Paylaş
Kendilerini kafeslere koyan, zincirleyen, soyunan, yerlere yatıp vücutlarına kırmızı boyalar süren eylemcilerdir onlar. Her an bir siyasinin önüne atlayabilir, bir kürk defilesinde podyumu basabilirler.
Hayvan eti yenmesine, kürk ve deri üretimine, hayvanlar üzerinde yapılan deneylere karşı çıkıyor PETA. Ama buna karşılık bakılamayacak durumdaki yaşlı, hasta, sakat hayvanlara ötenazi yapmaktan kaçınmıyor. Çok agresif hayvanlara da yapıyorlarmış. PETA yani People for the Ethical Treatment of Animals (Hayvanlara Etik Davranış Topluluğu) yaratıcı protestolarıyla çok iyi tanınıyor. Ama son olarak, sokak hayvanlarını öldürmesiyle gündeme geldi ve herkes şaşakaldı. PETA’nın 25 yıllık başkanı Ingrid Newkirk’e burada bir çelişki yok mu diye sorulduğunda şefkatle uyutmanın cesur bir hareket olduğunu söylemiş.
Akşam gazetesinin haberine göre; hayvan hakları savunucularının kanını donduran raporda, 1998 yılından beri 20 binden fazla hayvanın PETA tarafından öldürüldüğüne yer veriliyor. ABD ‘Tüketici Özgürlüğü Merkezi’nin Virginia eyaleti yetkililerinden aldıkları resmi rakamlara dayandırdıkları iddialara göre PETA her gün 7 hayvanı öldürüyor. Bir PETA sözcüsü yaptığı açıklamada, “Geçen yıl 10 binden fazla kedi-köpek kabul ettik. Uyutulanlar ‘hayvan denemeyecek kadar hasta’ ve iletişim sorunları olanlardı” dedi.
Haber kanımızı dondurmadı. Kanımız donalı çok olmuştu! PETA 1 yıl önce Beykoz da yapılan katliamın, bugün yapılmış gibi, eski resimlerle yurtdışında açılan protesto kampanyalarına istinaden Türkiye’ye geldi. Beykoz barınağı ziyareti sonrasında, Üsküdar RM ve Bakım Evi’ni de 24.2.2009 tarihinde kalabalık bir grupla ziyarete geldiler. Bu ziyaret, özellikle Büyükşehir Belediyesi tarafından istenilen bir ziyaretti. Açıkçası ben de PETA’nın temsilcisinin barınağa gelmesi iyi olur diye düşündüm. Hepinizin bildiği gibi yıllardır bu memleketin sorunu buradaysa çözüm de burada olmalı diyenlerdenim.
Üsküdar Belediyesi Bakım Evi’nin yurtdışı ile ilintili hiçbir bağı yoktur. Barınağa ziyarete gelen PETA Türkiye sorumlusu Magdelena ,barınağı gezerken gözlerine inanamadığını söyledi.
Zannediyorum ki, kendi toplumumuza özgü bir tavır ve korumacılıkla karşılaştığı, belki de ilk örnek bendim. Yedikuleyi gezmediyse tabii...
TAMAMEN DUYGUSALLAR(!)
Barınağın her köşesini tek tek gezdirdim. Anneleri ölmüş köpek yavrularını görünce “Neden bu yavrular yaşıyor” dedi! Sustum, yutkundum. Kulübelerimiz vardır barınağın iç kısmında bağlı tuttuklarımız. Çoğu trafik kazası geçiren özel bakılması gereken ve birkaç tane de artık çok yaşlanmış köpeğimiz durur. Ve Magdelana eğilerek bir tanesinin önünde durdu ve “Neden uyutmuyorsunuz bunu?” dedi.
Sanıyorum ki onun çok normal bir şeymiş gibi sorduğu soru, benim en can acıtan yanıma dokundu: “Hiçbir zaman hiçbir şekilde nefes alan bir canlının canını almayız. Güçlü, güçlü bir köpek ve bizimle ölünceye kadar yaşayacak. 1.5 yıldır bizimle...”
Ve o Güçlü’yü geçtiğimiz ayın 20’sinde kaybettik. O gün çok üzüldüğüm günlerden biriydi. Ama Güçlü, bizimle yaşadığı sürece, eceliyle ölünceye kadar mutlu oldu.
Hayvan Hakları Aktivistleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
ASUDE USTAOGLU
Yüreğinize sağlık sevgili Asude hanım... Ben köpeğimi Kuki 2’mi sizin barınağınızdan almıştım. Verdiğiniz mücadeleyi görüyor, sizi saygıyla selamlıyorum.
Paylaş