Sevgili ablacığım, 24 yaşındayım ama kendimi 50 yaşında hissediyorum. Üç yıllık evliyim ama, bu üç yıl benim için bir cehennem azabı oldu. Ben bir şirkette sekreter olarak çalışıyordum. O da bu şirkete gelip gidiyordu. Onu sevdim, iyi biri sandım. Sonuçta isteyerek, dileyerek evlendik. Evlendikten sonra ise foyası ortaya çıktı.
Sandığım gibi ciddi bir işi yoktu. Bütün gün kahvelerde, gece de barlarda dolaşıp duruyor. Geç geliyor, eve ben bakıyorum, üstelik bana karşı çok ilgisiz.
Ailemin bize gelip gitmesine de karşı çıkıyor. Onlara çok kaba davranıyor. Ailesi de onu koruyor. ‘Geçim olmayan bir evde evli olmanın anlamı yok’ diyorlar.
Boşanmamız gerektiğini söylüyorlar. Oğullarını yola getirmek için iki çift söz etmeyi, ona nasihat etmeyi akıllarına bile getirmiyorlar!
Belki de onları da dinlemez ya, neyse... Evdeki tüm eşyaları bile ben aldım. Ne ailesi, ne de kendisi bir çöp almış değiller. Üstüne üstlük bir de hamile kalmışım. Bu geçimsizlik ortamında çocuğumu aldırmaktan başka çare göremedim. Çünkü bu olumsuz ortamda bir de çocuk dünyaya getirmenin ne kadar yanlış olacağını biliyorum.
Yine de bu yüzden çok pişmanım. Keşke doğursa mıydım acaba? Anne olma fırsatını kaçırdığım için üzgünüm. Ne dersiniz ablacığım, bu evliliğin yürümesi mümkün mü sizce?
RUMUZ: PİŞMANIM
Kızım, sen de bu evliliğin yürüyemeyeceğini düşünmüşsün ki, çok istediğin halde bebeğini aldırmak zorunda hissetmişsin kendini. Eşinden memnun olsaydın neden bebeğini aldıracaktın ki?
Belli ki bu üç yıllık evlilik süresince memnun olduğun, hoşlandığın hiçbir özelliği yok bu adamın.
İşsiz güçsüz olması bir yana, demek ki kaba saba, ilgisiz ve sana en ufak bir yakınlık bile göstermeyen biri. Sonuçta kızım, tabii bir insana ayrılması gerektiğini söylemek çok kolay. Ama bunu gerçekleştirmek zordur.
Kararını kendin vermelisin. Mektubunda eşini sevdiğinden ya da her şeye rağmen ondan hoşnut olduğundan söz eden bir tek satır bile yok... O halde severek evlenmiş bile olsan, bu üç yıl içinde ondan soğuduğun ortada.
Soğumakta da haksız değilsin elbette. Bebeğini aldırmış olman çok üzücü tabii ama, eğer yürümeyecek, sonuçta yıkılacak bir yuvaysa bu, boşanmış bir anne olarak hayat, hem senin hem de çocuğun için çok zor olacaktı.
Kuş gribi nedeniyle kedi ve köpekler itlaf edilecekmiş
HAYKOD ikinci Başkanı Gamze Erkök, Hayvanları Koruma Yasası’ndaki 3825. madde nedeniyle, korktuklarının gerçekleştiğini belirtiyor. ‘Kuş Gribi’ nedeniyle Manyas’ta onlarca hayvanın itlaf edildiğini söylüyor.
‘Bu hayvanları yemekle virüs bulaşmadığı halde, beldedeki tüm kanatlı hayvanların toplu olarak itlaf edilmesine, dışkılarından virüs bulaşabileceği ihtimali göz önüne alınarak da, tüm sokak hayvanlarının da itlafına karar verilmiş. Tahlil sonuçları ne kadar çabuk alındı?
Ne kadar ivedilikle bu kitle katliamı kararı alınıverdi? Yemekle virüs geçmiyor da, hindiden kanatlı hayvanlara, hindi dışkısıyla alakası olmayan kediye köpeğe nasıl virüs bulaşıyor?
Tamamen ‘Sokak hayvanlarını yok etmek için bahane’ye dayalı, bu büyük katliam kararını HAYKOD olarak şiddetle kınıyor ve yetkililerden, doğa dengesini bozacak böylesi bir uygulamanın durdurulması için gerekeni yapmalarını acilen arz ediyoruz.’
Doğrusu böyle bir kararı aklım almıyor...
Kuş gribinin kedi-köpek itlafını gerektirecek ne gibi bir etkisi olabilir, kuduz değil ya bu!
Bence de, bu bir bahane olmalı. Yüzlerce sokak hayvanının ölümüne neden olacak bu kararın gerçek olmadığına inanmak istiyorum.
Ailelerimiz çok geçimsiz
Güzin abla, biz üç yakın arkadaşız. Üçümüzün derdi de aynı olduğu için birbirimizle rahatlıkla paylaşabiliyoruz! Bizim derdimiz ailelerimizin durumu. Anne ve babalarımız birbirlerini sevmiyorlar ve bu yüzden evde sürekli kavga yaşanıyor.
Bazen, bize ne diyoruz ama yine de çok etkileniyoruz!Birbirlerini sevmiyorlarsa neden evlenmişler? Veya bu sorunları neden bize yansıtıyorlar?
Bizim yanımızda sürekli birbirlerini ve ailelerini kötülüyorlar. Hem biz bir taraf tutmak zorunda değiliz ki!
Mesela annemiz bir huyumuzu beğenmeyince ‘Giderek babasına benziyor, o soydan, ne olacak’ diyor. Üçümüz de ailelerimizle aynı şeyleri yaşıyoruz! Artık birbirimize anlatmaktan yorulduk. Tavsiyenizi bekliyoruz.
RUMUZ: GİZEMLİ KIZLAR
Sevgili kızlarım, çok haklısınız. Anne-baba geçimsizliği sizin gibi genç insanları çok etkiler. Çok yıpratıcı ve bir genç insan için geleceği açısından son derece iç karartıcı bir durum. Sizleri evlilikten, sevgiden, aile kurmaktan soğutabilecek, korkutabilecek sorunlar bunlar.
Bu yüzden hiç durmadan söylemiyor muyum, karı-kocaları hep uyarmıyor muyum, sakın çocuklarınızın yanında kavga etmeyin, geçimsizliğiniz bile olsa, onlara hissettirmeyin, diye.
Bazen genç insanlar böyle bir ortamda yaşamaktansa, anne ve babalarının ayrılmış olmalarını tercih ettiklerini söylüyorlar ki, bu çok doğru.
Bence ailelerinizi karşınıza alın ve konuşun. Bu sorunlarınızı birbirinize değil de onlara anlatın. Anlatamıyorsanız, onların önüne bu gazeteyi koyun, bu yazıyı gösterin.