HAYIR, son iç ve dış gelişmelerden yola çıkarak "Bayram benim neyime / Kan damlar yüreğime" türünden ağlamaklı ve melodramlı bir girizgáh yapacak değilim.
Her din, dil ve kültürde b-a-y-r-a-m olan o bayramı zehir etmenin álemi yok!
Dolayısıyla, en önce bir, herkesin meşrep ve ritüel lûgatine göre, isteyene Şeker Byramı kutlu; isteyene de Ramazan’ın bayramı mübarek olsun.
Daha nicelerine ve daha ne bahtiyárlarına!
* * *
SONRA iki, Türkçede bayramlara ilişkin olarak öyle çok deyim mevcuttur ki, az biraz dağarcığınız varsa, punduna getirip, günün ahvaline göre bunlardan birisini kullanabilirsiniz.
Nitekim, şimdi ben de yukarıdaki iç ve dış gelişmeleri çağrıştırarak "bayram geçtikten sonra k...na kına yak" desem, kim ne cevap verebilir? Tam cukka oturmaz mı?
Veya, "bayramda borç ödeyen ramazanı kısa bulur" dedikten sonra "bayramın gelişi arifeden bellidir" láfını eklesem,aynı iç ve dış gelişmeleri özetlemiş olmaz mıyım?
Dolayısıyla, şu "Bayram benim neyime / Kan damlar yüreğime" edebiyatını hemen bir kalem geçelim ki, size kaç bayramdır aklıma gelen üçüncü bir şeyi anlatayım.
* * *
EFENDİM, eskiden Fransız sömürgesi olan Kara Afrika ülkelerinde "Fetnat" diye bir erkek adı vardır, gayet de yaygındır.
Ceháletimi bağışlayın, çok uzun bir süre ben bu ismin Arapça "fıtrat" veya "fetret" kelimelerinin deformasyonuna uğramış şekli olduğunu düşünmüştüm.
Eh öyle ya, hem ticaret, hem ziyaret hesabı, biraz köle pazarlığı ve biraz İslam sancağı derken, Arabiler oralara Avrupalılardan haydi haydi önce varmışlardı.
Zaten de Kıta merkezinde konuşulan Suvahili dili tamamen o Arabiden etkilenmiştir.
Ancak, "Fetnat"ın nereden kaynaklandığını öğrendimde, açıkçası apışıp kaldım.
* * *
KONU gereği açıklamak zorunda kaldığım için sakın ukalálık gibi algılanmasın ve de bilhassa, Fransevi üstádı olarak kan damlatan kalemşörlerin satırına büvar kağıdı bastırdığım sanılmasın, ne haddime ama, o Fransevide "fete" bayram, "national" ise milli anlamına gelir.
Ve, kelleyi giyotinle kısa yontmak ádetine zaten alışık olan aynı Fransızlar biraz fazla kelám buyururlarsa çene felcine uğrayacakları kaygısıyla, kelimeleri de hadım ederler.
Dolayısıyla, yukarıdaki iki sözcüğü de birleştirip, milli bayramlarına "fetnat" derler.
İşte, kara Afrikalılardaki "Fetnat" isminin yaygınlığı oradan geliyormuş.
* * *
EVET evet, kim ki yukarıdaki bayram tarihine tekábül eden 14 Temmuz’da doğdu; daha doğrusu, balta girmemiş ormanda yaşayan mama bebeği ertesi sabah nüfus memuruna kaydettirtmiyor ya, neden sonra; háttá belki yıllar yıllar sonra, tabii deliye her gün bayram hesabı ve bilhassa da "kontenjan dolsun" diye, o sömürge memurunun kafadan hesap Temmuz’da doğduğuna karar verdiği bilûmum çocuklar deftere "Fetnat" diye yazılırmış.
Háttá işin cılkı tam çıkmış ve Fildişi Sahili’nde bir de "Hazreti Fetnat" peydahlanmış.
Ve Fransızlar tası tarağı topladıktan sonra da ádet sürmüş ki, her bayram arifesinde, her bayramın kendisinde ve her bayram ertesinde hálá dizi dizi "Fetnat"lar doğuyormuş
* * *
İTİRAF edin ki ve bin şükür, iç ve dış gelişmeler ne olursa olsun, biz her hangi bir "Fetnat" veya Türkçeleştirilmiş şekliye bir "Milbay" aidiyetine ve kültürüne mensup değiliz.
Dolayısıyla, "Bayram benim neyime / Kan damlar yüreğime" edebiyatını başkalarına bırakalım ve bu bayramı da hakkıyla kutlamak iyimserliğini hebá etmeyelim.