Paylaş
Bugün, 2011’in son günü... Bu gece yeni bir yıla giriyoruz, umutlarla, hayallerle...
Hepimiz yeni bir yıldan hep olumlu gelişmeler bekleriz. Umutla sarılırız gelecek yıla...
Bir yaş daha aldığımızı, biraz daha yaşlandığımızı düşünmeden, birbirinden güzel hayaller kurarız.
Hemen herkes umutlarla, neşeyle süsler yeni yıla gireceğimiz o güzel geceyi... Kimileri evde yakınlarını toplayarak, güzel yemeklerle donatır sofrasını. Bunu bir bereket işareti olarak kabul ederiz. Soframız ne kadar zengin olursa, yıl boyu o kadar bereketli olacağını düşünürüz.
Ve de giderek yaygınlaşan çam ağacı süsleme geleneğine uyarız birçoğumuz. Ağacın altına sevdiklerimiz için hediyeler koyarız...
Ben de bugün, okurlarımın yeni yılını sevgiyle kutlarken, şu yılbaşında çam ağacı süsleme geleneğinin öyküsünü açıklayayım istedim.
İşte dünyaca ünlü sümerolog ve tarihçi Dr. Muazzez İlmiye Çığ’dan, yılbaşı kutlaması ve çam süsleme geleneğinin kaynağını anlatan bir alıntı...
Çığ, düşünülenin aksine çam ağacı süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu ve bu adetin Avrupa’ya Türkler’den aktarıldığını öne sürüyor.
Nardugan, yeniden doğuş bayramı
Hıristiyanlar’ın İsa’nın doğuşu olarak kutladığı Noel, çok eski devirlerde Türkler’in “yeniden doğuş” bayramıydı.
Türkler’in tek Tanrılı dinlere geçmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Eski Türkler’de, yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor.
Bu ağaç Sümerler’de de var. Bir ucunda gök tanrısı duruyor. Buna “hayat ağacı” diyorlar. 22 Aralık’ta güneş yeniden dünyayı aydınlatmaya ve günler uzamaya başlıyor. Türkler’de güneş çok önemli.
İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece, gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor.
İşte bu güneşin zaferini, şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Bayramdan sonra geceler giderek kısalıyor. Bayramın adı: Nardugan. Nar, “güneş” demek. Tugan, dugan da “doğan”. Yani Nardugan, “Doğan güneş” anlamına geliyor. Türkler, “yeniden doğuş bayramı”nı kutlamak için akçamı evlerine getiriyor, altına o sene onlara güzel bir yaşam verdi diye Allah’a hediyeler koyuyorlar.
Dallarına da ertesi sene için Allah’tan niyaz ettikleri, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdeleler bağlıyorlar. O günlerde büyük şenlikler yapıyorlar.
Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Filistin’de bu ağacı bilmezlermiş. O yüzden olayın Türkler’den Hıristiyanlar’a geçtiği ve Hunlar’ın Avru-pa’ya gelişlerinden sonra, onlardan görerek aldıkları söyleniyor.
İznik Konsili’nde Pagan adeti olarak görülen bu adet böylece Hıristiyanlar tarafından benimseniyor. Ama o sırada onlarda ağaç süsleme yok. Süsleme 16’ncı yüzyılda Almanya’da başlıyor, daha sonra Fransa’ya geçiyor ve tüm dünyaya yayılıyor.
Yeni yıl ağacı süslemek, bugün herkesin malumu.
Eski Türkler’de insanlar, iyiliği ve kötülüğü temsil eden tanrılara cömert davranmak zorundaydı. Ağacın altına hediyeler koyarken, bir yandan da mutluluk ve sağlık diliyorlardı.
Görüldüğü gibi bu olayın İsa’nın doğumuyla hiç ilgisi yok. Doğum, sadece güneşin yeniden doğuşunu simgeliyor.
* Sümerolog: Muazzez İlmiye ÇIĞ’dan alıntıdır.
Paylaş