İnsan sevdiğini yüreğinden nasıl atabilir

Sevgili Güzin ablacığım; bizlere yardımcı olduğunuz için başta size ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

Ben özel bir şirkette çalışmaktayım; yaşım da 26. Çok bunalmış durumdayım; etrafım ne kadar kalabalık olsa da çok yalnızım, çok daraldım ve nefes alamaz duruma geldim. Karşılıklı yaşanılan o kadar çok şey vardı ki; ama artık bitti, bitmek zorundaydı. Ben bitirdim; ama iş unutmaya gelince olmuyor, maalesef yerine başkası konmuyor kolay kolay.

Ellerimi ondan başkasına nasıl verebilirim? Elimde olsa kalbimi söker atardım. Ve en zoru da sevdiğinizi her gün gördüğünüz halde görmezlikten gelmek. Dayanılması çok zor. Ama ben onu unutmaya mecburum. İnsanın sevdiğini unutması için ne yapması gerek?

Aklından, yüreğinden, beyninden nasıl atabilir? Başka şeylerle meşgul ol demeyin bana; yeterince oluyorum ama yine de olmuyor ablacığım. Elimden tutsa onunla köprüden ölüme bile atlardım, ama insan düşünmekten hayatından vazgeçiyor ve yaşayan ölü durumuna dönüşüyor.

Allah’a tek duam sevenleri ayırmasın; gerçekten seviyorsanız lütfen ayrılmayın, birbirinizin kıymetini bilin. Sevmenin bana göre ikinci bir şansı yok. Bir defa gerçekten ama gerçekten sever ve sevilirsiniz. Tedavi gördüğüm halde düzelemiyorum, daha da kötü durumlara geldim. Korkuyorum Güzin Ablam, korkuyorum ve sonumun daha kötü olmasını istemiyorum. Tek istediğim onu unutmak ama nasıl? Sevmek zor meslek; can dayanıyor dayanmasına ama yürek gitti gidecek...

RUMUZ: AY BENDİM

O YILDIZIMDI

Oğlum, evet yüreğin gerçekten daralmış. Gençliğin getirdiği toylukla her şeyi sevdiğinin üzerine yoğunlaştırmışsın ve de bazı konularda yanlış düşünüyorsun. En büyük yanlışın nedir biliyor musun? Tüm yaşamını bir tek kişinin üzerine odaklamak.

"Bir tek kişi yok olur, onunla tüm yaşam yok olur" demişler ya...

Ama böylelikle kendini büyük bir mutsuzluğa mahkum etmiş oluyorsun. Yazık değil mi? İkinci yanlışın da, "İnsan bir kere gerçekten sever hayatta" diye düşünmendir. Hayır oğlum; insan birkaç kez de sevebilir, hatta bazen son sevdiği hepsini unutturur. Ama tabii ne mutlu, o ilk sevdiğiyle bir ömür boyu o sevgiyi yürütebilmiş olanlara... Keşke; ama olmayabiliyor, o zaman da dünyanın sonu değil. Bir süre sonra yüreğin bakıyorsun bir başkası için çarpmaya başlamış.

Senin şu anda en çok ihtiyacın olan şey, zaman. Allah insana unutma duygusunu boş yere vermemiş. Ya tüm acılarımızı, tüm yitirdiklerimizi, tüm sevgilerimizi asla unutamasaydık... Ne olurdu o zaman halimiz. Bütün dünya akıl sağlığını yitirmiş insanlarla dolardı. Şükürler olsun ki, acıları da unutuyoruz zaman içinde, hayal kırıklıklarını da. Bizi üzmüş, çekip gitmiş sevgilileri de... Ama inan merak ettim, bu kadar sevdiğin halde neden bitirmek zorunda kaldığını.

Eşim bana eziyet ediyor

İyi ki siz varsınız derdimizi açabilecek. Ben çok erken yaşta evlenmiş, doğma büyüme Almanya’da yaşayan genç bir kadınım. Eşimi Türkiye’den getirdim; onun için yapmadığım fedakarlık kalmadı. Karşılığını bana hep acı çektirmekle ödedi. İki çocuğumuz var; onlar için yapamayacağım hiçbir şey yok, onları çok seviyorum. Her şeye de çocuklarım için katlanıyorum; çünkü eşim beni başka kadınlarla aldatıyor. Ben bunları duyup da ayrılmaya kalktığımda bana şiddet uyguluyor. Ben 30 yaşındayım artık; zaman geçtikçe aldatılmak zoruma gidiyor. Eşim ailesinin yanındayken, beni onlara çok kötü biri olarak tanıtıyor ve beni sürekli aşağılıyor. Neden böyle yapıyor anlamıyorum. Oysa ben her şeye rağmen eşimi eve bağlamaya çalışıyorum. Evim tertemiz, çocuklarım pırlanta gibi... Yemeklerim her zaman hazır ve ben çok bakımlı bir kadınım. Eşimin bu tavırları beni çileden çıkartıyor. Bazen çekip gitmek geliyor içimden. Ben kendi işyeri olan bir kadın olarak eşime iş verdim. Onun patronu olduğum halde bana bu zulmü yapıyor. Bu normal mi sizce? Onun tedaviye mi ihtiyacı var?

RUMUZ: LARA

Hayır, bence ikinizin birlikte bir aile terapistine ihtiyacınız var. Eşin senin ona iş verip, çalıştırdığın düşüncesine katlanamayıp, sana eziyet ediyor. Sen de belki farkında olmadan onu manen eziyorsun. Bu tavrını değiştirmelisin.

Güzel aşkım gece yarısı balkabağına dönüştü

Aslında o kadar da karşı olduğum bir sorun ki bu... Ben bile halen bu yaşadıklarıma kendi içimde pay vermiş, hak vermiş değilim. Sorun, balkabağına dönüşen bir hayatı yaşıyor olmam. Bundan dört sene önce, benimle evlenmesine izin vermeyen ailesine karşı beni o güzel kalbiyle bir kale gibi savunan eşimle evlendim. Çok mücadele verdik, çok yıprandık ama sonunda aşk, sevgi kazandı. Tam buna alışmışken birden saat gece yarısını gösterirken olduğu gibi o güzel aşkım balkabağına dönüştü. Şimdi ben ne yapayım?

RUMUZ: BALKABAĞI GİBİ

Ah benim güzel kızım, balkabağına dönüşmeyen aşk mı var sanıyorsun? Bir süre sonra tüm heyecanlar yatışıyor, tüm hevesler gideriliyor ve evliliğin zorunlu kıldığı maddi sorunlar ortaya çıkıp tüm ağırlığını koyuyor.

İstekler bitmiyor, imkansızlıklar ağır basıyor ve o güzelim aşk, o gözlerdeki pırıl pırıl sevgi bir anda, bir gece yarısı balkabağına dönüşüveriyor. Daha sonra karşındakini tüm kusurlarıyla görmeye başlıyorsun ve sevgi bitiyor, evlilik de inceldiği yerden kopuyor.
Yazarın Tüm Yazıları