Paylaş
İlginizi çeker ise köşenizde bahsedersiniz ümidiyle panel bilgilerini ekte sunuyorum.
Siz de destek verin
Davranış bozukluğu, çocuklara akıl sağlığı kliniklerinde en sık konan teşhis türüdür. Davranış bozukluğu olan çocukların yüzde 25’inde, hayvana karşı şiddet uyguladıkları gözlenmiştir. Aynı zamanda, davranış bozukluğu belirtileri her ne kadar geç çocukluk döneminde baş gösterse de hayvanların canını yakmak, bir çocukta davranış bozukluğu tanısı açısından erken teşhis konulmasına yardımcı olmuştur.
Hayvan tecavüzü, çocukluk ve ergenlik çağındaki davranış bozukluğunda, psikolojik olarak disfonksiyonun erken işareti olarak tanınır. Bu tür davranışlar, yetişkinlik döneminde de baş gösterdiğinde artık psikopat ya da sosyapat olarak işaret edilir.
Hayvana karşı zulüm, davranış bozukluğunun erken belirtisidir, bu nedenle hayvana şiddetle insana şiddet arasında bir bağ olduğu, bilimsel araştırmalar neticesinde tespit edilmiştir.
FBI’ın Davranış Bilimleri Birimi, suçların araştırılması ve kovuşturulması aşamasında, hayvana karşı işlenen suçun, insanlara karşı vahşi cinayetler işleyen faillerin kim olduğunu ve ne olacakları hakkında kuvvetli birer araç teşkil ettiğini belirtmiştir.
Kabul edilen gerçek, hayvana karşı yapılan eziyet ve işkencenin, şiddet ve anti-sosyal hareketlerle ilişkili olduğudur.
Hayvana karşı yapılan eziyet, genelde saldırı, uyuşturucu bağlamlı suçlar, tecavüz, seks suçları, hırsızlık ve kundakçılık dahil gayri yasal davranışlarla birlikte meydana gelir.
Hayvana eziyette özellikle de evcil hayvana karşı eziyet, yakın eşe karşı, aile içi şiddet bağlamında da oransızca meydana gelme eğilimindedir.
Amerika’da hapishanelerde mahkumlar üzerinde yapılan araştırmalarda, daha saldırgan daha az saldırgan içerikli diye gruplandırıldıklarında önemli hayvan taciz ve tecavüzlerinin daha saldırgan grupla bağlantılı olduğu çok kesin gözlemlenmiştir.
Saldırgan hapishane mahkumlarının yüzde 50’sinin hayvana fiziksel ya da cinsel şiddet geçmişi olduğu rapor edilmiştir.
Hayvana tecavüz, sapıklıktır, bugün bunun ülkemizde, en yetkili ağızların bile çekinmeden ağza aldığı şekliyle “cinsel ihtiyaç” olarak kabul görmesi, tamamen ilkellik ve cehalettir.
Cinsel ihtiyaç olarak algılanan bu fiilleri gerçekleştirenlerin, hemen hemen yarıya yakın kısmını evli erkeklerin oluşturduğunu söylemem, sanırım buradaki herkes için ilgi çekici bir saptama olacaktır.
Bugün Avrupa’da Amerika’da, hayvana karşı işlenen suçlar, ağır şekilde cezalandırılmakta, cezalandırılma gerekçesi olarak da bu şiddet potansiyelinin er ya da geç insana yöneleceği gerçeği gösterilmektedir.
Hayvana fiziksel ya da cinsel şiddet uygulayan bu insanlar, toplum için kesinlikle birer tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, bizim ülkemizde de hayvanları koruma kanununun bir an önce kabahatler kanunu kapsamından çıkarılarak ceza kanunu kapsamına alınması gerekmektedir. Bu hususun öneminin yetkililer tarafından da kavranabilmesi için toplumsal bilincin yükselmesi gerekmektedir.
Hayvanları koruma kanununun ceza kanunu kapsamına alınması gerekliliği, toplumun kendi güvenliği açısında da şart olmuştur.
Biz de bu noktadan yola çıkarak, bir farkındalık yaratabilmek adına İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak yarın İstiklal Caddesi’nde, Baro’da, Orhan Adli Apaydın Konferans Salonu’nda saat:10:30’da “Şiddet Mağdurları” başlığı altında panel düzenliyoruz.
Toplumda güvenli yaşayabilmek için hem yetkililer açısından hem de vatandaşlar açısından farkındalık yaratabilmek için panelimize destek vermenizi önemle rica ediyoruz.
Av. Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı
Belki de ülkemizde ilk kez bu denli ciddiye alınıp, hazırlanan bu panel için İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu temsilcilerini yürekten kutluyorum. Umarım hayvanseverler böyle bir panele katılmaktan mutluluk duyacaklardır.
Paylaş