Paylaş
Sevgili Güzin Abla, derdimi nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Memurluk sınavına uzun bir süre girip kazanamamıştım; bu zaman aralığında atanamamanın getirdiği stresle birlikte sosyal hayattan kendimi soyutladım.
Şimdi ise memurluk sınavını kazandım, uzak bir köye atandım. Her şey yoluna girdi. Artık kendimle değil de işimle uğraşıyorum. Bu seferde uzak bir köyde ve memleketten de uzak olunca iyice yalnız kaldım.
Bir kız arkadaşım, beni seven biri olsun istiyorum. Geceleri insan, birine sarılarak uyumak istiyor. Yastığıma haksızlıkta yapmak istemem, o da bana iyi arkadaş oluyor. Susması bazen işime geliyor.
Bazen de kendi kendime insanların en iyi anlaştıkları zaman, konuşmadıkları zaman mıdır, diye düşünüyorum. Boşuna dememişler ağızdan çıkan söz kulakta, kalpten çıkansa kalpte son bulur, diye.
Bir dergide bir fotoğraf vardı; çocuk bir file sarılmış, mutlu gülümsüyor.
Fotoğrafın altına “Aynı dili konuşanlar değil, aynı düşünceleri paylaşanlar anlaşır” diye yazmışlardı.
Sadece yaz tatilinde memlekete gittiğim için de arkadaş ortamına girme ve yeni arkadaşlarla tanışma sorunum oluyor. Yalnızlık, paylaşılmaz derler ama yine de telefonla dahi görüşebileceğim isterdim. Hatta bir telefon sapığım olsa, ona bile razıyım.
Bu köyde de kızlar var, fakat sırf buradan kurtulmak için benimle ilgilendiklerini düşünüyorum.
Çünkü benden öncekilerle de böyle olmuş. Hem köylerde dedikodu çoktur. Dikkatli olmak gerekir.
İnsan durumunu ne kadar anlatmaya çabalasa da anlattıklarını ancak, karşısındaki insan yaşadığı kadarıyla anlayabilir.
Hayatında hiç elma yememiş birisine elmanın tadı anlatılamıyor. Yalnızlık da böyle sanırım. Bir yerde okumuştum bir odada iki insan aynı anda ölse de, her biri yalnız ölür, diye.
Sizin de işiniz çok zor. Her anlatılan öykü eminim sizde yara bırakıyor; ama yine de insanlara yardımcı olmak güzeldir.
Herkesin derdi ayrı, herkesin derdi aynı.
Benim çok fazla beklentim de yok, aslında. Lütfen e-mail adresimi yayınlayabilir mısınız?
kitap.arkadasim@hotmail.com
Sevgili oğlum, kendini çok iyi anlatmışsın.
Belli ki düzgün bir gençsin...
Bana Mevlana’nın en çok sevdiğim sözlerinden birini yazmışsın. “Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır” demiş büyük düşünür.
Sen de buna benzer bir düşünce türetmişsin.
O kadar doğru ki...
Çok isterdim seni bu yalnızlıktan kurtaracak, en az senin kadar derin ve güzel yürekli birini bulmanı.
Yok yok telefon sapığı değil, gerçek bir sevgilin olsun isterim.
Paylaş