Paylaş
Sevgili ablacığım, dengesiz ve kuşkucu bir adamla 33 yıldır evliyim. Şimdi zamanında ayrılmadığım için çok pişmanım.
Çevremde birçok kadın arkadaşım benimle aynı durumda. Sadakatsizlikle suçlanan bu kadınlarda bir şey fark ettim; bizler boşanamıyoruz ama devamlı masum olduğumuzu ispatlama çabasındayız. Boşanırsak insanlar bu ithamlara inanacak diye korkuyoruz.
Çocuklarımız kavga gürültü içinde büyüyor, doğru düzgün okuyamıyorlar. Neden daha önce boşanmadım, diye suçluluk duyuyorsunuz.
Benim eşim 2004’ten beri tedavi görüyor; teşhis şizofreni, kişilik bozukluğu, hayattan korkma. Devamlı hastaneye yatar, bavulu her zaman hazır, bekler. Zaten evde olduğunda devamlı doktordayız.
Evin bütün yükü benim üstümde. İşten gelip koştur koştur doktora ya da 40 kilometre uzaktaki hastaneye. Sürekli yapayalnız bir hayat...
Meğer benim eşim evlendik evleneli hastaymış. Baştan anlasaydım belki o zaman tedavi edilseydi, bizim için bu kadar zor olmazdı. Üstüne üstlük bu erkekler kendileri aldatır ama seni suçlarlar.
Bence benim durumumdaki kadınlar, ayrılmayı başarabilmişlerse, kurtulduklarına dua etmeleri gerekir.
Böyle bir hayat sadece cehennem hayatı. Size daha önce de buna benzer mektuplar gelmişti. Hatta birisinin eşi doktordu; boşanmışlardı. Size yazan eski eşi; onun yeni hanımıyla çok mutlu olduğunu duyduğu için üzülüyordu. Ben mutlu olabileceklerini hiç zannetmiyorum. Birçok kadın evinde yaşadıklarını anlatmaz. Sanki kendileri suçluymuş gibi utanırlar. Mektubumu yayınlayın ki, böyle dengesiz erkeklerle evli kadınlar, suçluluk duymasın, zamanında boşanmayı başarabilsinler...
- Rumuz: İyi ki ayrılmış
Dediğiniz gibi birçok mektup alıyorum bu konuda. Erkekler kendi dengesizliklerini örtmek, eşlerine uyguladıkları kıskançlık, parasız bırakma gibi eziyetleri gözlerden kaçırmak için, onları ihanetle suçlayabiliyorlar.
Ancak burada sizin eşinizi mazur gösterebilecek çok önemli bir ayrıntı var; eşiniz ciddi bir ruhsal hastalık yaşıyor.
Bu tür hastalıkların en dikkat çekici belirtileri aşırı kıskançlık, güvensizlik, korkular ve maddiyata düşkünlüktür.
Bu durumu evlenmeden önce bilmeniz, belki her ikiniz için de iyi olacakmış.
Ancak şimdi bir eş olarak onu bu hastalıkla mücadelede yalnız bırakmanız vicdansızlık olmaz mıydı? Biliyorum çok zor ama hasta olduğunu bildiğiniz için ona daha fazla anlayış gösterebilirsiniz isterseniz.
Karımı seviyorum ama içimde şüphe var
Sevgili Güzin Abla, ben 22 yaşında bir gencim. Bundan 4 ay önce çocukluk aşkımla evlendim. Eşimle her gün kavga ediyorum, ama ertesi gün tekrar barışıyoruz. Barıştığım an kalbim o kadar ferahlıyor ki, çok mutlu oluyorum.
Ama ertesi gün yine aynıyım, nedense içimde hep bir korku, bir şüphe var, bunu bir türlü yenemiyorum.
- Rumuz: Kaplan
Sevgili oğlum, şüphe derken, korku derken neyi kastediyorsun? Eşini kaybetme korkusu mu? Onun bir başkasına gidebileceği kuşkusu mu?
Acaba eşine zaman zaman kötü mü davranıyorsun? Sonra dayanamayıp barışıyorsun ama yine aynı hataları tekrarlayıp duruyorsun.
Önce seni bu şekilde davranmaya iteleyen neyse onu bir hallet ki, ikiniz de mutluluğu yakalayabilin.
Paylaş