Paylaş
Merhaba abla, inanılmaz kötü zaman geçiriyorum. Bir rüzgâra ihtiyacım var ve bu benim tüm ömrümü etkileyecek. Umarım sizden geç olmadan yanıt alabilirim...
İki yıllık bir ilişkim var. İlk yıl sakindi. Ben ilk birlikteliğimi onunla yaşadım, o sırada 25 yaşındaydım.
Kendisi sosyalist biri. Ben onun bu yaşam tarzına aşkımdan dolayı uzak kalamadım. Ona yakın olmak için kendimi değiştirdim. Ailem ise feodal insanlar. Dört kız,guzın bir erkek kardeşim var, üç ablam evli.
Benim özel bir şirkette sekizinci yılım, üniversite mezunuyum.
Ailenin en küçük kızıyım ama kendini kurtarmış, hayatta ekonomik bağımsızlığını kazanmış bir bireyim.
Erkek arkadaşımın hayatıma girmesiyle kendi hayatımda devrim yaptım. Hayat algım değişti. Lümpenlikten çıktım, ailemin üzerimdeki baskısından kurtuldum.
Artık istediğimde arkadaşlarımda kalabiliyordum.
Ailem yılın altı ayı burada, altı ayı memlekette kalıyor. Onlar buradayken erkek arkadaşımla haftada bir gün kalıyoruz, onlar gittiğinde ise sürekli beraberiz.
Birbirimize tutkuyla bağlıyız ama ben kıskanç bir kadınım ve ona ithamlarda bulunuyorum, başka kadınlara bakıp etkilendiğini söylüyorum. Bu nedenle o da çok yıprandı ben de ama kendimi frenlemeye karar verdim.
Çok büyük kavgalarımız oldu, ben ona vurdum, o bana vurdu. Sonra barıştık ama yaşadığımız son olayı paylaşacağım sizinle...
Metrobüste işe gidiyorduk. Birbirimize sarılmıştık. Yan tarafımda bir kadın vardı, bluzundan sutyeni görünüyordu.
Ben sağlıksız düzeyde bir kıskanç olduğum için rahatsız oldum. Erkek arkadaşım “Neden suratın asık?” dedi. Sustum, çünkü ona “Neden sağına soluna bakıyorsun?” dediğimde büyük tepki veriyordu. Bu defa kendime söz verdim, bir şey demeyecektim.
Ama bana “Ben niye sağına soluna bakıyorsun demeni bekledim ama demedin” diye sitem etti.
Ben zaten içten içe kendimle savaşıyorum, onun bu dalga geçer tavrı, beni çıldırttı. Birbirimize girdik ve metrobüsten indik.
O istedi diye sigarayı bırakmak için üç aydır bir ilaç kullanıyorum ama en ufak terslikte krize girer oldum. Bir patlama yaşadım.
Çok sinirlendim, kollarına vurdum. Tırnaklarımı eline batırdım.
Bağırıştık, arkasını döndü gitti, beni öylece bıraktı.
Kriz geçirdim, bağıra bağıra ağlamaya başladım. Geri geldi, ben titriyordum. “Rezil ettin beni çevreye” diyordu, bir yandan da “Bağırma bağırma” diye o bana bağırıyordu.
“Allah belanı versin” dedi. “Nefret ediyorum” dedim, o da “Ben de senden nefret ediyorum” dedi.
“Bak ayrılırım” dedi, “Beni tehdit etme” dedim.
Bana “Sen kimsin ki? Üç kuruşluk insansın, ne tehdit edeceğim seni!” dedi ve yüzüme bir tokat attı.
Ama ben de ona vurdum. Sonra peşinden koştum, arkasından çektim, birbirimize saldırdık. Beni itti ve “Bitti artık” dedi. Yüzüne tükürdüm, çekti gitti.
Şimdi kollarım mor, tırnak izi dolu. Gerçekten çok şakınım, ne yapacağımı bilmiyorum.
Rumuz: Yoldaş
Sevgili kızım, mektubunu okurken sanki kötü bir film izliyormuş gibi gerildim. O sahne gözümün önünde canlandı ve çok üzüldüm.
Senin gibi eğitimli, çalışan, ayaklarının üzerinde durmayı başarmış bir genç kıza bu yaşadıklarını hiç yakıştıramadım.
Senin davranışların da en az beraber olduğun o genç adam gibi hastalıklı ve saldırgan bir yapının sonucu. Sigara bırakmak için kullandığın ilaç ya da verdiğin mücadele bile bu durumu affettirmez.
Aslında o gence hiç hak vermiyorum ama sen de onu çıldırtmışsın. Hem zaten bu tutumunu değiştirmedikçe, aynı şeyleri bir başkasıyla yaşaman da mümkün.
Gerçekten kıskançlığın ve bu agresif yapın hastalıklı bir ruh hali yansıtıyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalısın.
Bu gençle bütün bu çirkin kavga dövüş sonunda barışabilir misiniz bilmem... Bence ilişkiniz artık saygısızlık sınırlarını çoktan aşmış, geri dönüşü olmamalı.
Paylaş