaten, "sanal profesör" hanımefendinin takma isim olarak benimsediği Hannah Arendt de öyle eline yüzüne bakılacak cinsten bir hatun değildi ki!

Tekrar neyse ve başa gelen çekilir, artık kaçış olmadığından işte otomobile atladım.

Şimdi "chat arkadaşım" bir "ihtiyar, çirkin ve şişko kadın"ı bulmaya gidiyorum.

Onu nasıl bulduğumu gelecek pazara bırakıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları