Paylaş
Bilmem hiç duydunuz mu? Evcil hayvanların da ölmeden önce son bir istekleri olduğu ortaya çıktı.
Ancak bunu yalnızca yaşlı ve hasta hayvanları uyutan veterinerler biliyor.
Twitter kullanıcısı Jesse Dietrich, bir veteriner hekime işinin en zor kısmının ne olduğunu sordu. Uzman hiç tereddüt etmeden, kendisi için en zor şeyin yaşlı veya hasta hayvanların ölüm uykusuna dalmadan önce sahiplerini aradığını görmek olduğunu söyledi. Gerçek şu ki, hayvan sahiplerinin yüzde 90’ı ölmekte olan bir hayvanın bulunduğu odada bulunmak istemiyor.
İnsanlar hayvanlarının öldüğün görmemek için onları veterinerle baş başa bırakıp gidiyor.
Ancak hayvanlarının onlara en çok bu son anlarda ihtiyaç duyduğunun farkında değiller.
Veterinerler sahiplerinden sonuna kadar hayvanlara yakın durmalarını, patilerini tutmalarını istiyorlar ve ekliyorlar:
“Onların sizden önce ölmesi kaçınılmaz. Unutmayın ki siz onların hayatının merkeziydiniz. Zor da olsa vazgeçmeyin onlardan. Sevmedikleri bir yerde, yabancı biriyle aynı odada ölmelerine izin vermeyin. Son dakikalarında sahibinin yanlarında olmadığını görmek veterinerler için de çok acıdır. Ailelerinin onları terk ettiklerini sanıyorlar. Sonuçta ailelerinin tesellisine ihtiyaçları vardı.”
Veteriner hekimler hayvanların bu kadar korkmaması için ellerinden geleni yapıyor ama yavrucaklar için tamamen yabancılar.
Lütfen, korkmayın ve sizinle yıllarını geçiren dostunuzun son anında yanında bulunun.
Çünkü bu patili dostunuz için yanında olmanız çok önemli.
Onlar için bu acıya katlanın. Sonuna kadar yanlarında olun.
◊ Rumuz: Hande D.
YANIT
Bu yazı gözlerimi yaşarttı ve beni geçmişe götürdü. Ne yazık ki, son derece karşı olduğum halde, iki çok sevgili can dostumu uyutmak zorunda kalmıştım. Onları yaşatabilmek için eşimle canla başla çırpındı, inanılmaz mücadele verdik.
İspanyol Cocker köpeğimi 16 yaşındayken böbrek yetmezliğinden kaybettim. Çektiği acıları anlatmam mümkün değil. Uykusuz geçirdiğimiz gecelerde, nöbetçi veteriner arayıp ağrı kesici yaptırıyorduk. Ama bir gün geldi ki, o da yetmez oldu. Ona Serum takmayı öğrendim sırf bu yüzden… Ama başaramadık, yaşatamadık. Veterinerim, “Artık acı çekmemeli yeter, sen kendin için onu yaşatıyorsun” demişti. Onu kucağımda uyuttular. Eli elimde, gözü gözümdeydi son anına kadar.
İkinci köpeğim Kuki’yi ise beynindeki tümör nedeniyle felç geçirince, kurtarmak umuduyla, gece yarısı insanlar için olan MR merkezlerinden birini açtırıp, son bir çare olarak MR’ını bile çektirmiştim. Ama olmadı… Artık yerlerde sürünüyor, yemek yiyemiyor, serumla besleniyordu. Yüzüme “Bana bir çare bulamıyor musun?” der gibi öyle acıyla bakıyordu ki… Anlatılacak gibi bir his değildi bu.
Sonunda onu da uyutturmak zorunda kaldım. Ama asla yanından bir an bile ayrılmadım. Korkunç bir üzüntü içinde olsam da son anına kadar başını okşayarak, ona sevgi sözcükleri söyleyerek, usul usul gidişini izledim.
İşte bu yüzden bir daha köpek almadım. İki kedim vardı onlarla teselli buldum. Şu an biri oldukça yaşlı, içim titriyor ama yapacak bir şey yok. Sevgili dostlarımızın hayatları bize oranla çok kısa. Er ya da geç acılarıyla karşılaşıyorsunuz.
Rahmetli hayvan dostu, hayvan hakları beyannamesinin yazarı ve hayvan hakları savunucusu ünlü avukat Prof. İsmet Sungurbey, dört ayaklı sevgili dostlarımızın ağzından yazdığı satırlarda, şöyle diyordu: “Senin çevrende dostların, ailen, herkes var. Benim ise senden başka kimsem yok. Sakın bunu unutma, bu yüzden her anımda yanımda ol. Öleceğim zaman da yine yanımda ol ki o anı bile daha kolay atlatabileyim.”
İşte bu yüzden sevgili hayvanseverler, eğer bir dört ayaklı dosta sahipseniz, doğal olarak onun ölümünü yaşayacaksınız.
Ama sakın onu bu zor anlarında yalnız bırakmayın. Hiç istemediğiniz halde onu uyutmak zorunda kalsanız bile yine onun patisini sonuna kadar elinizden bırakmayın.
Biliyorum hiç kolay değil ama bunu ona borçlusunuz…
Paylaş