Paylaş
Merhaba Güzin Abla, ben 22 yaşında, üniversite 3’üncü sınıf öğrencisi bir gencim. Geçirdiğim bir kazada sol elimi kaybettim. Ama hayata küsmedim, “Buna da şükür” diyorum hep.
Ama artık ben de birçok genç gibi hem bana yaslanacak hem de bana destek verecek, sevecek bir kız arkadaşım olsun istiyorum.
Bugüne kadar sadece bir kez sevgilim oldu, o da köyden akrabamdı. O kız beni çok seviyordu, ben de onu. Ama nasıl ikna ettiler bilmem, onu bir başkasıyla evlendirdiler.
O gün bugündür bir daha sevgilim olmadı. Sevdiğim kişi çok oldu ama hep “Hayır” dediler bana.
Aklımda hep aynı soru: “Acaba kolum olmadığı için mi kız arkadaşım olmuyor?”
Her sabah gazetenizi alıp okurum. Bu sabah yazılarınız ilgimi çekti, “Ben de mi göndersem” dedim kendi kendime ve sana yazdım abla. Bana ne tavsiye ediyorsun? Ne yapabilirim sizce?
◊ RUMUZ: SORU İŞARETİ
YANIT
Sevgili oğlum, sen elinde olmayarak hayatındaki tüm olumsuzlukları bu özel durumuna bağlama eğilimindesin. Bunu anlıyorum.
Ancak şu da bir gerçek; senin durumunda olmamasına rağmen hayatta kendine uygun bir arkadaş bulamayan pek çok genç var. İnan onlar da bana yazıp şanssızlıklarından yakınıyorlar.
Demem o ki, karşına sana uygun biri çıkmamışsa, bunu fiziksel durumuna bağlamamalı, kendine olan saygını ve güvenini kaybetmemelisin.
Sana bu konuyla ilgili bir öykü anlatayım; belki kendine acımaktan vazgeçersin.
Yıllar önce ayakları hiç tutmayan bir genç vardı, annemin görev yaptığı okullardan birinde öğrenciydi. Annem akülü bir tekerlekli sandalye alabilmesine yardımcı olmuştu. Sonrasında irtibatı hiç kaybetmediler.
Derken bir gün o engelli genç adam, mutluluk içinde anneme telefon etti; onu nikahına davet ediyordu. Uzun zamandır tanıştığı ama bir türlü yakınlaşamadığı bir genç hemşire hanımla görüşmüş, anlaşmışlardı.
Kızın ailesi önce tepki göstermişti ama daha sonra kızın kararlılığı ve ikisinin büyük sevgisi karşısında yelkenleri suya indirmişlerdi.
Evlendiler. Genç kadın onun hem eşi hem hemşiresi oldu, ona bebek gibi baktı. Belki inanmayacaksın ama iki yıl sonra bebekleri de oldu.
Kısacası hayata küsme, umudunu kaybetme ve seni gerçekten sevebilecek kısmetini beklemekten asla vazgeçme.
Ailem sevdiğim adamı asla kabul etmiyor
Merhaba Güzin Abla. Ben 27 yaşında bir kızım. Sevdiğim erkekle 5 yıldır birlikteliğim var ve artık ilişkimiz ciddi boyutlara doğru gidiyor.
Onu yıllar önce ailemle normal arkadaşımmış gibi tanıştırmıştım. Aralarında nasıl bir enerji doğacağını merak etmiştim çünkü. Nitekim ailem kendisini sevdi de.
Ama sonrasında onun sevgilim olduğunu anladı ve karşı çıkmaya, baskı yapmaya başladılar. Onu asla kabul etmiyorlar, beni evlatlıktan reddedeceklerini söylüyorlar. Sebep olarak da mezhep ve kültür farklılığını ileri sürüyorlar.
Bir seçim yapmak istemiyorum ama her an ne yapacağım diye düşünüyorum. Bu tarz durumları başka yakınlarım da yaşadı, ancak benim ailem daha katı. Sevdiğim adamla evlilik hayalleri kurarken çok tedirginim. Ne yapacağım bilemiyorum. Bana yardım eder misin?
◊ RUMUZ: BUTİMAR
YANIT
Kızım 27 yaşındasın, 5 yıldır bu genç adamla berabersin ve artık evlenmeye karar vermişsiniz. Ailenden bu kadar çekinmenin anlamı ne?
İkinizin arasında hiçbir sorun yokken, onunla birbirinizi seviyor ve çok iyi anlaşıyorken, ailenin bana göre saçma nedenler ileri sürmesi yüzünden neden mutluluğundan vazgeçeceksin ki?
“Ailem çok katı” diyorsun, peki neden katı davranıyorlar? Yıllardır her konuda onların dediğinden çıkmadığın, onlar ne isterlerse onu yaptığın ve buna alıştıkları için olmasın?
Onu bir arkadaşın olarak gördüklerinde sevmişler, ama evlenmeyi düşündüğün genç olduğunu anladıklarında tepki göstermişler. Bunun anlamsızlığını görüyorsun değil mi? Mezhepmiş, kültürmüş... Yapma Allah aşkına, bu çağda hâlâ bu ayrımcılık niye?
Siz gençler yıkacaksınız bu önyargıları... Yoksa bu yanlışlar ilelebet sürüp gider. Birileri dur demezse elbette!
Paylaş