Paylaş
Benim bir sevgilim vardı, her şey çok güzeldi ancak ilişkimiz sadece beş ay sürdü. Okulum bitince nişanlanmayı düşünürken birden bire, hiçbir sebep göstermeden benden ayrılmak istediğini söyledi.
Onu çok sevdiğim için gururumu ayaklar altına aldım, bana geri dönmesi için yalvardım. Hatta saçmaladım “Bana dönmezsen intihar ederim” diye. Yine de dönmedi.
Bana sadece “Biz bir daha bir araya gelemeyiz, lütfen beni anla. Sakın başka birini bulduğum için senden ayrıldığımı düşünme” dedi. Üstelik bunu ısrarla tekrarladı ve arkadaş kalmamızı istedi.
Beni sevdiğini söylüyor ama bu nasıl bir sevgiyse bana dönmüyor. “Sebep ne” diyorum, söylemiyor.
Onu unutmamı söylüyor, “Sen kalbimin bir köşesindesin, hep orada kalacaksın” diyor ama başka bir açıklama yapmıyor. Onu unutmak istiyorum, unutamıyorum.
Hayattan koptum.
Sizce ne yapmalıyım? İleride bana döner mi, benim için bir umut var mı? Lütfen yardımcı olun, lütfen...
Rumuz: Asi prenses
Kim bilir ne oldu, neler düşündü, neden birlikte olamayacağınıza karar verdi... Acaba araya birileri mi girdi? Birisi ona senin ya da ailen hakkında aslı astarı olmayan bir şey mi söyledi? Yoksa bir okul arkadaşın mı ortalığı karıştırdı?
Bilemezsin, çünkü açıklamıyor. Ama sonuçta seninle olmak istemediğine göre, yapabileceğin bir şey yok sevgili kızım.
Beş aylık bir arkadaşlık hayatını mahvedecek düzeyde olmamalı. Gençlik yıllarında insanlar böyle flörtler yaşar, mutlu günler geçirir, hatta evlenmeyi de düşünür. Ama bir şekilde bu ilişki noktalanır, hayaller yıkılır. Yine de hayat devam eder, gün gelir unutulur gider. Güzel bir gençlik anısı olarak kalır hatırda.
Böyle dönmesi için yalvarman, gururunu ayaklar altına alman hoşuma gitmedi.
Evet, belki ayrılık nedenini merak ediyorsun ama sonuçta bu genç artık seni istemiyorsa ısrar etmenin anlamı yok...
Aileme ‘yakışan’ kızı seçmemişim
Geçtiğimiz günlerde köşenizde ailelerin, gençlerin evlilik seçimlerine karışmalarıyla ilgili bir yazı yayınlamıştınız. O yazınıza canı gönülden katılıyorum.
Benim annemle babam da “kendilerine yakışan kızı” seçmediğim için perişan oldular, olay yarattılar.
Ancak başkalarının dayatmasıyla yapılan bir evlilik mutluluk vermez, bunu artık anlamalılar.
Ben kendi kendime söz verdim, çocuğuma hiçbir zaman karışmayacağım, bebekken bile onun seçimlerine saygı duyacağım...
Rumuz: Hayal kırıklığı
Bunları senin gibi bir gençten duymak ne kadar rahatlatıcı sevgili oğlum... Genellikle anne ve babalar benim bu düşüncelerime kızıyor ama ne olursa olsun ben gençlerin yanındayım.
Biz çocuğumuza daha bebeklikten itibaren her konuda kendi isteklerimizi dayatırız. Her isteğine karşı çıkarız. Başta mesleği olmak üzere yaşamındaki her şeyi biz tayin etmeye çalışırız.
Çocuk resim yapmak ister, biz illa “yok piyano çal” diye tuttururuz. Çocuk futbol oynamak ister, biz “yüzmeye git” der, onu yüzme okullarına yönlendirmek isteriz...
Onun evlenmek için seçtiği kız ya da erkek de mutlaka kusurludur. Bize göre o kişi, çocuğumuza asla layık değildir.
Sonuçta çocuklarımızı özgür bırakmadığımız için hayata karşı cesaretsiz, hatta kişiliksiz, mutsuz insanlar yaratıyoruz.
Hele evlilik konusunda karşı çıkarak, yalnızca bir değil, birkaç kişilik mutsuzluk yarattığımızın farkına bile varmıyoruz.
Keşke çocuklarımızın bizim malımız değil de, kendi başlarına birer birey olduklarını hatırlayabilsek. Onları rahat ve özgür bırakabilsek...
Paylaş