Balyoza, şeytana ve ihtiyata dair

HADİ, öfkeyle kalkan zararla oturur düsturunu kulağıma küpe takayım.

Haberin Devamı

Oysa hınzır şeytan dürtükleyip duruyor:

Diyor ki, “şu son iki gelişmeye bak ve onların siyasi terimlerini sabah akşam ‘sivil vesayet’, ‘sivil diktatörlük’, ‘sivil faşizm’ öcüsüyle korkutmaya çalışanların; artı, ülkenin ‘otoriterleştiği’, ‘Putinleştiği’, ‘oligarklaştığı’ nakaratını tekrarlayanların önüne koy”.

Ardından da, “daha iyi ‘militarizm’ ve ‘jüristokratizm’ mi olurmuş” diye ekliyor.

* * *

FAKAT hayır, iblise uymayacağım!

Kastettiği olaylar konusunda mümkün mertebe soğukkanlı tahlil yapmaya çalışacağım.

Zaten anlamışsınızdır ama bir de ben hatırlatayım. Şeytan birinci gelişmeyle, yalan olduğu ispatlanmadığı müddetçe sonsuz korkunç bir vehamet arzeden ve “Taraf” Gazetesi’nin iddiasına göre de askerler tarafından hazırlanan “Balyoz” darbe planına atıfta bulunuyor.

Diğeriyle de zaten her halükarda yine sonsuz anti-demokratik olan ve o askerlerin sivil mahkeme önünde yargılanmasına izin vermeyen Anayasa Mahkemesi kararını çağrıştırıyor.

* * *

İLKİN
şunu söyleyeyim ki, söz konusu gazetede yayınlanan ve TSK’nın iktidara el koymak amacıyla dehşet provokatör tuzaklar planladığını iddia eden belgeler eğer doğruysa, o TSK bünyesindeki ruhi “delirium” gerçekten klinik vahamette bir raddeye varmış demektir.

Bunun “harp oyunu” olarak tasarlandığı yönündeki teviller de “hafifletici” (!) olmaz.

Önümüzdeki hafta daha ayrıntısıyla değineceğim, evet doğrudur ve dünyanın hemen bütün orduları “karargah senaryoları” etrafında bu tür “harp oyunları” düzenlerler.

Fakat en önce o senaryolar esas olarak dış düşmanı hedefler. İç düşman sonsuz talidir

Ve bilhassa ve bilhassa da, hiçbir ordu asla “provokatör aktör” rolünü üstlenmez.

Hele hele kendi halkına karşı asla ve asla üstlenmez !

Aksi durumda adı “iç Harp oyunu” bile değil, “iç harp kışkırtması oyunu” olur.

Dolayısıyla tekrarlıyorum, “Balyoz” gerçekse durum tımarhanelik derecede vahimdir.

Ancaak, gazetedeki iddialar eğer yalansa durum yine çok vahimdir.

* * *

ÇOK vahimdir, çünkü komplo teorilerine zerre kadar itibar etmesem dahi buradan itibaren ister istemez, gayet mahirane hazırlanmış bir manipülasyonu düşünmek gerekecektir.

Yani, “Taraf”ın belge uydurması yüzdedoksan dokuz virgül doksan olasılıkla mümkün olmadığına göre, bu sahte belgenin orada kasten yayınlatıldığı kesinlik kazanacaktır.

Ve yalan ortaya çıktığı an hem haklı bir tepki oluşacağından, hem de bodoslomadan karşı saldırı başlatılacağından, tüm demokratik ve sivil güçler onulmaz yara alacaktır.

Dolayısıyla da böyle bir gelişme en önce “Ergenekon”dan “Kafes”e uzanan ve ucu cihet-i askeriyeye dokunan yargılama ve soruşturmaların derhal “tavmasına” yol açacaktır.

Artı, bilûmum statüko güçlerine, onların şu ana dek yitirmiş oldukları ve yitirmeye devam ettikleri mevzii ve prestiji tekrar kazanmak için altın fırsat sunacaktır.

Ayıkla pirincin taşını, tek bir manipülasyon tüm kazanımları sıfıra indirmiş olacaktır.

* * *

BİLİYORUM, söz konusu demokratik ve sivil saflar arasında yer aldığım için kendimin dahi ihtimal vermek istemediği böylesine bir komplo tezi pek “şeytani” kaçtı.

Ama belgelerin profesyonel içeriği ve uslûbu hesaplanırsa, başka alternatif kalmıyor.

Ya her şey doğrudur ve ortada mutlaka hesap sorulması gereken bir suç vardır; ya da kısmi gerçek üzerine monte edildikten sonra piyasaya sürülen hin bir manipülasyon mevcuttur.

Ve dediğim gibi, ikinci olasılığa fazla şans tanımasam dahi yine de tedbirli gidiyorum ve yukarıdaki şeytana uymadan, salıya kadar biraz daha beklemeyi tercih
ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları