Paylaş
Rüyamda ablam, eşim, ben ve eşimin erkek yeğeni aynı evdeyiz.
Eşim yatacağımız vakit benimle gelmiyor, ablamın odasına gidiyor. Benim yanıma da kuzeni geliyor.
Ben eşimi bekliyorum ama gelmiyor. Sonra ablamla seviştiğini görüyorum.
Odama geri dönüyorum, kızıyorum ama bir şey yapamıyorum ve birlikte oluyorlar.
Sabah hep birlikte sofraya oturuyoruz. Ben çok kızgınım, onlarsa sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.
Oysa benim bildiğimi de, gördüğümü de biliyorlar.
Sonra ben ablama saldırmaya çalışıyorum, fakat eşim buna izin vermiyor.
Bu rüya aklımdan çıkmıyor bir türlü, gerçekten çok korkunçtu. Lütfen bunun ne anlama geldiğini söyleyin.
- Rumuz: Kızgın
Sevgili kızım, ben rüya yorumcusu değilim. Bu konuyu sayfa komşum sevgili Niobe’ye danışmalıydın. Ancak rüyalara özel bir merakım vardır, bu nedenle sorunu cevaplamaya çalışacağım.
Rüya alanındaki çalışmalarıyla ünlü, psikanalizin babası, nörolog Sigmund Freud her zaman ilgimi çekmiştir. Ona göre rüyalarda ön plana çıkan değer yargıları ve ilgili yorumlar, rüyadan değil, rüyanın oluşumunu sağlayan düşünsel malzemeden gelmektedir. Rüyada bir duygu varsa, bu mutlaka düşüncelerden de kaynaklanır.
Freud’a göre rüya, bilinçaltımızdaki düşünce, his ve isteklerin su yüzüne çıkabildiği bir penceredir. Bilinçaltımızdaki korku, endişe ve bastırılmış güdülerle yüzleşmek için uygun bir ortamdır.
Çocukluğumuza kadar uzanan ve bilinçaltımıza ittiğimiz, bastırdığımız ve kökeninde cinsel arzularla öfke barındıran bu his ve isteklerle rüyalarımız yoluyla yüzleşebiliyoruz. Freud bazı rüyaların sembolik anlamlar taşıdığını iddia eder.
Bazen de günlük hayatımızda duyduğumuz, yaşadığımız olaylarla bağlantılı olarak gördüğümüz rüyalarla karşılaşırız.
Freud, rüyayı cinsel içerikli yasak duyguların oluşturduğunu düşünürken; Psikiyatr Jung temel insani var oluş konularını da içerdiğini düşünür. Ona göre rüyalar ruhun doğal bir ürünüdür.
Bu bilgilerin ışığında, benim de düşüncem bu rüyanın, senin bilinçaltına ittiğin, gerçekte kabul etmediğin bir endişeden kaynaklandığı...
Ablanı eşinden kıskanıyorsun belki de. Sakın şaşırma, çünkü bu tür duygu ve düşüncelere hemen herkeste rastlanabilir. İşte tüm bu bastırdığın düşünceler rüyanda ortaya çıkıvermiş anlaşılan.
Yasakların dozu giderek artıyor
Benim yedi yıldır süren bir ilişkim var. Maalesef biz birlikte olduk. Ve şu son üç senedir ona zoraki katlanıyorum diyebilirim.
Bana sürekli yasaklar koyuyor.
Yok dışarı çıkma, yok makyaj yapma, parfüm sürme, şununla konuşma, başını eğerek yürü,
takı takma...
Giderek de dozu artıyor bu yasakların. Hatta artık beni tehdit ediyor, küfür ediyor.
Çok zor durumdayım. Aileme söylesem hayatım mahvolur.
Çok çaresizim bana bir akıl verin ne olur. En sonunda dayanamayıp canıma kıyacağım!
- Rumuz: Hattat
Kızım ne diyorsun sen böyle? Hem de bu ne çelişki! Ailene söylemekten korkuyor, “Hayatım mahvolur” diyorsun, bir yandan da dayanamayıp canına kıyacağını söylüyorsun. Olmadı işte bu...
Bu zihniyetteki adamla beraberliğin ister yedi sene olsun, ister 10 sene; hemen onu hayatından ve aklından çıkarmaya bakmalısın.
Ailene de durumu anlatmalı, sana rahat vermediğini söylemeli, onlardan yardım istemelisin.
En azından annen seni bir süreliğine evden uzaklaştırabilir.
Bu tür baskılar son dönemde tüm ülkede giderek yaygınlaşmaya başladı. Makyaj yasağı, mini etek yasağı, pantolon yasağı derken, kırmızı ruj yasağına kadar geldi olay!
Eğer biz bu duruma karşı çıkmazsak, sonunda senin sevgilin tarzındaki bu adamlar korkarım biz kadınları evlere kapatacak!
Keşke annemle babamın çocuğu olmasaydım
Merhaba Abla, ben hayatımdaki yanlışları görüyorum, hatta bunların annemle babamdan kaynaklandığını da anlayabiliyorum artık.
Onların edepli, iffetli, psikolojisi yerinde, erdemli bir kız çocuğu yetiştiremediklerini, ona anne-baba sevgisi veremediklerini görüyorum.
Bu durumun bedelini de çok uzun zamandır ödüyorum. Ama artık ağır geliyor, hayatımı toparlayamıyorum.
Onların çocuğu olarak doğmamış olmayı çok isterdim. Artık ne onları terk edip gidebiliyorum ne de yüzlerine “Hayatımdan çok şeyi yok ettiniz” diye haykırabiliyorum.
En önemlisi de anne olduğumda yapmam gerekenleri biliyorum ama en doğru olanın nasıl yapıldığını bilmiyorum.
Anne babamdan bana kaybettirdikleri yüzünden nefret ediyorum.
- Rumuz: Sorun ailem
Sevgili kızım, o kadar belirsiz, o kadar üstü kapalı yazmışsın ki sorununu... Asıl derdin nedir? Anne ve babanın sana neden sevgi veremediklerini düşünüyorsun? Ödediğin bedel nedir? Neden ailenden bunca nefret ediyorsun? İnan, bunların hiçbirini çözemedim.
Gerçekten aile sevgisi göremeden büyümüşsen, elbette bunun ruhunda açmış olduğu derin yarayı hissedebilirim. Bu kadar acı çektiğini görmek beni de üzer. Ama bütün bunların sorumlusu onlar mı gerçekten?
Son zamanlarda gençlerde çok sıkça rastladığım bir tavır var; yaşamlarındaki her türlü sorunun, her türlü aksaklığın ve olumsuzluğun nedenini anne-babalarına bağlıyorlar.
İstedikleri okulu kazanamazlar, sebebi aileleridir. Sevdikleri genç onları terk eder, nedeni aileleridir. Doğru düzgün bir iş bulamazlar, sebep yine anne ve babalarıdır.
Oysa biraz sorumluluklarının bilincine varsalar, kararlarını alırken acele etmeseler, yollarını çizerken büyüklerine danışsalar, çok daha şanslı olabilecekler.
Sakın sen de bu gençlerden biri olma?
İstersen bana bir kez daha yaz ama bu kez sorunlarını tüm ayrıntılarıyla anlat lütfen.
Erkeklerden nefret ediyorum artık babama bile güvenmiyorum
Sevgili Güzin Abla, ben 15 yaşındayım ve 8’inci sınıfta okuyorum. Kendimi hiç sevmiyorum, ezik hissediyorum.
Nedeni ise komşumuzun oğlu.
Ben 8 yaşındayken, o 10-11 yaşlarındaydı. Ailelerimiz hiç anlaşamaz, sürekli tartışırdı. O çocuk da beni sürekli okulun ortasında taciz ederdi.
O zamanlar hiçbir şey anlamıyordum, sesimi çıkaramıyordum. Zaten aşırı utangaç bir kızdım, hâlâ da öyleyim.
Bu durumu da hiç kimseye söylemedim, ne anneme ne de babama.
Hâlâ o okuldayım ve arkadaşlarımın yüzüne bakmaya cesaretim yok. Ya o olayları bilen varsa?
Bazen kendime zarar vermek istiyorum, yaşamak istemiyorum. Neden o zaman sesimi çıkarmadım ki?
Neden kendimi korumadım?
Okulun bahçesine adım attığım an o olaylar aklıma geliyor abla. Erkeklerden nefret ediyorum. Artık babama bile yaklaşmaktan korkuyorum.
Kimseye güvenemiyorum.
Ne olur bana ne yapacağımı söyle.
- Rumuz: Bilinmez
Sevgili yavrum, sen 8 yaşındayken, o çocuk da 10-11’indeyken, okulun orta yerinde sana ne yapmış olabilir ki?
Taciz ettiğini söylüyorsun. Bu taciz, sözle rahatsız etme ya da orana burana dokunmanın dışında ne olabilir ki?
Seni gözlerden uzak bir köşede sıkıştırmış bile olsa, o yaştaki bir çocuk sana zarar verebilecek bir cinsel eylemde bulunamaz.
Bu olayı hayatını karartacak derecede önemsemişsin.
Eğer çevrendekiler bu konuyu ciddiye alsalardı, eminim çoktan arkandan ya da yüzüne karşı bir şekilde belli ederlerdi.
Biliyorsun çocuklar çok acımasız olabiliyorlar.
Yine de bunları bana yazman çok iyi oldu.
Bana da aileleri, çocuklarını yakından takip etmeleri, onları tehdit edebilecek her türlü tacize karşı uyanık olmaları, önlem almaları konusunda uyarabilme fırsatı verdin.
Seni ruhsal açıdan sarsan bu olayı unutamıyorsan, psikolojik destek alabilirsin.
Paylaş