Başka erkeğe ‘Prensim’ diye mesaj atarken yakaladım
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Merhaba Güzin Abla. Ben 21 yaşında üniversite öğrencisiyim. Yaklaşık 4 aydır biriyle birlikteyim. İkimiz de birbirimizi çok seviyoruz, daha doğrusu ben böyle zannediyordum. Dün tesadüfen onu maillerini karıştırırken gördüm ve ‘prensim’ dediği birine mail atıyordu. Benim gördüğümü fark etmedi.Daha sonra gizlice cep telefonuna baktım ve evet beni gerçekten aldatıyordu. Yine hiçbir şey belli etmedim. Amacımı anlamışsındır Güzin Abla. Ona hiç unutamayacağı bir ders vermeyi düşünüyorum. İçim içimi yiyor ve büyük bir hevesle intikam zamanını bekliyorum. Sadece çok akıllıca bir plan yapmalıyım. Bu hususta ilk düşündüğüm; bizim sevgili olduğumuzu gösteren kanıtlarla, prensim dediği adamın yanına gidip konuşmak ve her şeyi anlatmak. Ya da onu yalandan aldatarak, benim çektiğim acıyı çekmesini sağlamak. Ya da daha farklı bir şey. Önerilerini bekliyorum Güzin Abla.RUMUZ: E.C.Sevgili oğlum, intikam, kin, nefret insanı her açıdan mutsuz eden, enerjisini tüketen, zaman içinde ruhsal açıdan dengesini bozan çok kötü duygulardır. Aman yavrum, bu düşüncenden vazgeç. Üstelik bir de benden bu konuda yardım istiyorsun. Bu nasıl bir düşünce?Bu genç kızdan intikam almak yerine, onu terk edersin, olur biter. Ondan hemen hiçbir açıklama yapmadan ayrılırsın. Zaten o da anlar, yaptığı hatanın farkına varır. O genç adam ise zaman içinde, nasıl bir kızla beraber olduğunu anlayacaktır.Bırak, onları kendi haline. Ona vereceğin en güzel ceza, onu bir anda terk edip, hiçbir açıklama yapmadan kendi yoluna gitmendir. Telefonlarına çıkmaz, aradığında cevap vermez, görüşmeyi reddedersin.O zaman aklı başına gelir, sana yaptığı haksızlığı fark eder. Diğer gençle ilişkisi çok iyi gitseydi, seninle de beraber olmazdı, değil mi? Demek ki ikinizden birini yedekte tutuyor olmalı.Bu tarz bana aslında hiç de yabancı gelmiyor. Bunu şimdiye kadar hep erkekler yapmıyor muydu?Sanırım şimdi genç kızlar da aynı yolu deniyorlar. Ama her iki tarafa da asla hak vermiyorum ve bunun yanlışlığını, bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak ve herkesi uyarmak istiyorum. Bu yanlış bir yoldur, dürüst olun, ki dürüstlükle karşılaşın...Çocukluğumun bekçi babaları neredeSevgili okurlarım, son zamanlarda o kadar çok hırsızlık olayı yaşıyoruz ki. Daha geçen gün bizim sokakta üç kişilik bir hırsız çetesi evleri birer birer soydu. Polis geldiğinde hırsızlar çoktan kaçıp gitmişlerdi bile. Sokaklarda arabaları birer ikişer götürüyorlar, ya da içinden radyo teypleri söküyorlar. Bahçelerin demir kapılarını, inanmazsınız belki ama çöp bidonlarını götürüyorlar. Böylesine bir asayişsizlik böylesine bir yaygın hırsızlık karşısında polis yetersiz kalıyor. Çünkü genellikle bu hırsız çeteleri, 13- 14 yaşlarındaki çocukları kullanıyorlar. Polis, yasalara göre bu çocukları ancak 2-3 saat sorgulayıp, bırakmak zorundaymış.Şimdi kapkaç olaylarına karşı ‘sokak polisi’ çözümü getiriliyormuş. Peki ya geceleri? Ben çocukluğumun ‘Bekçi babaları’nı geri istiyorum. Ben çocukluğumda düdüğüyle ve feneriyle her mahallede gezinip, bize huzurlu bir uyku olanağı sağlayan, o bekçilik sisteminin geri getirilmesini istiyorum. Ve özellikle İstanbul sokaklarını yaşanmaz hale getiren bu asayişsizliğe mutlaka bir son verilmesini bekliyorum yetkililerden. Bu konuda bana yazın. Sizin de fikirlerinize köşemde yer vereyim.Annemle sevgilim arasında kaldımSevgili Güzin Abla, verdiğin değerli öğütlerden hep kendime pay çıkarmaya çalıştım. Ama herkesin bir ‘Aşil topuğu’ vardır değil mi? Benimki de tam anlamıyla annemle, sevdiğim erkek arasında kalmam. İki erkek arasında kalsam, çözülmesi çok daha kolay bir sorun olurdu.19 yaşındayım, bugüne kadar benim de flörtlerim oldu ama şu anda yaşadığım hepsinden çok farklı. Erkek arkadaşım 23 yaşında, şu anda askerde olduğu için ayrı şehirlerdeyiz. Onu gerçekten seviyorum, çok iyi bir insan; anlayışlı, sevgi dolu, eğlenceli.Ama annem onun üniversiteyi bitirmemiş olmasını sorun yapıyor. Ben üniversite öğrencisiyim. O üniversiteyi 2’inci sınıftayken babası işleri yönetmesi için çağırdığında, istemeye istemeye bırakmak zorunda kalmış. Aslında çok çalışkan, işinde çok başarılı; daha da başarılı olacağı kesin.Anneme gelince, ilk günden beri bu ilişkiye karşı. Zor durumdayım. Ne yapmalıyım sizce?RUMUZ: WORRIEDSevgili kızım, ya anneni dinleyip mutsuz olacaksın, ya da dinlemeyip mutlu olmayı deneyeceksin. Çünkü annenin bence bu tavrı yanlış. Bir insan yeter ki, ekmeğini taştan çıkarsın. Çalışkan ve başarılı bir insan olduğunu söylüyorsun. Daha ne istiyorsun? Bugün pek çok üniversite mezunu iş bulamazken, onun iyi bir işi olması bile çok önemli.Üstelik bu çocuk üniversiteyi isteyerek mi bırakmış? Babası zorunlu olarak çağırdığında, babasına karşı gelse daha mı iyiydi? Allah korusun, birden durumunuz bozulsa da üniversiteyi bırakıp çalışmak zorunda kalsan, ne yapardı annen? Bence böyle iyi bir insanı tanımışken, onu kaybetme kızım. Anneni de makul olmaya davet et.