Köşenizi pek çok erkek büyük zevkle takip ediyor

Bu okurum soruyor; “Köşenizi yalnız hanımların değil, erkeklerin de büyük bir ilgiyle izlediklerinin farkında mısınız?” Evet, tabii ki farkındayım. Çünkü sık sık bana yorumlarını gönderiyor, hatta bazen tatlı, bazen de acı tenkitlerde de bulunuyorlar.

Sorunlarını yazıp ilgi ve akıl isteyen erkeklerin sayısı ise hanımlardan çok da farklı değil.
Bunun bir güven duygusundan kaynaklandığını düşünüyorum. Erkekler genellikle kadın aklına pek inanmaz, güvenmezler ama işte ne mutlu ki bana güveniyor, benden akıl almak, yardım beklemekten hiç çekinmiyorlar.
Bu yüzden ben söylendiği gibi, hep kadınlardan yana, erkeklere karşı olan ve onları hep suçlu bulan biri değilim. Tam tersine, her iki cinse de eşit mesafede durmaya çalışıyorum. Arada bir terazinin kantarı kayıyorsa, istemeden yapmışımdır, inanın.
Ama bana bu mektubu yazan okurum, kendisini mutsuz ve tatminsiz olarak tanımlıyor. Peki, anlattığı hanımın da çok mutlu ve tatmin olmuş biri olduğu söylenebilir mi?
Eşinden pek çok şey bekliyor. Acaba o eşine 22 yılda ne vermiş? Onu mutlu edebilmiş mi? Tek suçu bu kadar genç evlenmek ve acele karar vermek mi dersiniz? Keşke bu okurumun bir de eşini dinleyebilseydik...

24 yaşında, 2 çocuklu bir adam oldum çıktım

Sevgili Güzin Abla, genellikle hanımların daha çok ilgi gösterdiği köşenizi benim ve benim gibi pek çok erkeğin de büyük zevkle takip ettiğini, sizden ve deneyimlerinizden pek çok şey öğrendiğini bilmenizi isterim. Çok yararlı birisiniz.
Size akıl danışmak istedim, çünkü birçok kişiden daha objektif olabilirsiniz.
Ben ilk aşkımla evlendim. Tam 22 sene önce. Henüz 22 yaşındaydım ve üniversite üçüncü sınıftaydım. Ablamın evlilik yıldönümünde tanışıp bir anda beğendiğim o genç hanımla flört etmeye başladık. O ana kadar hiç ciddi sevgilim olmamıştı. Bizim zamanın platonik, çocuksu aşklarıydı o zamana kadar yaşadıklarım.
Bu genç hanım ise okumuştu ama ev kızıydı, rahat tavırlıydı ve çok da güzeldi. Ona kapıldım.
Tanıştıktan bir hafta sonra öpüştük, koklaştık, bana yepyeni şeyler tattırdı. O zamanlar şimdiki rahatlık yoktu, ailem tutucuydu. Bu nedenle iki ay içinde nişan yapıldı. Bir yıl sonra da düğün...

ÖPÜŞTÜĞÜM İLK KIZLA EVLENDİM

Öpüştüğüm ilk kızla iki ayda nişanlanmıştım. Aslında nişanlıyken biraz erken karar verdiğimi hissettim ama işte aileler... Ah şu aileler...
Şaka gibi ama dokuz ay sonra ilk, 21 ay sonra da ikinci çocuğum dünyaya geldi. 24 yaşında, iki çocuklu bir adam olup çıkmıştım. Hayatımı sanki hızlı trene binmişim de inersem ölecekmişim gibi yaşadım. Eşim çalışmaktansa ev kadını olmayı tercih etti. Çocuklara bakmak bahaneydi ama, evde annem ve süt annem vardı çünkü. İstese çok rahat çalışırdı ama “çocuklar var” dedi, oturdu. Böylesi işine geldi, gezdi tozdu.
Ona hiç çalış demedim üzülür diye ama ben hep çalışan bir hanımım olsun istedim. Çalışsın, kendini geliştirsin, hayata dâhil olsun, çay, pasta, kabul günü, dedikodu, yemek tarifi, mahalle kadınlarıyla muhabbetle yetinmesin dedim... Benim zorlamamla Çocuk Esirgeme Kurumu’nda gönüllü olarak bir-iki hafta çalıştıktan sonra bıraktı. O kadar tembel ruhlu. Hiç hırsı yok. Hayatı çok basit yaşamak istiyor.
Arkadaşlarımın hanımlarının çoğu çalışıyor. Benimki ise ev kadını oldu ve bunu çok da sevdi. Çevreye, dünyaya kapalı, kıt görüşlü. O küçücük dünyasında mutlu ama ben hiç mutlu değilim. Beni anlamıyor. Beni tatmin edemiyor. Artık ondan kaçıyorum, elimde değil...

ARA SIRA GÜZEL KADINLAR OLUYOR

Bir kadın sabahları kocasını geçirmeden uyur, kalkıp televizyon izledikten sonra tekrar yatar mı? Bir-iki iş yapıp, gezmeye, alışverişe, konu komşuya, bazen okul arkadaşlarına gidip, hayatını nasıl doldurur? Üstelik şimdi çalışmamak için bahanesi de yok. Çünkü çocuklar büyüdü, evde fazla işi yok. Ama çalışmıyor. Eskiden müzik severdi ama artık müzik dinlemeyi bile bıraktı.
Hem acıyorum hem de kızıyorum ona. Çevremize bakıyorum da, onun kadar bile okumamış kadınlar nasıl akıllı, nasıl da başarılı oldular işlerinde. O ise çok içe dönük bir hayat kurdu.
Bu hayattan beklediğim keyfi alamadım, tabii dışarıda bir yaşam kurdum kendime. Arkadaşlarım, balıkçılık, bahçe işleri, araba yarışları, kendi düşünceme uygun dernekler... Ve ara sıra güzel kızlar, kadınlar da oluyor.
Ondan da önemlisi iş yerimde konuşması, kültürü, kendini yetiştirmesi güzel, sohbeti, hayat görüşü olan kadın iş arkadaşlarımla onunla konuştuğumdan daha çok konuşur oldum.

DIRDIRINI DİNLEMEYE ARTIK TAKATİM YOK

Şimdi suç benim mi Güzin Abla? Ben ne yapsaydım? ıyilik meleği miyim? Ona yeten bana yetmiyorsa suç onun değil mi?
22 yıldır aynı yastığa baş koymak, eziyet çekmeye 22 yıl daha devam etmeyi mecbur mu kılar?
Ona duygularımı anlatamam. “Başka kadın var hayatında” der hemen. şüphelenir, hemen sorar sorgular. Halbuki devamlı ilişkim olan bir kadın yok.
Kadınları seviyorum. Ara sıra cinsel içgüdümü başka kadınlarla tatmin ediyorum. Ruhumu başka kadınlarla doyuruyorum. Bundan haz almasam da hayatımı karartamam.
Sürekli dırdır! Dinlemeye ya da sürekli karşımda yemek yapıp yemesini, saçma sapan programlar izlemesini gözlemeye takatim yok. Ona olan saygımı bitirdi. Ben mi suçluyum şimdi?
Ben inançlı bir adamım. Allah huzurunda bu suçsa, cezamı çekerim. Ama bu hayatta zaten yeteri kadar çektim sanırım...
Rumuz: Suçsuz
Yazarın Tüm Yazıları