Kıyafetime, özgürlüğüme laf edenlere kendimi savunmaktan yoruldum
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sevgili Güzin Abla; köşenizi her gün okuyorum, insanlara yaklaşımınız çok sevecen. Gerçek bir ablasınız.
Danışabileceğim tek kişi sizsiniz. Kafam çok karışık, ne yapacağımı bilmiyorum. Belki de "Senin derdin çok önemli değil" diyeceksiniz ama sizin tavsiyenize çok ihtiyacım var.
Ben 21 yaşında, Avrupa’da ailesiyle yaşayan bir genç kızım. Yaklaşık on aydır birisiyle çıkıyorum. İlk başlarda her şey çok güzeldi, işte dedim, tam istediğim gibi birisi bu. Ailemin karşısına çıkarabileceğim aydın bir genç. Geri kafalı gençlerden değil. Ama yanılmışım. Zaman geçtikçe bunu daha iyi anladım.
Biz iki ayrı dünyaların insanıyız, onun ailesi geri kafalı, benim ailem ise aydın insanlar. Ben bu zamana kadar ailemden hiç baskı görmedim, etrafımdaki insanlarla kıyaslarsam, çok rahat bir hayatım oldu. Babamın sınırlarını aşmadığım sürece istediğim yere gidebilen birisiyim. Babam başörtüsü takmam konusunda tek bir kelime etmedi şimdiye dek. Gel gör ki benim çıktığım genç bunu benden bekliyor. Beni çok seviyor, her zaman yanımda olabilmek için, elinden gelen her şeyi yapıyor. Ama bir yerde aile yapısı çıkıyor engel olarak karşımıza. Ona benim hakkımda değişik sorular yöneltiyorlarmış. "Çok mu açık saçık giyinir?", "Ailesi nasıl, babası içki içer mi?" Ben bunları duydukça derinden yaralanıyorum.
Kendisi de benim ilerde kapanmamı istiyor. Benim anlayamadığım nokta, niye olduğum gibi kabullendiremiyorum kendimi. Eğer ileride evlenirsek babasının yanında başıma yemeni bağlamamı istiyor. Ben bunu kendime ve aileme saygıma karşı alınmış bir tavır olarak görüyorum. Bunu defalarca anlattım, benden özür dileyip bir daha böyle bir şeyi dile getirmeyeceğini söylüyor. Ama kıyısından, köşesinden düşüncelerini belli ediyor. Ben bu tür olayları çok yaşadım, hep insanlar serbestliğime, kıyafetime laf söyledi. Kendimi müdafaa etmekten yoruldum.
Ben her ne kadar açık olsam da, rahat yaşasam da dürüst bir hayat sürüyorum. Dinime bağlı olabilmek için başıma bir örtü takmamın gerekmediğini öğrendim. Ben insanlara insan oldukları için, yaşayış tarzlarına bakarak saygı gösteririm, başlarındaki örtünün benim için hiçbir anlamı yok.
Çok klasik gelebilir bu sözler ama ben onu gerçekten menfaatsiz seviyorum. Annem bu ilişkiye karşı olduğunu dile getirdi ama ayrılamıyorum.
Kendi yetiştirilme şeklimden de vazgeçemem. Danışabileceğim tek kişi sizsiniz. Kafam çok karışık, ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen akıl verin Güzin Abla. İki ayrı dünyanın arasında kaldım, ne yapacağımı bilmiyorum.
RUMUZ: İKİ ARADA KALDIM
Kızım, senin derdin çok önemli ve bu iki ayrı dünya arasında kalan tek kız sen değilsin ne yazık ki... Her insanın inancı kendi yüreğindedir, bu konuda kimseye hesap vermek zorunda değildir ve kişiyi dinsiz olarak sınıflandırabilecek tek güç Tanrı’dır.
Ben de annen gibi düşünüyorum ne yazık ki güzel kızım, bu genç adamın bugün sana çok yumuşak ve saygılı davranışına aldanma...
Onda böyle bir aile varken, sana asla rahat vermeyeceklerdir. Evlendiğin andan itibaren baskılar artacak ve ne istediğin gibi giyinebilecek ne çalışabilecek ne de alıştığın tarzda hareket edebileceksin.
Özellikle de yaşam tarzlarını yavaş yavaş baskıyla sana öyle benimsetecekler ki, sen de nasıl olduğunu anlayamayacaksın bile. Bu nedenle aydın sandığın bu gençle evlenirsen hayatın hiçbir zaman hayal ettiğin gibi olmayacak. Buna göre iyi düşün.
Kendini anlatamamak kalıplaşmış düşünceleri yıkmak çok zor
Sevgili ablacığım, köşene bakıyorum da tüm toplumu anlatıyor sanki... Hayatından memnun kimse göremiyorsun çevrende... Herkes yaşadıklarından şikayetçi...
Hayatta hiçbir şey istediği gibi gitmiyor hiç kimsenin... Terslikler herkesin hayatında var. Ne yapsan da iğneden ipliğe düşünsen de yine hiç ummadığın yerden bir şey çıkıyor karşına, bence önemli olan yılmamak.
Ben şu an nişanlıyım, belki benim için böyle konuşmak çok kolay ama yaşıma göre, inanın çok ağır yükler yüklendim omuzlarıma. Çok zor kendini anlatamamak, kalıplaşmış düşünceleri yıkmak ama yine de uğraşıyorum... Mücadele ediyor ve asla yılmıyorum...
İnsan önce kendine güvenmeli, eşi de dahil olmak üzere herkese ayaklarının yere sağlam bastığını göstermeli. Hiç kimseye karşı kendini ezik hissetmemeli, savunmaya geçmeye gerek duymamalı... Kesinlikle tedirgin olmamalı ve hiç kimsenin de direktifi altına girmemeli... Ve unutmamalı ki, bu dünyada ne kadar iyi, ne kadar ılımlı olursan insanlar da o kadar çok tepene biniyorlar.
Yine de asla kaderine boyun eğmemeli. Umarım herkes için işler yoluna girer. Ama ablacığım, sanırım sen daha uzun yıllar bu dertlerle uğraşmak zorunda kalacaksın.
RUMUZ: SENİ SEVEN BİR KIZIN
Evet kızım, haklısın. Hayatın baştan sona bir mücadele olduğunu anlamak istemiyor kimse... Oysa yaşamak ve ayakta kalmak, evliliği yürütmek, çevreyle uyum sağlamak, her şey ama her şey için mücadele gerekiyor. Gençler ise çabucak pes ediyor, kaldıramıyorlar. Hemen yıkılmaktan, ölümden, intihardan söz ediveriyorlar. Seni kutlarım bu akıllı sözlerin için.
Kızım başkasına gönül vermiş bir delikanlıya aşık
Kızım henüz lise öğrencisi ve bir delikanlıyı çok seviyor. O çok iyi, çok şeker bir çocuk, ancak başka birini seviyor, kızımı değil... Sırf kızım üzülmesin diye 5 ay kızımla çıkmış. Halen normal arkadaşlar ama kızım çok mutsuz. Hep gizlice ağlıyor. Onsuz bir hiç olduğunu düşünüyor, çok çaresiz durumda. Bir anne olarak ne yapacağımı bilmiyorum. Bir de benim ya da kardeşinin öleceğinden, yalnız kalmaktan korkuyor. Lütfen yardım edin.
RUMUZ: KIZIMIN ACISI
Ah annelik ne zor bir görev... Anne demek evladının her şeyini düşünmek, her açıdan onu mutlu görmek için çırpınmak demek... Sizin kızınız biraz hassas ve endişeli yapıda bir genç olmalı... Yoksa lise çağlarında böyle çocuksu aşklara hep rastlanır. Bazısı kalıcı olur, bazısı ise geçip gidici... Her şey zaman içinde hallolacaktır, üzülmeyin. Ama kızınızın psikolojisini biraz rahatlatmak için bir psikoloğun yardımını da alabilirsiniz.