Sevgili okurlarımın bayramını kutlar, sağlıklı, huzurlu, mutlu ve insanlık adına savaşsız, kansız bir bayram dilerim.
Hadi uyan artık geleceğim
Çok sevgili Güzin Abla; düzenli olarak bizimle paylaşmış olduğunuz değerli yazılarınızı okuyorum. Ben duyarlı bir veli ve bir aile babasıyım. Eğitim yuvalarındaki yavrularımızın ve "geleceğimiz" dediğimiz evlatlarımızın düşmüş olduğu vahim durumu gördükçe içim kan ağlıyor.
Bu sebepten olacak ki, kağıt üzerine döktüğüm bu acı duygularımı köşenizde herkesle paylaşarak, geleceğimize aracılığınızla bir nebze olsun ışık tutmuş oluruz diye düşünüyorum. İlginiz için şimdiden bir baba olarak teşekkür ediyor, değerli yorumlarınızı bekliyorum.
Gelecekte bizi yönetecek pırıl pırıl taze beyinler istiyorum. Göğsüm kabarsın onlarla istiyorum. Bunun aksini kim isterdi ki? Okullarda böyle öğrenciler yetişiyor zannederdim. Ama ne kadar yanılmışım. Elbette var ama çok azınlıkta. Gelecekten korkuyorum, umutsuz bir tablo görüyorum. Ne oluyor bizim gençliğimize? Ne oluyor bizim geleceğimize? Bu duruma nasıl geldiler. Bir türlü anlam veremiyorum. Neden gruplaştılar? Dahası mı? İşte uyuşturucu bataklığına düşürülenler, sigara müptelası olup da okullarda haraç kesenler, şöhret olmak için kandırılıp kadın pazarına düşürülenler, o bataklıktan kurtulmak için çaresizce çırpınan geleceğim... Çok üzgünüm belki de bunun suçlusu biziz. Belki de onlara yeterince anlatamadık tarihimizi, kültürümüzü...
Zaman zaman umutlanıyorum ama yetmiyor, yetmiyor bu umudum. Çünkü, pusu kurmuş o düşmanlar geleceğimizi alıp götürüyor ve gençleri bizden nefret ettiriyorlar.
Dahası mı, ilköğretim çağındaki öğrencileri kandırıp, daha yaş iken eğiyorlar. Geleceğimizi etkileyen teknoloji denen televizyonun, bilgisayarın, sergiledikleri o çirkin programlar, ahlak dışı siteler. Ne yazık ki bu senaryolar benim geleceğimi etkiliyor. Aşk yüzünden işlenen cinayetler ve sonu gelmeyen intiharlar. En az onlar kadar biz de suçlu değil miyiz? Hep soruyorum kendime, yoksa biz mi kötüyüz; ya da vurdumduymaz mıyız? Bakıyorum ne saygı kalmış ne sevgi, benim geleceğimde. Hakaretler yağdıran, küfürler eden, itip kakan gençliğimiz... Yazık değil mi? Bu yetiştirdiğimiz gençlik mi hakkımızı savunacak; bunlar mı yönetecek bizi? İnanın ki yüreğim yanıyor. Hani ilkokulda iken sabahın köründe söylediğimiz o andımız vardı ya, "Türk’üm doğruyum, çalışkanım. Ülküm; büyüklerimi saymak, küçüklerimi korumak..." diye başlayan...
Hadi gençliğim, hadi geleceğim uyan bu kabus dolu karanlık uykudan, kendine gel. Gelin birlik olalım, geleceğimiz olan gençlerimize sahip çıkalım.
RUMUZ: KARİZMA
Size yer yer katılsam da, sizin kadar karamsar değilim, sevgili okurum. "Ne ekersen onu biçersin" demiş büyüklerimiz. Çocuklarımıza ne verdik ki, onlardan başka türlü davranış bekleyelim. Ne yazık ki verdiğimiz pek bir şey yok.
Yine de ülkemizde birbirinden değerli, birbirinden akıllı, eğitimli, pırıl pırıl gençlerimiz yetişiyor. Bazen onlardan birkaçıyla tanışmak mutluluğuna eriyorum; çok seviniyor, umut doluyorum.
Kocamı elimden alan kadına karşı vicdan azabı duyuyorum
Size ilk yazışımdan sonra 1 yıl geçti. Beni başkası için terk edip giden eşimden, umutlarımdan başıma çökmekte olan hayatımdan söz etmiştim. Bir yıldan beri hayatımda çok şey değişti. Ona olan duygularım dışında. Bu bir yılda sevgilisi hamile kaldı, o da onunla evlenmek zorunda. Şimdi bana, "Benim hayatta gerçekten sevdiğim tek kadın sensin" diyor. Onu beklememi istiyor. 8-9 ay içinde bebek doğduktan sonra bu işi halledeceğini, boşanacağını ama benim onun yanında olmam gerektiğini söylüyor. O kadar uzun geceler ağladım ki onun için. Gözyaşlarım yastıkta kuru yer bırakmamacasına. Ona "Yanındayım" demek çok zor. Söz konusu olan bir bebek ve bir kadın. O kadının bana yaptığı kötülüğü ben de ona yapmak istemiyorum. Ama diğer taraftan sevdiğim erkeğe de, "Git" diyemiyorum. O küçük bebeği düşünüyorum; ya annesiz ya babasız yaşamak zorunda. Belki fazla aptalca ama bazen kızsam da eşimi de hálá seviyorum, onun doğacak olan bebeğini de. Aslında o beni silmiş başkasına gitmişti, ben de onu hayatımdan çıkarıp yoluma devam etmeliydim. O zaman da içimde hep bir sızı olacaktı. Hep bir tarafım eksik kalacaktı.
Eşimi elimden alan kadına karşı aptalca bir vicdan azabı hissediyorum. Yaşadıklarımı çektiğim acıları bildiğim için başkasının da onları yaşamasını istemiyorum. Bunları hak etmiş olsa da.
RUMUZ: YILDIRIM ÇARPTI
Bu suçluluk duygusunu anlıyorum. Evli bir erkekle beraber olmak, ondan bir çocuk yapmak da yanlış. Yani bu durum senin dediğin gibi çok karışık. Şimdi eşin belli ki çok pişman, senin değerini anlamış olmalı. Madem eşini bu kadar seviyorsun, her şeye rağmen, biraz sabret. Bakalım neler olacak?
Sevdiğim adam benden 20 yaş büyük
Sevgili ablacığım, öyle zor durumdayım ki, kimseye derdimi anlatamıyorum. Ben 22 yaşında bir genç kızım. Kendimden 20 yaş büyük bir adamla beraberim. İkimiz de birbirimizi çok seviyoruz ve birlikte çok mutluyuz. Aslında henüz birkaç aylık bir beraberlik bu. Benim gözüm başka kimseyi görmüyor. Onunla evlenmem pek mümkün değil. Çünkü ailem bu beraberliği duyarsa hemen karşı çıkar, biliyorum. Oysa biz birbirimizi çok iyi anlıyoruz ve her şey çok güzel gidiyor. Ne yapayım, ailemi nasıl ikna edeyim?
RUMUZ: UMUTSUZ AŞIK
Sevgili kızım, ilişkinizin henüz çok yeni olduğunu, söylüyorsun. Aman dikkat et umarım evli değildir... Birçok genç kız, evli olduğu halde, eşini memlekette bırakmış, kendini bekar tanıtan erkekler yüzünden mutsuz olmuşlar. Ayrıca, ilişkiniz henüz çok yeni olduğu için, çok çabuk karar vermemelisin. Şu anda elbette çok iyi anlaşıyorsunuzdur. Sen ona karşı, o da sana karşı en iyi ve yumuşak yüzünüzü gösteriyorsunuzdur. Zaman içinde, her şey böyle yolunda giderse bu büyük yaş farkı önemsiz kalabilir. Ama önce onu iyi tanımalı, acele etmemelisin.