Paylaş
Nerede, nasıl doğdum? Annem ve diğer minik kardeşlerim şimdi nerede?
Kaç tanesi hayatta kaldı?
Çocukluk günlerimde olsun, hani o dost bildiğimiz insanlarca sevildim mi? Başımı okşayan, bana isim veren oldu mu?
Her şey bulanık, her şey kalın bir sis perdesi ardında.
Yaşım ne ki, en fazla üç, beş.
İyi kötü, yarı aç yarı tok da olsa öyle böyle yaşıyordum, neden karga tulumba hoyrat ellerce derdest edilip benim gibi daha pek çok cinsimin bulunduğu bu kan kokulu yere getirildim? Neden?
Artık soru soramıyorum. Yanıtlarsa zaten belirsizdi, şimdi hepsi uçtu gitti. Sadece, yüzü hınçla kızarmış bir insan elinin sürekli başıma bir aletle- sanırım bir kürek bu- defalarca, öldüresiye vurduğunu hissediyorum.
Son bir gayretle yerimden doğrulup, kan içindeki başımı kaldırıp o insanın gözlerine bakıyorum. Belki, belki de gözlerimiz karşılaşırsa içindeki merhamet uyanır da o canımı çok ama çok yakan küreği bırakır diye umutlanıyorum.
Bağlıyım, elim ayağım uyuştu, hiçbir şekilde karşı koyamıyorum.
Sonra anlıyorum, ancak ölüm kurtaracak beni bu acıdan, zulümden. Bırakıyorum kendimi, bitsin diyorum, zaten ben istememiştim ki bu işkencehaneye benzeyen aleme gelmeyi.
Her şey sonlanırken gözlerim, bana bu yapılanı uzaktan tepkisiz izleyen dost bildiğimiz çok sayıda insana ve hemen yakınlarında korku dolu gözlerle sıra bize ne zaman gelecek diye bakan arkadaşlarıma takılıyor.
Ve karanlık bir gecede geldiğim dünyayı yine karanlıklar içinde terk ediyorum. Benim çilem bitti ama ya diğerleri?...
İşte böyle bir video ulaştı bizlere, görüntüler için açıkçası sözün bittiği yer demek istiyorum ben sadece.
Bağlı tutulan bir köpek ve onun o güzel başına bir kürekle defalarca vuran bir görevli.
Bu yapılanı izleyen diğer çalışanlar, bir de korku dolu gözlerle sıranın ne zaman kendilerine geleceğini bekleyen onlarca köpek. Görüntülerden çok belli ki bu yapılan artık rutine bindirilmiş ve olağan hale gelmiş. Elbette isyan, infial büyük oldu.
Ben o geceden sonra her yatağa girdiğimde aynı kâbusla uyandım.
Bir hoyrat elin sahibi sürekli başıma kürekle vuruyordu...
◊ Ece Bilgin
YANIT
Sevgili arkadaşım, dostum Ece Bilgin bu korkunç olayı böyle anlatmış. Bu satırları okuyup da gözleri dolmayan var mıdır? Bu olay hayvanseverler arasında büyük bir tepkiye yol açtı.
Ne yazık ki işte bu vahşeti yaşatan iki barınak çalışanı, 6 yıl hapis cezası ile yargılansalar da, ilk duruşmada tahliye edildiler. Tutuklanmaları bekleniyordu ama olmadı. En azından işlerine son verildiği biliniyor.
Hiç değilse bir daha o barınakta başka bir hayvana bu eziyeti reva göremeyecekler.
Ama bir başka yerde bir başka canlıya ne yapabilirler, orası endişe verici.
Çünkü bir hayvana böyle acımasızca davranıp onun ölümüne neden olan bir insanın, bu acımasızlığının her an ortaya çıkıp, bir insana, bir çocuğa da aynı şekilde davranıp davranmayacağını hiç kimse bilemez.
Eğer o iki barınak görevlisi ceza alsaydı, en azından emsal olarak kabul edilebilirdi ve hiç kimse bir daha hayvanlara bu kadar rahatlıkla kötülük yapamazdı.
En azından çekineceklerdi, hayvana eziyetin, hayvan öldürmenin ağır bir cezası olduğunu bileceklerdi.
Ve biz hayvanseverler de o masum yavrucağın bu feci ölümü nedeniyle duyduğumuz acı karşısında biraz olsun teselli bulacaktık.
Ama ne yazık ki yaptıkları yanlarına kaldı.
Paylaş