Çocukların hayvanlara karşı şiddet eğilimi sorgulanmalı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kartal Esen Tepe Sağlık Ocağı’nın karşısındaki Evrim Sokak’ta parkın yanındaki küçük kulübenin içinde 3 köpek yavrusu ilköğretim talebeleri tarafından yakıldılar.
Bunlar orada oturan öğretmenin baktığı köpeciklerdi. Kulübeye köpekleri sokup kapısını kapatmışlar, tutuşturdukları gazete kağıtlarını atmışlar içeri. Ve köpeklerin canhıraş feryatlarını dinleye dinleye onların yanışını izlemişler... Osmaniye İlköğretim Okulu’nda 14 yaşında bir çocuk öğretmeninden dayak yediğini ileri sürerek çay ocağına girip öğretmenlerin çaydanlığına fare zehiri boşaltınca 17 öğretmen zehirlenmiş... (Bu arada bu fare zehirinin böyle her yerde satılması, her isteyene ulaşabilmesi gerçekten inanılır gibi değil!)
Nasıl bir gençlik yetişiyor? Bunları yapanlar yarının büyükleri, "Allah hepimizi onlardan korusun" mu demeliyiz? Bu köpekleri yakanlar, bu öğretmenleri zehirleyenler, bu çocuklar büyüyünce bizleri de diri diri yakarlar mı ki? Özellikle hayvanlara yönelik şiddet giderek yayılıyor. Bir yandan belediyeler, bir yandan onları sevmeyen insanlar... Kimse onlara yaşam hakkı tanımıyor.
Sözü biraz da hayvan korumacılara bırakalım...
Tam 100 yıldır, itlaf ediliyorlar
Tam 100 yıldır şehirlerimizden sürülüyorlar! Tam 100 yıldır, itilip kakılıyor, tecavüze uğruyor, yakılıyor, işkence görüyorlar! Bizim şehirlerimizde, burnumuzun dibinde, gözümüzün görmediği meçhul yerlerde, ölüyorlar!.. Sessizce... Onlar da can! Onların da bu dünyada bizler kadar yaşama hakkı var! Onları koruyacak hiç kimse yok mu? Kartal’da çocuklar köpek yavrularını acımasızca yakıyorlar. Köpekler orada oturan öğretmen Asuman hanımın beslediği köpekler. Bunu yapanlar ise ilköğretim talebesi çocuklar. Bu çocukların ailelerini, bu insanlık dışı şiddeti çocuklara aşıladıkları için kınamanın dışında da bir şeyler yapılmalı. Bu çocuklar ailelerinden alınıp mutlaka bir rehabilitasyondan geçirilmeli. Özel eğitim gördürülmeli. Hatta bu çocukların ailelerinin de tedavi altına alınması gerekir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki seri katiller ilk cinayetlerini hayvanlar üzerinde gerçekleştirmişlerdir. Zayıf olanın üzerindeki güç ve otorite kontrolünün bir simgesi olan bu şiddet eylemi, ardından insanlar üzerinde de uygulanmaktadır. Yine araştırmalara göre evinde ailesinde şiddet gören veya aile bireylerinden biri şiddet uygulayan çocuklar, bu şiddetin dışa vurumu olarak hayvanlara şiddet uygulamaktadırlar. Kişinin veya çocuğun gördüğü işkenceyi hayvan üzerinde yansıtması, gelecekte yapacağı caniliğin işareti olabileceğinden çok endişe verici. Yasalar çerçevesinde tüm sorumluların cezalandırılması gerektiğine inanıyoruz; duyarlı basın mensuplarımızın konuya hassasiyetle yaklaşacağına olan inancımızla, sizlere şiddetsiz, tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyulan günler dileriz.
http://www.yasamhakkinasaygi.com/dilekce/
www.yasamhakkinasaygi.com (YHS) Genel Koordinatörü Özgün Öztürk
Neden yaşıyorum
Bazen öyle anlar olur ki, hayatınızı sorgularsınız bulamayacağınızı sandığınız sorular bir anda karşınıza çıkar. Ben de öyle bir sabah yaşamadım.
Bir canlı olarak ne kadar şanslı olduğumu hissettim. Sıcacık bir evde uyumuş, dinlenmiş ve kendimi güvende hissederek uyanmıştım. Sevdiğim insanların sıcak tebessümlerine karşılık vermiş, onlara ’günaydın’ demiştim. ’İyi günler’ dilekleriyle kucaklayabilmiştim onları.
Bir insan bir nefeslik yaşamında ne ister. Güven, sevgi, ilgi... Karnına bir lokma da girdi mi değmeyin keyfine. İşte bence yaşamın özeti bu.
Peki neden bu hakkın sadece insanlara ait olduğunu düşünüyoruz. Neden içimde yaşattığım umudu benden alıyorsunuz. Neden içimdeki sevgiyi alıyorsunuz, elimden geleni yapmama neden engel oluyorsunuz? Bir iki parça çöpe dökeceğim yemek artığını, karnı aç ve benden sadece kendisini birazcık okşamamı isteyen canlılara ulaştırmamı engelliyorsunuz. Eğer ben birilerine koşullarım ölçüsünde yardım edemeyecek ve sevgimi veremeyeceksem neden yaşıyorum?
Ayben Ölçer
Böyle kültür başkenti olur mu
Bugün yine mutsuz ve umutsuzum. Can dostlarımızı öldürerek bizi can evimizden vuranlar yüzünden... Onları yasayla da koruyamıyoruz. Yasayı uygulamak için vicdanlı ve merhametli olmak gerekiyor.
Bugünlerde yurdun her yerinden itlaf haberleri gelmekte...
Yerel yönetimlerin en çok şikayet alan konuları nedense hep sokak hayvanlarıdır. Onlara yaşam hakkı tanımayanlar şikayet eder. Yılların verdiği itlaf zihniyeti en kolayıdır. Öldüre, öldüre bitiremediler. Hálá anlamıyorlar ki soylarının tüketilmesine yönelik bu sistemli çalışma karşısında onlar öldürenlere inat daha fazla çoğalıyorlar.
Sarıyer Belediyesi sınırları içinde sokakta barınmalarına izin verilmeyen birçok hayvan ilçe sınırları içindeki yerleşim bölgelerinden uzakta olan yerlere atılmış. Birçok iyi yürekli insansa onlara mama, su ama en önemli ihtiyaçları olan sevgilerini vermişler. Gece besledikleri can dostlarının, sabah sırtlarında zehirli şırıngalarla can veren bedenleri başında sadece göz yaşı dökmekle kalmadılar, bu dramı ulusal basına taşıdılar. İnternet ortamında vahşetin resimleri var. Tüm yerel yönetimleri bağlayan aynı yasa aynı coğrafyada neden farklı uygulanıyor?
İşte en iyi örneklerden biri... Üsküdar Belediyesi... Hayvan sağlığını, halk sağlığına hizmet olarak gören, hayvanların yaşam hakkını elinden almadan, öldürmeden, rehabilite ederek, hasta, sakat yaşlı hayvanını barındırarak örnek çalışma yapan bir belediye başkanı var. Sayın Mehmet Çakır’ı kutlamak gerek. 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul, hálá daha sokak hayvanlarımızın itlaflarıyla mı anılacak? İtlaflarla gündeme gelecek bir kültür başkenti olur mu?
İstanbul Dohayko Başkanı-Üsküdar Barınak Gönüllüsü Asude Ustaoğlu