Başlamamış karnaval (I)

VUR patlasın, çal oynasın, işte karnaval bitti. Yeryüzü Hıristiyanlığı kurtlarını döktü.

Cümbüş, geçen hafta bugüne denk gelen "Yağlı Salı"da; yani doya doya koyun budu ve domuz sosisi kemirmenin henüz mübáh sayıldığı esas yortuda, en zirve noktaya ulaştı.

Patras’tan Nice’e ve Sardunya’dan Notting Hill’e, bütün İsevi álem eğlenip durdu.

Venedik’te kızıl saçlı ve asil dilberler, erbap ustaların göz nuru ve el melekesiyle boyanmış Barok maskelerden taktılar. Önlerinde reverans yapan erkeklerin kollarına girdiler.

Binche’de önce yulaf rakısıyla kafayı çektiler ve sonra kaldırıma sızdılar.

Rio’da da, bir kalçası yerde, diğer kalçası gökte kadınlar şehvet zillerinden takındılar.

Bilûmum Cermen şehirlerinde ise Töton tanrıçalar cömertlik teşhir ettiler.

***

OYSA şimdi "arınma" dönemine girildi.

Katolikler yine geçen haftaki "Tövbe Çarşambası"ndan; Ortodokslar da "Asûde Pazartesi"den beri, Paskalya’ya kadar sürecek olan mukaddes oruca başladılar.

Eğer ibadette kusur işlemiyorlarsa, kırk gün boyunca perhiz yemeğine talim edecekler.

Tek lokma et yok, sade suya tirit çorba kaşıklayacaklar. Ancak nefs köreltecekler.

Táa ki, kilise ve katedral çanları İsa Mesih’in tekrardan göğe yükselişini müjdeleye!

Her halükarda, işte karnaval bitti.

***

BİLİYORUM, şimdi çok haklı olarak, "bize ne" diyeceksiniz.

Müslüman din kültürüne ait olduğumuzu hatırlatacak ve İsevi Karnaval’dan söz etmeme anlam veremeyeceksiniz. Háttá belki de "özenti" diye burun kıvıracaksınz.

Üstelik, daha dün sayılacak bir tarihe kadar bile olsa, "Apokria" kıyafetine bürünmüş şehrimiz Rumlarının Tatavla, Arnavutköy veya Aya Stefanos sokaklarında; "maskara" urbası giyinmiş Katoliklerinin ise Beyoğlu caddesinde resm-i geçit yaptığını hatırlayanlar hemen hiç kalmadığı için, girizgáhı karnavalla yapmış olmam daha da yadırganacak.

Zarar yok, çünkü zaten ben de bu yadırgatıcılığa işaret etmek istiyorum.

***

EN önce, yukarıda kısmen değindiğim bütün Hıristiyan ritüele rağmen, söz konusu karnaval asla istavrozlu dine ait değildir. Uzak-yakın, ikisi arasında hiçbir ilinti yoktur.

Coşkulu şölenin bilinmedik kökeni sonsuz eski bir insanlık tarihine, Kuzey Yarımküre’ye baharın yavaş yavaş gelişinin kutlandığı pagan bayramlara uzanır.

Asya ufkundan itibaren de, aynı Yarımküre’nin tüm coğrafyalarında izine rastlanır.

Şamanist, Konfüçyanist, Budist, Şintoist vs., tek tanrılı dinler öncesindeki her inançta, mutlaka Karnaval’ın benzerleri vardır.

Eh, bir yandan soğukta kıkırdayarak, diğer yandan izbelerde içiçe yaşanarak geçirilmiş kış aylarından sonra biraz feraha çıkmak ve bu feraha çıkışı da eğlenerek kutsamak; yani başta dediğim gibi, "kurtlarını dökmek", son tahlilde gayet insani bir içgüdüdür.

Başka bir deyişle, o kışın iklimi açıdan dayattığı "yasak" günlerin ılıklaşmasıyla birlikte artık aynı tahakkümü sürdüremeyeceğinden, ilkel karnaval bir özgürleşme simgesidir.

***

TABİİ, kim ki yasak tanımaz, en azından fazla "müsamahakar" bir "özgürleşme"den söz etti; artı, bunun kökenini putperestliğe uzandırdı, tüm mekanizmaları dogma üzerine inşa edilmiş olan semávi dinlerin böyle bir olguyu kabullenmesi imkansızdır.

Yani, sırf "kitábi" veya "teorik" açıdan imkánsızdır!

Zira hayatın pratiğinde ve dinin ibadetinde durum çok farklıdır ki, o "özgürleştirici" karnavalı biz Müslüman aididiyet insanlarını neden hiç başlatmadığı ve hep yadırgadığı; buna karşılık, Hıristiyanlığın niçin aynı karnavalı benimsediği konularını yarın işleyeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları