PaylaÅŸ
Feyza Hanım, bebeği olmayan bir okurunuzun yardım çağrısını okudum. Maddi durumları kısıtlı olduğu için tüp bebek yöntemini deneyemiyorlarmış.
Türkiye’de binlerce kimsesiz, çaresiz hatta aç bebek ve çocuk varken, insanların hâlâ biyolojik çocukları olmasında ısrar etmeleri çok üzücü.
Bu noktada bireylerin ve ailelerin olduğu kadar devletin de suçu var. İnsanları çoğalmaya teşvik edenler, tüp bebek yönteminin çok yaygın kullanılmasına olanak verenlerdir.
Kürtaja sıcak bakmayan bir kesim de var ayrıca. Ama aynı zihniyet tüp bebek yöntemini nasıl oluyor da onaylıyor?
Biri doğal olmayan yöntemlerle bir bebeğin hayatına son verirken, diğeri doğal olmayan yöntemlerle bir bebeğin hayata gelmesini sağlıyor.
Benim dehşetle karşıladığım, okurunuzun çaresizce sizden tüp bebek için yardım talebi. Neden bu ısrar? İnsanlar yalnız başlarına mı yaşıyorlar? Kendi kan bağı olunca mı sorumlu oluyorlar başkalarından?
Kimsesiz bebekler, çocuklar var, üstelik açlıktan ölüyorlar. Onlara kim yardım ediyor?
Her birey kaliteli yaşamı hak ediyor. Bu denli nüfus yoğunluğunda, yaşam herkese adil olamaz.
Saygılarımla.
Rumuz: C.E.
Doğrusunu isterseniz, ben bu işe sıcak bakmadığımı anlatmaya çalışırım genellikle.
Çünkü bir şeyi zorla elde etmeye çalışmanın çok acı sonuçları olabildiğini gördüm.
12 sene boyunca çocuk yapmak için çırpınan, bu amaçla her türlü yöntemi deneyen çiftlerden birini tanıyorum. Sonunda çocukları oldu ama çocuk sakat doğdu. Bütün hayatları boyunca o çocuğa bakmakla yükümlü oldular.
Bir başkasının ise çocuğu 4 yaşına geldiğinde kansere yakalandı ve ne yazık ki inanılmaz çabalarla kazandıkları o çocuğu kaybetti.
Yine bir başka çiftin altı tüp bebek denemesinden sonra bebekleri oldu ama çocuk daha 2 yaşına gelmeden aniden vefat etti.
Bu yüzden hiçbir şeyin üzerine fazla düşmemek gerektiğini düşünüyorum.
Sizin dediÄŸiniz gibi, çocuk sahibi olamayan ailelere çeÅŸitli kuruluÅŸlardan evlat edinmeyi ya da çok fazla çocuk sahibi olan ailelerin çocuklarından birini sahiplenmeyi öneriyorum.Â
Eşim eve beş günde bir geliyor
Güzin Abla, ben 31 yaşında bir kadınım. Yaklaşık beş yıldır evliyim. İşim nedeniyle ailemden uzak bir şehirde oturuyorum. Eşim de şehir dışında bir ilçede çalışıyor.
Evlendiğimiz günden beri koca evde hep yalnızım. Eşim beş günde bir eve gelebiliyor. Üstelik çocuk sorunu yaşıyoruz. Tüp bebek yöntemini denedik, maalesef olumsuz sonuçlar aldık.
O kadar mutsuzum ki... Geceleri yalnız uyumak, sabahları içim acıyarak uyanmak bana ağır gelmeye başladı. Belki bir evladım olsa yalnızlığımı giderirdim...
İçimde fırtınalar kopuyor. Kimseye içimi dökemiyorum. Bir evlat istiyorum, eşimle aynı evde yaşamak, sohbet etmek, hatta kavga etmek istiyorum. Maalesef bunları yapamıyoruz, aile gibi yaşayamıyoruz.
Bazen çekip gitmek geliyor içimden ama sevgimiz gitmemi engelliyor.
Hayat şartları bizi birbirimizden uzak düşürdü, aile olabilmemizi engelledi. Size derdimi anlatmak istedim...
Rumuz: Yalnızım
Güzel kızım, çok haklısın ancak günümüzde çiftlerin hayatında her şey dört dörtlük gitmiyor ne yazık ki. İş hayatının ağır koşulları yüzünden çiftler, bırak beş günü aylarca ayrı kalabiliyor.
Biraz daha sabırlı olmalısın. Belki eşinin tayini söz konusu olabilir.
Çocuk için ise hiç de geç değil. Birkaç kez daha deneyebilirsiniz.
PaylaÅŸ