Paylaş
“Kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin son bulduğu bir dünyada yaşamak istiyorum. Dövülmekten, yaralanmaktan, öldürülmekten, sokağa çıkmaktan korkmadan yaşamak istiyorum. Eşimi, eğitimimi, mesleğimi kendim seçebilmek, özgürce giyinmek istiyorum.”
Bana başvuran kadınların, çoğunlukla yaşamları, isyanları, cinsel tutkuları, toplumsal saplantılarıyla henüz tam anlamıyla özgürlüklerini yakalayamamış kadınlar olduklarını düşünüyorum.
Yine de her şeye rağmen, özgürlüğün tadını almış, artık başkaldırmayı düşünebilen kadınlar...
Artık babalarına ya da kocalarına boyun eğmek istemiyorlar.
Şunu üzülerek söylemeliyim ki, birçok ailenin çocukları hâlâ büyüklerin zoruyla, hatta yakın akrabalarla evlendiriliyor, flört etmekten korkuyor.
Evlilik öncesi cinsel ilişkiye giren genç kızlar aynı erkekle evlenemezlerse, büyük bir panik yaşıyorlar.
Burada aile korkusu baskın... Bu kadınlar var olduğu sürece “kadın hakları”ndan söz edebilir miyiz?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle sizinle iki ayrı kadından gelen iki mektubu paylaşmak istedim...
Sokağa çıkmama izin vermiyorlar
Bizim oralarda hemen her evlilikte yapıldığı gibi babamın ve amcamın ortak kararıyla evlendirildim. 15’imde bile değildim amcamın oğluyla evlendirildiğimde.
Evlilik dersen, sizin bildiğiniz evliliklerden değildir bizimki. Bizim rızamız alınmaz. Zaten evliliklerin çoğunda asıl amaç erkeklerin çıkarlarını korumaktır. Zaten bizde evlilik dini nikah demektir.
Dini nikahta da bazen kadın bulunmaz bile.
Şahitler yeterlidir ve bu şahitler de genellikle akraba erkeklerdir.
Cehennemde yaşar gibiyim. Sokağa çıkmama izin vermiyorlar. Aileme çok mutsuz olduğumu, böyle yaşayamayacağımı söylediğimde, “aç değilsin, açıkta değilsin... Karnın doyuyor, daha ne istiyorsun” diyorlar.
Oysa ben bir kadınım. sevmek, sevilmek mutlu olmak istiyorum. Bu benim de hakkım değil mi?” ◊ Rumuz: Sevilmek hakkım değil mi?
Doğuştan anayız
Biz kadınları Allah özel olarak yaratmış. Lütfen bunun farkına varın artık.
Her şeyden önce doğuştan anayız.
Doğuştan insanız.
Doğuştan fedakârız.
Her şeye rağmen güçlüyüz, dayanıklıyız, anaya babaya bakan, hayırlı evlat biziz.
Evlatları uğruna canını veren anayız.
Eşine, işine, evine değer veren fedakâr insanlarız.
Bütün bunlara rağmen hâlâ toplumda yerimizi bulamamışsak, hâlâ kadın bir şekilde taciz ediliyorsa, aşağılanıyorsa; bunun hesabını kim verecek?
Dilediğimiz gibi yaşayamıyorsak, özgür olma hakkımız elimizden alınıyorsa, kadın sığınma evlerine ihtiyaç artmışsa, kim bunun sorumlusu?
◊ Rumuz: Biz kadınlar güçlüyüz
Paylaş