Ben bir Alevi ile evlendim ve dünyanın en mutlu kadınıyım
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Güzin Abla, köşenizde okuduğum "Mezhep Farkı" rumuzlu mektup için yazmak istedim. Okuyunca içim acıdı; hangi çağda yaşıyoruz ve insanlarımızın dert ettiği meseleye bakın.
Her yerde savaş var, minicik bebekler bombaların altında kalıyor ama memleketimde aileler kızlarının sevgisine karşı çıkıyor. Neden? Çünkü sevdiği Alevi... Bu tür insanlara inanamıyorum. Bu mektubu okuyunca kendimi çok şanslı gördüm. Benim de sevdiğim Alevi. Evlenmeye karar verdiğimizde konuyu aileme açmakta o kadar zorlandım ki... Gerçi evde bu gibi konular açılınca, özellikle babam, mezhep farkı konusunda insanların saçmaladıklarını söyler dururdu. Kendi başlarına gelince nasıl davranacaklardı, merak ediyordum. Cesaretimi toplayıp söylediğimde sadece nasıl biri olduğunu ve onunla mutlu olup olamayacağımla ilgilendi.
Şu anda 4,5 yıllık evliyim ve 7 aylık bir bebeğimiz var. Dünyanın en mutlu kadınlarından biriyim. Eşim harika bir insan, annem-babam eşimi kendi evlatları gibi seviyorlar. Bense eşimin ailesinden "kızımız" muamelesi görüyorum. Bu mezhep konusu aramızda kesinlikle sorun olmuyor. İlginç bir şey söyleyeyim size; ailelerimizden hiçbir tepki görmedik. Çalıştığım şirket Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri. O üniversite bitirmiş, en az iki dil bilen, çok kültürlü, ileri görüşlülük konusu açıldığında mangalda kül bırakmayan sevgili arkadaşlarım, bana öyle karşı çıktılar ki, ağzım açık kaldı, şok üstüne şok yaşadım. Bitmedi; sırf bir Alevi ile evlendim diye 14 yıllık biricik dostum benimle ilişkisini kesti.
"Alevilerin evine gidilmez, yemekleri yenmez"miş. Okuduğum üniversitelerde biz bu dersi görmedik. İnanın bir hıristiyanla evliliğe bile daha sıcak bakıyorlar. İşte memleketimin kültürlüsü böyle. Okurunuza nacizane tavsiyem; ailesini kırmadan, incitmeden, en önemlisi inatla, kararlılıkla bu genci ne kadar çok sevdiğini, onunla çok mutlu olacağını, kendisi ile ilgili doğru kararı verebilecek yaşta olduğunu anlatsın. Hangi şartta olursa olsun sevgisinin arkasında durup sonuna kadar savunsun.
RUMUZ: MEZHEP FARKI SAÇMALIĞI
Bunca mutsuz evlilik haberi yanında böyle bir mektup almak, beni inanılmaz sevindirdi kızım. Ben de seninle aynı dilekte bulunuyorum. Artık çağımızda bu tür yanlış inançların senin gibi ışık saçan beyinler sayesinde giderileceğine inanıyorum.
Aksini düşünen bu kültürlü, ileri görüşlü kişilere de ben "Hz. Ali"nin hayatını dile getiren kitapları okumalarını öneriyorum.
Doğum günüm hiç kutlanmadı
Güzin Abla, dün benim doğum günümdü ama kutlayan kimse olmadı. Çok yalnızım. 22 yaşıma girdim. Bu yaşıma kadar doğum günümü kutlayan, bana "Nice mutlu yıllara" diyen olmadı. Acaba ağustos ayında bir uğursuzluk mu var?
Tam "İşte bu sefer doğum günümü mutlu kutlayacağım" diye hayaller kurarken, hayallerim suya düşüyor. Size saçma gelebilir ama birilerinin de beni hatırlamasını istiyorum. Senden isteğim ablacığım, doğum günümü "içtenlikle" kutlayabilir misin? Geceyarısına kadar elimde telefon sürekli çaldı çalacak, diye bekledim ama arayan olmadı.
RUMUZ: SOLMUŞ GÜL / gduran1985@hotmail.com
Canım kızım; doğum gününü tüm sevgimle kutluyorum... Umarım gelecek yıl doğum gününde bana mutluluk haberlerini ulaştırırsın. Hiçbir şey için üzülmemeni ve tüm isteklerinin gerçek olmasını dilerim. Benim yüreğim burkuldu. Belki benim gibi doğum gününü kutlamak isteyen candan birileri de olabilir diye e-mail adresini verdim.
Oğluma baktığımda "keşke baban o olsaydı" diyorum
Sevdiğim bir insan vardı. Onun için yapmayacağım şey yoktu. Lisedeyken sevdim. O benden 5 yaş büyüktü. Arada bir görüşüyorduk. Onu sevdiğimi biliyordu ve onun hareketleri de bana olan sevgisini gösteriyordu. Beni istemeye geleceklerini söylediğinde, annesi de yanımızdaydı ve çok şaşırdı. Bu konuşmadan sonra birden ortadan kayboldu. Yaşadığım acıyı tarif edemem size.
Benim babam yok, annem bana destek oldu. Yaşadığım tam bir hayal kırıklığı... Ölmeyi ne kadar çok istedim... Kimseyle konuşamaz oldum. Aklımda sadece o vardı. Aradan 2 yıl geçtikten sonra gelip beni buldu. "Daha seninle çok konuşacağız" dedi. Polis olmuştu. Yaşadığı olayları anlattı, yine ümitliydi. Ailesi görüştüğümüzü öğrenmiş, belli ki yine karşı çıkmış. Bana "Beni arama" diye bağırdı. Yine çok üzüldüm.
Baktım olmayacak, evlendim. Eşim ona benziyordu ya da bana öyle geldi. Şimdi bakıyorum da hiç alakası yok. Bir oğlum var. Onun yüzüne baktığımda "keşke baban o olsaydı" diyorum. Aklıma geldikçe içim yanıyor, ağlıyorum. Bir türlü kafamdan ve kalbimden söküp atamadım. Geceleri rüyamda onu görmemek için yalvarıyorum Allah’a. Sadece kendimi yıprattığımı biliyorum. Çok yalnızım ve mutsuzum.
RUMUZ: SUAT
İşte yine aileler... Hep aileler... Kızların da, oğulların da mutsuzluğunu hazırlayan aileler... Bu aileler hiç mi benim köşemi okumazlar, hiç mi görmezler bu mutsuzluk mesajlarını, hiç mi yürekleri sızlamaz? Yaptıkları işi çok mu beğenirler? Oğullarının istediği kızı almayarak, büyük bir zafer mi kazanıyorlar? Bir sorsunlar bakalım, şimdi oğulları neler hissediyor... Keşke o da bu mektubu görse, tanısa, bir de o yazsa bana duygularını...