Paylaş
Sorunlarını tıpkı büyükleri gibi bana yazıyor, ailelerinden, arkadaşlarından, okullarından yakınıyorlar. Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle içime dokunan bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim. İşte bu mektupta da göreceğiniz gibi çocuklar artık her şeyin farkında. Hem de sandığınızdan çok daha ciddi bir şekilde...
İçimdeki melek ve şeytan birbirine karıştı
Sevgili Güzin Abla, bu mektubu yazmakta çok kararsız kaldım ama artık çıldırmak üzereydim. Eğer köşenizde yayınlarsanız çok memnun olacağım.
Ben 12 yaşında bir çocuğum. Gerçekten çok değerli bir çocukluk geçirdim.
Öz annemi ve babamı hiç tanımadım. Daha beş günlükken kaderime terk edilmişim. Sonra bir aile evlat edinmiş beni. Mutlu bir aile tablosu çizdik yıllarca. Babam mühendis. Annem de ev hanımı.
Sokak oyunu nedir bilmeden, hep oyuncaklarımla çok güzel oyunlar kurarak büyüdüm. Bir dediğim iki edilmedi.
Babamın özel bir zevki yoktu. Sadece her gece biraz rakı içerdi.
Her hafta sonu restorana giderdik. Her yaz Kuşadası’ndaki villamızda kalırdık.
BABAM, YANINDA ÇALIŞAN ADAMA HARAÇ VERİYORDU
Babam, son üç yıldır her gün, yanında çalışan bir ustasına haraç veriyordu. Ama bunu zorla yaptığını sanmayın sakın. Babam çok iyi kalpli bir insandır. O haracı neredeyse mutlulukla veriyordu. Ama buna dair hiçbir belge, hiçbir kanıt bulunmuyordu.
Sonunda annem isyan etti. Her gün kavga etmeye başladılar. Sürekli küfürler, hakaretler, gözyaşı...
Bir gün o ustanın evine gittik ve dehşete düştük. Adam altına son model arabayı çekmiş, bir de üstüne hâlâ taş ustalığı yapıp gecekonduda yaşıyor!
Babam bir iş daha aldı ve ünlü bir cerrahın evini yaptı. Ne yazık ki o cerrah babamın parasını ödemedi, bir de buradan yara aldık.
Bu arada babamın ustası kalp krizi geçirdi ama ölmedi. Durumu kötüydü, yaşaması için ameliyat olması gerekiyordu. Tabii bütün hastane masrafları babama kaldı. Üstelik adam çalışmadığı halde maaşlarını da düzenli olarak aldı.
AİLEMİN SORUNLARI BENİ ÇOK DEĞİŞTİRDİ
Sonra o adam iyileşti ve babama dava açtı. Sömürdüğü onca para yetmezmiş gibi şimdi de babamdan 20 bin dolar alacak. Bizim ayrıca 35 bin lira borcumuz var. Bu borçları ancak villamızı satarak kapatabiliriz. Ama villaya alıcı da çıkmıyor.
Annemin gözündeki pırıltı söndü. Babam birden 20 yaş yaşlandı.
Benim derslerse... Aman Allah’ım korkunç! Ve ben kendimi tanıyamıyorum. Bana yakışmayacak küfürler ediyorum. Dersleri takmıyorum. Korkunç sitelere girip annemin istemediği şeyleri yapıyorum. İçimdeki melek ve şeytan birbirine karıştı, eziyorlar birbirlerini!
Arada aynaya bakıp gülüyorum ve dehşete düşüyorum. Bu gülüş bana ait değil. Bu yüz bana ait değil sanki.
Ailemin yaşadığı sorunlar beni bu kadar mı değiştirdi?
RUMUZ: 99 doğumlu küçük bir kız
Çocuklara odaklanın
Çocuk Vakfı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle Türkiye ve dünyada çocuklara odaklanmak amacıyla çağrı yaptı.
0-18 yaş çocuk grubunun sağlıklı büyüme ve sağlığını korumadaki eşitsizlikler nasıl önlenebilir?
Çocuğa karşı her tür ayrımcılığın önlendiği bir Türkiye’ye ve dünyaya nasıl ulaşabiliriz? Çocuk sorunları niçin çözülemiyor ve erteleniyor? Birleşmiş Milletler Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edildiği 20 Kasım 1989’dan bu yana çocuk sorunları azaldı mı, çoğaldı mı?
Türkiye’nin Dünya Çocuk Hareketi’ne katkısı hangi düzlemde gerçekleşebilir?
Para geçmeyen sanat mezatı
Güzin Abla, ülkemizde ilk kez düzenlenen ilginç bir sergiyi sanatsever okurlarınıza duyurursanız seviniriz. Para geçmeyen sanat mezatı “Değiş Tokuş”, 18-20 Kasım günleri arasında Adasanat’ta düzenleniyor.
1970’lerde Belçika’da doğan bir fikirden esinlenen üç mimar-tasarımcı Selin Feyzioğlu, Sibel Özdoğan ve Güray Oskay, değiş tokuş yöntemiyle sanat eseri sahibi olabileceğiniz bir çağdaş sanat sergisi düzenliyor.
Türkiye ve yurtdışından 30’u aşkın sanatçının resim, illüstrasyon, fotoğraf, seramik ve özgün baskıları sergide ziyaretçilerle buluşacak.
Sergi hakkında detaylı bilgi için http://img.amarimsg.com/1108/03/ss.gif linkini tıklayın. Adasanat, İstiklal Caddesi-Aznavur Pasajı’nda!
Paylaş