Düğüne bir ay kala beni terk etti

Sevdiğim adamla evlenebilmek için onun ve ailesinin tüm isteklerini kabul etmiştim. Gözüm ondan başkasını görmüyordu. Ama düğünümüze bir ay kala beni terk etti.

Haberin Devamı

Merhaba Güzin Abla, 2014 yılında size “Sevgilimin ailesi beni istemiyor” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Üzerinden çok uzun bir zaman geçti. Hikâyenin devamını size anlatmak istedim.

O yazıdan sonra, sevgilimle birbirimizi sevmeye devam ettik. Ailesi razı olmuştu artık, eskisinden de mutluyduk.

Ailesiyle bulunduğum şehre geldiler, ailelerimiz tanıştı.

Gayet sevecen davrandılar.

Evlendikten sonra kapanmamı ve bir süre onlarla aynı evde yaşamamı istediler.

Ben kendimi okumuş, ayakları üzerinde duran, aklı başında biri zannederdim.

Meğer hepsi aşık olana kadarmış.

Ben de isteklerini kabul ettim.

Artık benim mutluluğum değil onun mutluluğu önem arz ediyordu benim için.

Hayatım ondan ibaretti.

Sonuç olarak evde aile arasında yüzüklerimiz takıldı, nişanlandık. Hayatımda yaşadığım en güzel gündü.

Haberin Devamı

Ama nişanlım bir yıl geçmeden ayrılmak istedi.

Hem de dünyevi şeyler yüzünden...

Bazen insanın sevgisi maddiyatın önüne geçemiyormuş, onu anladım.

Ondan büyük bir düğün, gösterişli bir gelinlik istemedim.

Sadece sevgisini istedim.

Düğüne bir ay kala beni arayıp sormayı kesti.

Öyle öfke doluydum ki... Belki barışırız diye bu durumu aileme de yansıtamadım.

Öfkem artık sevgimin önüne geçtiğinde, belki de o anlayışlı kız olmaktan çıkıp, içimdeki kırgınlıkla birlikte bana hiç yakışmayacak birkaç söz söyledim.

Yıllar geçti ama ben hâlâ her sabah kalktığımda onu düşlüyorum.

Önceleri çok suçladım onu, öfkem yerini özlem ve acıya bırakırken daha ılımlı baktım olaya, sonraları ailesi ile benim aramda bir tercih yaptı ve doğru olanı seçti diye düşündüm.

Antalya’dan İstanbul’a gidip onu görmeye karar verdim.

En son 1.5 yıl önce görmüştüm yüzünü.

Cesaretimi toplayıp gittim.

Üç gün öncesinde de geleceğim günü ve saati bildiren bir mesaj attım.

Okuyup okumadığına bakmadan sabah 9’da orada oldum.

Uçaktan indim, kapıya yöneldim.

Orada olacağına o kadar emindim ki...

Ama yoktu!  Telefonla aradım, açar açmaz “ben geldim” dedim.

Bana cevabı ise “neden geldin” oldu.

En sonunda görüşmeye ikna ettim.

Karşıma geldiğinde, konuşmaya başladığımızda beni gerçekten sevmediğini anladım.

Haberin Devamı

Bu sevgisizlik daha hırçın biri haline getirdi beni.

Çevreme kötü sözler söylemekten geri kalmıyordum artık, sonra yüzlerce kez özür diliyordum.

Şimdi kendi kendime çektirdiklerim için kendimden özür diliyorum.

Rumuz: Özür dilerim

Düğüne bir ay kala beni terk etti

YANIT

Sevgili kızım, sanırım o ilk mektubunda yazdığın, sizi birbirinizden ayıran konu mezhep farklılıklarınızdı.

 Zaten bu durum ve görüş farklılıklarınız her şeyi özetliyordu. Sevgili kızım, sanırım o ilk mektubunda yazdığın, sizi birbirinizden ayıran konu mezhep farklılıklarınızdı.

O zaman sana, “direnmelisiniz kızım, bu ayrımcılığa karşı durmalısınız, ailesinin sizi ayırmasına izin vermeyin” demiştim.

Ailesinin “Kültürlerimiz farklı. Buraya geldiğinde yapabilir mi? Her şeyi düşündünüz mü” dediğini yazmıştın.

Haberin Devamı

Amcaları da sevdiğin adamın tanımadıkları biriyle evlenmesini istemiyormuş.

Şu anda ise konu bambaşka boyutlara uzanmış.

Ailesinin isteklerine boyun eğdiğin için seni kabullenmişler.

Nişan bile yapılmış.

Ama senin kapanmayı, onlarla aynı evde oturmayı göze almana rağmen, sonuçta o genç adam senden vazgeçmiş.

Bunun nedeni yine ailesi mi, onların dolduruşuna mı gelmiş, bilmiyorum ama, önemli olan zaten onun artık seni sevmiyor olması.

Bu gerçeği kabul etmen gerekiyor sevgili kızım.

Gerçekten onu o kadar takıntı haline getirmişsin ki, kimliğinden, ailenden kişiliğinden bile vazgeçmişsin.

Bunu bir başka arkadaşından dinleseydin, eminim isyan ederdin.

Ben de işte senin bu kadar zayıf davranmana isyan ediyorum. Umarım artık aklın başına gelmiştir.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları