Paylaş
4 Ekim, Dünya Hayvanları Koruma Günü... Her yıl bugünlerde can severlerce bazı etkinlikler düzenlenir, hayvan sevgisine yönelik mesajlar veren görseller sergilenir, hayvan barınakları ziyaret edilir. Hemen her yıl bunlar yaşanır, öyle ya da böyle bir farkındalık yaratılmaya çalışılır. Bu yıl da 4 Ekim’i kutlayacak ve sonra unutacağız.
Geçen seneden bugüne hayvan haklarıyla ilgili neleri ardımızda bıraktığımıza bir bakalım isterseniz:
Birkaç şehrimizde, kolları, bacakları kesilmiş halde bulunan köpeklerimizi, kedilerimizi ardımızda bıraktık. Failleri bulunmadı ne yazık ki.
Sıcağa, taşıdıkları yükün ağırlığına dayanamayan, yollarda düşüp kalan, bayılan hatta hayatını kaybeden fayton atlarımızı bıraktık.
Sürücülerin insafsızca araçlarının ardına bağlayıp çektiği, sıcak asfaltta derileri soyulan köpeklerimizi bıraktık.
El kadar bedenlerine tecavüz edilmiş yavru kedilerimizi, yaşlı insanlarca saçma sapan gerekçelerle tecavüz edilmiş köpeklerimizi bıraktık.
Belediye barınaklarında acılı ölümlere mahkum edilmiş canlarımızı bıraktık.
Ormanlara, otoyollara terk edilmiş, eskiden sahipli evcillerimizi bıraktık.
Sözün özü, 4 Ekim öncesinde “insanlığımızı” bıraktık.
Hâl böyle olunca Hayvan Hakları Günü kutlamalarımız çok da neşeli, mutlu geçmiyor işte.
Şimdi acil beklentimiz, işlenen bu suçların Kabahatler Yasası’ndan çıkartılıp Ceza Yasası kapsamına alınması. TBMM’nin yeni yasama döneminde ilk çıkacak yasa değişiklikleri içinde olacağı sözü verilmişti bizlere. Bekledik... Çıkmadı.
Seçimlerden sonra ilk çıkan yasa olacak dendi, çıkmadı.
Yine bekliyoruz!
Yılmaz bir sabırla! Ama göründüğü üzere, haklı davamızda merhamet dilencisine döndük işte...
◊ Ece Bilgin (Eskişehir Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu Başkanı)
YANIT
Hayvanlar... İnsanoğlunun yüzyıllardır dostları onlar...
Bize sevgiyi, merhameti, hatta zaman zaman sabrı ve sorumluluk duygusunu öğreten onlar. Özellikle köpekler binlerce yıl önce dağlardan, ait oldukları yaban hayatından koparılıp evcilleştirilmiş, insana dost ve korumacı yapılmış. Sürüleri korumuş, evler, eşyalar, canlar onlara emanet edilmiş.
Sonra dünya değişmiş, insanlar kırsallardan, dağlardan şehirlere inmiş, şehirler betonlaşmaya, teknolojinin parlak ışığının kurbanı olmaya başlamış. Buna rağmen köpeklerden yararlanmayı sürdürmüş insanlar.
Bomba uzmanı yapmış, uyuşturucuları bulmada kullanmış. Doğal afetler sonrası arama kurtarma çalışmalarında kullanmış. Buna rağmen onlara yaşam hakkı tanımayanlar o kadar çok ki...
Oysa onların bizden hiçbir talebi yok. Sadece çöplerimizden bir lokma artık, sığınabilecekleri bir duvar dibi, merhametli bir kişinin evinde küçücük bir köşe, biraz sevgi ve şefkat. Yine de bu hayvancıkları yaşadığımız dünyaya sığdıramıyoruz maalesef, çok çok acı... Fransa’da evlerinde besledikleri hayvanları terk edenlere çok ağır cezalar gündemde şu sıralar... Darısı başımıza diyorum.
Paylaş