Keşke internete girip de sanal aşka tutulmasaydım

Merhaba Güzin abla, ben 18 yaşında bir kızım.

Devamlı okurlarınızdan biriyim ve sizi çok seviyorum. Ben bu yaşıma kadar ailemden olsun, arkadaş çevremden olsun, çok çektim. Buna karşılık 3 yıl önce sanal alemden biriyle tanıştım. Onu çok sevdim. Onun için her şeyi yapabilirdim. Oysa onunla sadece telefonda görüşebiliyordum. Başka imkanım yoktu. Sadece 2 saat yüz yüze görüşebilmiştik.

Her şey 3 yıl önce internete girmemle başladı. Ailemden kimseye güvenmiyordum. Her gece ağlıyordum. Bir bakıma kendimi ağlayarak teselli edebiliyordum. Ben bu genci çok sevmiştim. Ailem de biliyordu; fakat onu istemediler. Çok yıprandım. Şimdi keşke internete hiç girmeseydim diye isyan ediyorum. Genç kızlara sesleniyorum: İnternete girip de ailelerinden kopmasınlar. Yeni biriyle tanışıp konuşurken dikkat etsinler. Hemen aşık olmasınlar.

Ben evlensem bile onu unutamayacağımdan korkuyorum. Kafam o kadar karışık ki anlatamam. Bazen canıma kıymayı bile düşünüyorum, ama Allah’tan korkum yüzünden yapamıyorum. Biliyorum sanal alem ne yuvalar yıkıyor; bunlara çok şahit oldum. Bu yüzden yuvalar yıkılmasın!

Herkes kendi normal hayatını yaşasın... İnternetsiz bir hayat olduğunu da görsünler. Özellikle genç kızlar, bu alemde tanışacakları kişilere çok dikkat etmeliler...


RUMUZ: UNUTAMADIĞIM SANAL AŞKIM

Şimdi güzel kızım, olayı tümüyle internette tanışıp aşık olduğun gencin üzerine odaklamışsın ama, daha önce de hayatından hiç memnun olmadığını, sürekli ağlayıp durduğunu, ailenin seni hiç anlamadığını da yazmışsın.

Bu durumda, çektiğin üzüntü sadece sanal aşkın yüzünden yaşadığın hayal kırıklığı mı, yoksa ailenin onu istememesi mi ya da daha açıkçası ailen nedeniyle yaşadığın sorunlar mı, tam anlayabilmiş değilim...

Ama sakın bana darılma, asıl sorununun ailenin üzerindeki baskısı olduğu izlenimi uyandırdı bu yazdıkların. Belki de asıl üzüntün, evden pek çıkamayıp, hiç kimseyle arkadaşlık kuramaman, ancak bu sanal alemden kendine bir arkadaş bulabilmiş olman...

Bu gençle de tam anlamıyla görüşemediğin, onu iyice tanıma fırsatı bulamadığın, üstüne üstlük ailen de onunla yakınlaşmana izin vermediği için acı çekiyorsun.

Ben her ne kadar internet aşklarına pek fazla güvenmesem de, her zaman olduğu gibi, dürüst davranmak ve çektiğin acıların asıl sorumlusunun bu sanal aşkın olmadığını söylemek zorundayım. Öyle değil mi?

Hormonlarla ilgili cilt sorunum var

Güzin abla, ben birkaç yıl önce anoreksiya geçirdim. Buna bağlı olarak hormonlarım da bozuldu. Bende aşırı derecede cilt yağlanması var; bu yağ salgısı çok kötü kokulu. Banyo yaptıktan birkaç saat sonra hiç banyo yapmamışım gibi cildim yağlı oluyor ve kötü kokuyorum. Sırtım, omuzlarım ve tüm cildim siyah noktalarla dolu.

SSK hastanelerine cildiye bölümüne gittiğimde bu siyah noktaları sivilce olarak görüyor ve bana sadece sivilce kremi veriyorlar. Ayrıca bu siyah noktalar çok kötü kaşındığı için onları paralıyorum. Benim sorunum çevremde gördüğüm, "Benim de siyah noktam var" diye şikayet edenlerinki gibi değil. Bunların gelişmesine neden olan hormon neyse, bende çok etkili. Ayrıca saçım da çok dökülüyor ve çok azaldı. Nereye gitmem lazım? Kime danışayım? Yardımcı olun.


RUMUZ: YILDIZ

Sevgili okurum, sorununuzu doğrudan çok saydığım bir endokrinoloji uzmanına danıştım... Onun verdiği bilgileri de olduğu gibi aktarıyorum: "Saç dökülmesi, cilt yağlanması veya tüylenmesi olan bu tür hastalarda hormon tetkikleri yaptırmak gerekir. Özellikle yumurtalıklarda kistleri olan bazı hanımlarda -ki buna tıp dilinde Polikistik Over Hastalığı denir- bu tür belirtiler görülebilir. Prolaktin denilen bir hormon fazlalığında da bu tür belirtiler olabilir. Tiroit hormon yetmezliği (hipotiroidi veya tiroit bezinin az çalışması) de saç dökülmesine neden olabilir. Bu nedenle hastanın bir endokrinoloji uzmanına başvurup hormon tetkiklerinin yapılması uygun olacaktır. Ayrıca okurunuz başka bir cildiye uzmanına da görünmeli."

Prof. Dr. Metin Özata / Endokrinoloji, Diabet ve Tiroit Uzmanı

ozata@kablonet.com.tr

Amerikalı öğretim üyesi eşim, üç ay zor dayandı

14 Mart 2006 tarihli "Deniz otobüsünde beni azarlayan gençler" yazınıza ben de bir şeyler eklemek istedim:

Amerikalı olan eşim bundan iki-üç yıl önce misafir öğretim üyesi olarak özel üniversitelerden birinde ders vermeye başladı. Ancak ilk yarı yıla kadar dayanabildi. Kendisi Amerika’nın en başarılı devlet üniversitesi University of California-Berkeley’den mezun. Bizler, Amerikalı gençlerin rahat hareket ettiklerini, saygı, kural bilmediklerini düşünürken, kendisi Türk öğrencileri çok daha saygısız ve terbiyesiz buldu. Dersi dinlemediklerinden, kesinlikle çalışmadıklarından, aileleri tarafından sadece bir özel üniversiteden mezun olsun da, nasıl olursa olsun gözüyle bakıldıklarından yakındı.

Olayın diğer bir boyutu da yönetimin gençlerin bu tutumunu destekler nitelikte davranmasıydı. Sınavlardan sonra idarecilerle yapılan toplantılarda seviyeler tartışılıyor, daha sonraki sınavda daha kolay sorular sorulması ve not verirken daha yumuşak olunması yönünde baskılar yapılıyordu. Öğretim üyeleri bu tutumu hiç onaylamasalar da, sosyal statülerini ve maddi olanaklarını kaybetmemek adına her şeyi kabul ediyorlardı.


RUMUZ: D.B.

Yazık olmuş, üzüldüm. Eşiniz gibi bir öğretim üyesinin yerine aynı değerde birini bulmak hiç de kolay olmasa gerek.
Yazarın Tüm Yazıları