ANKET ve sondajın ayrı ayrı şeyler olduğunu açıklamak için hanidir dilimde tüy bitti ama anlayan beri gelsin!
Hayır, ikisi arasındaki çok önemli farkı ukalálık olsun diye vurgulamıyorum.
Çünkü birinci kelime soruşturma için kullanılır.
Örneğin, polis hafiyesi kátili bulmak için "anket" yapar.
Veya tüketici kurumu, perákende malın ortalama fiyatını "anket" aracılığıyla saptar.
En azından iradi olarak, "anket"teki yanılma payı en asgáriye indirgenmiştir.
Oysa "sondaj" başka bir şeydir!
* * *
BAŞKA bir şeydir ve aslına bakarsanız, Türkçeye de aşağıdaki anlamıyla girmiştir.
Yani, artezyen suyu aramak veya petrol ve gaz keşfetmek için kuyu "sondaj"ı yapılır.
Fakat o suyun ve o petrolün fışkıracağına dair kesin garanti yoktur.
Tamam, boş atıp dolu tutmak kaderciliğinden mümkün mertebe uzak durulur ve topografik haritalardan uydu fotoğraflarına bütün veriler devreye sokulur ama yine de, teçhizátı kös kös başka yere taşımak ihtimali her zaman mevcuttur.
Ve tıpkı aynı şekilde, seçim öncesi varsayımlarının sandıklar açıldığında mutlaka gerçeğe dönüşeceğine dair bir garanti yoktur.
İstatistik sistemleri ve denek tabloları en azami ölçüde bilimselleştirilmiş olsa dahi, birçok ülkede pek çok defa yaşandığı gibi, öngörülerin fos çıkması gayet de mümkündür.
İşte bu yüzden de, siyasi eğilimleri araştıran kamuoyu taramalarına "anket" değil, "s-o-n-d-a-j" denir.
* * *
BURADA, ikiterminoloji arasındaki farklılığı vurguladığım için, 22 Temmuz arifesindeki sondajlara burun kıvırdığım sanılmasın.
Tam tersine, geçmişte de sınanmış ve yanılma payları asgáride kalmış kurumlar tarafından öngörülen sonuçları dün olduğu gibi bugün de gayet ciddiye alıyorum.
O halde, seçime iki hafta kala, "genel hat" itibariyle bu öngörüler nasıl şekilleniyor?
İşte hepimiz görüyor ve okuyoruz ki, AKP yüzde 35’le yüzde 40 arasında değişen bir performans sergiliyor. Birinci parti önceliğini fersah fersah koruyor.
Fakat ben o yüzde 35’i bile kasten aşağı çekip, bunu yüzde 30’a bile indirmiş olayım.
Peki de, öyle bile olsa, bu, iktidar partisi için başarı anlamına gelmeyecek mi?
Evet, gelecek ve gelir!
* * *
GELİR, zira bir kere, söz konusu kurum kendisiyle "aynı familya"danolduğu varsayılan SP’nin yüzde 2.49’da kaldığı 2002 seçimlerinde yüzde 34 elde etmişti. Eh, o SP’nin bugün de eski müşterileritoparlayacağı düşünülürse, demek ki AKP’nin "öz oyu" düşmemiş olacak.
İki, bütün demokratik sistemlerde "iktidar yıpranması" diye bir olgu vardır.
Hükümet partilerinin belirli yüzdeler yitirmesi hemen her zaman normal addedilir. Nihayet üç ve de tabii en önemlisi, kaynatılan bütün cadı kazanlarına rağmen eğer şu anki sondajlar AKP için yüzde 35 - 40 arası sonuç öngörüyorsa, buradaki başarı tartışılamaz.
Demek ki, iyi saatte olsunların "web muhtırası"ndan azılı azınlıkların miting şiarlarına; "ulusalcı - kuvvacı vatanseverler"in (!) çete provokasyonundan statüko zaptiyelerinin hin kumpaslarına, kopartılan fırtınalar on para etmiyormuş ve etmemiş.
Dolayısıyla, 23 Temmuz sabahı da yukarıdakieğilim doğrulanırsa, yalnız AKP değil, sivil ve çoğulcu eksenli bütün bir demokratik Türkiye de başarı kazanmış olacaktır.
Fakaat, ilk bakışta çelişkili gözüküyor olsa bile, bunun tam tersi durumda dahi yine o sivil ve demokratik Türkiye başarı kazanmış olacaktır ki, nedenlerini salı günü açıklayacağım.