Geçmişi değiştiremeyiz bari geleceği düzeltelim

50 yaşımdayım.

Mutsuz bir evlilikten sonra boşandım. Çocuklarım var. Birkaç yıl yaşam savaşıyla oyalandıktan sonra sevgi arayışına girdim. İnternet, aradığım gibi birini bulmam için seçeneklerimi çoğaltıyordu. Bu arayış sırasında net ve ne istediğini bilen biri olarak davranıyordum. Kısa bir sohbetle bile, karşımdakinin istediğim olmayacağını anlıyordum. Buldum dediğim ilk ilişkide yanıldım. İlk gördüğümde bunu anladığım halde, bir hafta birlikte oldum. Sevme sorunu yaşıyordum. Sonrasında ise "sevgi yok" demeye başladım. Bir şekilde bana ulaşmayı başaranlarla ise, bir defalık ilişki kuruyordum. Dost gibi yaklaşan, bir kez görüşmeden anlayamazsın, diyenlere bakıyordum ki cinsellik derdindeler... Onlara hayır demiyordum. Bu ilişkiler sonrasında kendimden nefret ediyordum. Bu yaptıklarımın temelinde ne var diye çok düşündüm. Kendimce bulduğum nedenler; erkeklerin cinsellik yüzünden yaptıklarına öfke, sürekli duyduğumuz cinsel istismarlar, çocukken izlediğim filmlerde "tecavüzcü Coşkun" gibi sahneler, bunun tam tersi; aşk konulu şiirler, şarkılar ve filmler ama yaşadıkça bu filmlerin bir yalan olduğunu fark etmem. Ailemin sürekli "namus" motifini işlemesi.

Kimseyi incitmeden ve incinmeden, kullanmadan ve kullandırmadan nasıl normal yaşamalı? Sevgiyi bilmeyenler birer rahip ya da rahibe mi olmalı? Erkeklerden nefret etmemizi sağlayan bu kaos nasıl çözülmeli? Ben, erkekler kendi kazdıkları kuyuya düşüyorlar diye düşünüyorum. Annelerine yasak, kızlarına yasak, kız kardeşlerine yasak... Kendileri ise, bir kadınla bile yetinmeden aç kurtlar gibi ortalıkta dolaşıyorlar.

Gelip geçici bir dönemdi yaşadıklarım. Hatalarımın bedelini de çok ağır ödedim. Hemcinslerime önerim şu: Dünyadan nefret etmeyi bıraksınlar, yalnız yaşamak o kadar da zor bir şey değil. Zaten yalnızlık güzel, diyenler pek çok son zamanlarda. Doğru erkekle karşılaşırlarsa, dürüstçe yaklaşsınlar. Ya hep ya hiç desinler. En kötü anlarda insan kendi kendisine, sevgisiz yaşayıp ölen milyarlarca insan olmuş, ne var bunda, ben de bunlardan biriyim, demekten kaçınmamalı. Hanımlara ’Erkeksiz yaşayın’ diyemem hatta erkeksiz bir yaşam temenni edemem. Ama hak eden erkek yoksa zorlamamalı... Biz yaşayamadık, bari gelecekte kızlarımız, oğullarımız düzgün yaşamalı. Ekonomi, gelenekler gibi sorunlar aşıldığı zaman, sevgisiz evlilikler de biter. Kadın ve erkek seveceğini özgürce seçebilirse, bütün sorunlar giderilir. Özgür ve insanca yaşanan bir dünya diliyorum.

RUMUZ: SENCE SENCE

Şimdi size hak versem, bir türlü, hak vermesem bir türlü... Samimi düşüncelerimi söylememe izin verirseniz, bazı saptamalarınızı doğru bulsam da sizi yalnızca erkeklere karşı değil, hemcinslerinize karşı da oldukça katı buldum. Ben erkeksiz yaşanmaz, diye düşünenlerden değilsem de insanın yaşamı boyunca hiç değilse bir kez olsun, artılarını, eksilerini düşünmeden sevgiye kendini kaptırmasının, hiç de utanılacak bir şey olmadığını kabul ediyorum. Sevmenin neresi kötü? Karşınızdaki insan bunu hak ediyor ya da etmiyor. O ayrı mesele. Bu daha çok onun sorunu... Ben sevgiden söz ediyorum. İnsanı mutluluktan kanatlandıran sevgiden. Sonu iyi bitsin veya bitmesin, karşınızdaki insan iyi çıksın ya da çıkmasın. Ama sevgi, yaşandığı o dönem boyunca, insana öylesine pozitif duygular kazandırır ki... ’Keşke siz de sevgiyi tadabilseydiniz’ demekten kendimi alamıyorum. Her ne kadar yaşınız gereği bu imkansız gibi gözükse de ben yine de bir gün bir şekilde sevgiyi tadabileceğinize inanıyorum... Yüreğinizi sevgiye bu kadar kapamış olmanızın nedeni, orta yaşlarda yaşadığınız bu boşanma olmalı... Bence erkeklerden intikam alacağım diye, kendi kendinize haksızlık etmişsiniz...

Önce sadece telefonda sesini dinliyordum

Güzin Abla, sana yazmıştım ama hálá cevabını alamadım. Ben Almanya’da yaşayan bir hemşireyim. Özel bir şirkette çalışıyorum. Türkiye’de birini sevdim ama o benim kim olduğumu bilmiyordu. Önce telefonda sadece sesini dinledim, baktım olmuyor, zaten yalandan nefret ederim; ona her şeyi açıkladım. Ne yapayım; bana akıl ver? Umarım, beni anlamışsındır.

RUMUZ: YEŞİM

Sevgili kızım, bağışla ama ne istediğini anlayamadım. İşte sevgini açıklamışsın, telefondaki esrarengiz kişinin sen olduğunu da söylemişsin, karşındakinden olumlu bir yanıt almadınsa, yapılacak bir şey yok...

Vücuttaki kesik izleri nasıl yok edilir

Merhaba Güzin Abla, bir dönem köşenizde kollarda ve göğüsteki kesik izleriyle, jilet yaralarıyla ilgili bazı yazılar yayınlanmıştı. Şimdi bu insanlara hak veriyorum ve kendim de panik içindeyim. Çünkü çok sevdiğim nişanlımın, bir süreden beri aşırı alkol nedeniyle zaman zaman kendini kaybettiğini ve kollarına, vücuduna jiletle zarar verdiğini öğrendim. Bu beni mahvetti. Onu alkolden uzaklaştırmak için tüm sevgimi ve şefkatimi seferber ettim. Bir miktar da başarılı oldum. Ama, bu kesik izlerini nasıl düzeltebileceğimizi bilemiyorum. Başvurduğumuz cildiye uzmanı, jilet izlerinin silinemediğini söyledi bize. Size başvuruyorum, belki size yeni bilgiler gelmiştir. Birkaç yıl önce bu konuya çok geniş yer vermiştiniz, hatırlıyorum. Bize yardım eder misiniz?

RUMUZ: JİLET İZLERİ

Sevgili kızım; bu konuda bilgilerine başvurduğum ve güvendiğim bir dermatologun sözlerini senin için aynen aktarıyorum: "Kollardaki ve vücuttaki kesik izleri için kullanıma giren yeni bir tedavi yöntemi çok başarılı oluyor. Bu yöntemin adı, fraksiyonel lazer. Dilimli lazer olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu yöntemle kesi ve yara izlerinin tedavisinde yeni bir aşamaya geçildi. Toplu iğne ucundan yansıtılan ışınlarla iz bölgesi tahrip edilerek yara izi küçültülebiliyor. Kesikler tedavi süresince giderek siliniyor. Açık tenli kişilerde sonuçlar daha başarılı. Aynı yöntem kilo alımı sırasında ve gebelikte oluşan çatlakların giderilmesinde de başarıyla kullanılmakta. Daha ayrıntılı bilgi almak için www.fraksiyonellazer.com veya www.fraxel.com gibi sitelere başvurulabilir,"
Yazarın Tüm Yazıları