Paylaş
Ben bir zamanlar, çocukluk yıllarımda solucanları bile öper, bunu da marifet zannederdim. Su birikintilerinden solucanları çekip alıp öpüp yerine koyardım.
Tiksinmezdim onlardan. Tek derdim “Gözleri nerede? Kulakları var mı?”ydı. İncelerdim uzun uzun ne işe yaradığını çözemediğim bu varlığı.
Bugün bunu hatırladığımda aklımın almadığı ise, solucanı nasıl öptüğümden ziyade o zamanki sokakların temizliğidir. Sokaktaki birikintinin içindeki hayvanları öpüp nasıl olup da günümüzdeki evlerde yaşayan çocukların hastalıklarına yakalanmazdık bilmiyorum.
Hiç mikrobik bir durumumuz olmazdı. Parazit problemimiz yoktu. Kişisel olarak tek sorunum bronşitti ki sanırım onun da zavallı solucanlarla hiç ilgisi yoktu.
Şimdi düşünüyorum da solucanların nesli mi tükendi acaba? Ne zaman yağmur yağsa, gözlerim çocukluğumun solucanlarını arar sokaklarda.
Solucanlar topluca göç mü ettiler, yoksa sokaklarımız artık betonlara yenik mi düştüler?
Bahçeleri mi koruyamadık yoksa mevcut bahçelerimizde solucan mı yetişmiyor bu çağda? Nedenini bilmiyorum ama artık onları pek sık göremiyorum. Olur da rastlarsam arada bir tanesine, gülümsüyorum ona.
Nedense her solucan gördüğümde duygulanıyorum. El sallıyorum çocukluk yıllarıma...
Özgün Öztürk
Çok özel bir hayvansever ve dernek yöneticisi olan sevgili Özgün arkadaşımızın bu ilginç yazısı büyük bir gerçeği hatırlatıyor.
Artık eskisi gibi bahçelerimiz, bağlarımız, yeşilliklerimiz yok. Dolayısıyla da solucanlar bile kalmadı, onların da neslini tükettik.
Bugünün çocuklarının oyun oynayacak doğru düzgün parkları olmadığı gibi evlerinde bahçe bile yok. Doğayla bütünleşip, bu güzel arkadaşımızın çocukluğunda yaptığı gibi, doğada yaşayan tüm varlıkları yakından inceleme, onları tanıma fırsatı da yok.
Kuş sesleriyle uyandığımız o güzel sabahlar, göç eden kırlangıçları izlediğimiz mevsim dönemleri... Ağaç kakan sesleri, horozların yeni günün doğuşunu haber veren ötüşü....
Hiçbiri yok artık. Beton yığınları arasında güneşsiz, bulutsuz, ağaçsız hatta giderek daralan gökyüzüne hasret yaşıyoruz.
Yazık oldu dünyamıza...
Paylaş