Merhaba Güzin Abla... 23 yaşında, yurtdışında yaşayan, bekár bir gencim. Sorunum ise hiç kimseyi sevememek ve aşık olamamak... Birçok ilişki yaşadım ama hepsi de bana göre yasak ilişkiydi. Bu yüzden de gerçek anlamda kişiliğimi ve duygusallığımı ortaya koyamadım.
İlişki kurduğum hanımları kırmamak için elimden geleni yaptım. Ama benim sevgisizliğimi yüzüme vurduklarında ne yapacağımı bilemiyorum. Belli bir ölçüde haklılar. Onlara hiç gül almadım. İçtenlikle ’seni seviyorum’ diyemedim, küçük de olsa bir hediye almadım. Ben de bilmiyor muyum kadınların ufak sürprizleri ne kadar çok sevdiklerini. Elbette beraber olduğum hanımlardan hoşlandım; sonuçta ben de insanım.
O kadar istiyorum ki böyle duyguları tatmayı, böyle bir aşkı yaşamayı. Ancak benim için hep mantık ön plana çıkıyor. Kalbim sanki aşka kapalı. Yoksa içimdeki duygusallığı dışarı çıkacak birisine mi rastlamadım mı? Hep yalnız mı kalacağım? Bana sevmeyi öğretin ne olur, aşkı öğretin, duygusallığı öğretin. Herkes beni sevdiği halde ben neden sevemiyorum?
Rumuz: Gönlüm Aşka Kapalı
Sevgili oğlum, sanırım aşık olamaman kendini koruma içgüdüsünden kaynaklanıyor. Böyle davranarak bir anlamda acı çekmekten kaçıyorsun, çünkü aşkın acı verdiğini biliyorsun.
Acı çekmekten, sorun yaşamaktan, insanları kırmaktan, ailenle ters düşmekten korkuyorsun. Belki de çevrende gördüğün mutsuz sevgililerle ve evlilik sorunları yaşayanlar seni ürkütüyor. Belli ki kendini aşka kapatarak acılardan uzak kalmaya çalışıyorsun.
Yaşadığın yasak ilişkiler ki, bunlar herhalde evli ya da bir başkasıyla ilişkisi olan hanımlar olmalı, sana bu konuda yine korku vermiş olabilirler. Bu kadınların erkeklerini aldatabildiğini görüp, belki bu yüzden de kendini aşka kaptırmaktan kaçınıyor ve duygularına teslim olmuyorsun. Yasak ilişkilerde mantığını kullanıp o kadına aşık olmaktan kurtuluyorsun. Ancak bir gün beklediğin gibi biri çıktığında tüm bu korkuların uçup gideceğinden eminim.
Nişanlım ailevi Akdeniz ateşi hastası
Ben 25 yaşında nişanlı bir kızım. Bir ay sonra düğünüm olacak ama kafamı karıştıran bir konu var; her şeyden çok sevdiğim nişanlım FMF (Ailevi Akdeniz Ateşi) hastası. Merak ettiğim şey, çocuğumuz olursa bu hastalığı taşıma riski nedir? Bu konuyu nişanlımla konuşamıyorum, alınganlık yapıyor. Zaten ben bu durumu en başından beri biliyordum ama o tanıdığım en mükemmel insan. Onunla evlenmeyi her şeyden çok istiyorum. Benim bir rahatsızlığım yok; eğer çocuğumuzda bu hastalığın olma olasılığı yüksekse çocuk doğurmayacağım. Beni bu konuda aydınlatırsanız sevinirim.
Rumuz: Ayhan
Sevgili kızım, bu konuda uzmanlar şöyle açıklama yapıyorlar: "Hastalık taşıyıcısı kendisi hasta olmadığı halde gizli olarak o hastalık genini taşıyan ve çocuğuna da ileten kişidir... İki taşıyıcının evlenmesi durumunda etkisiz iki gen yan yana gelerek anne karnındaki bebekte etkili olur ve çocuk hasta doğar. Taşıyıcı anne ve taşıyıcı babadan doğacak çocuklardan biri hastalıklı, ikisi taşıyıcı ve sadece biri sağlıklı olabilir. Sülalesinde bir tane bile kalıtsal (irsi) hastalığı olan herkes bu hastalığı taşıyabilir: Örneğin Talasemi hastalığı (Akdeniz Hastalığı) kemik iliği hatalı kan yaptığı için bu hastalıkta kişide ömür boyu kansızlık görülür." Bu durumda evlendikten sonra, doğum yapmaya karar vermeden önce, mutlaka bir doktora danışmalısınız.
Herkese sonsuz teşekkürler
Anneciğimin ölümü bütün Türkiye’yi ayağa kaldırdı sanki. Herkese, tüm arkadaşlarıma, dostum gibi bildiğim tüm okurlarıma, onu sevenlere, cenazesine katılanlara ve telefonla arayanlara sonsuz teşekkürlerimi iletmeyi bir borç bilirim. Bugünden itibaren, yine sizlerleyim. Yazılarıma aynen eskisi gibi, sizin isteğiniz doğrultusunda ve annemin vasiyet ettiği gibi devam edeceğim.
Ancak önce, özel ilgileri ve yakınlıklarını asla unutamayacağım, olağanüstü güzellikteki çiçekleriyle anneciğimin mezarını bembeyaz bir çiçek bahçesine çeviren Sayın Aydın Doğan’a ve sevgili eşi Sema Doğan’a, Sayın Vuslat Doğan Sabancı’ya, sevgili Genel Yayın Yönetmenim Ertuğrul Özkök’e, annemin eski dostu sevgili Doğan Hızlan’a, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Orhan Erinç’e, Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Av.Selami Öztürk’e, sevgili Uğur Dündar ve Arena ekibine, Sayın Catherine ve Ali Zihni Feyzioğlu’na, Sayın Derya Feyzioğlu’na, Sayın Ferhan ve Bedii Feyzioğlu , Galatasaray Holding ailesine, Türkiye İş Bankası Kültür yayınları grubuna, Çelik Tekne A.Ş., Biltur, Hayvan Dostları Platformu ve İstanbul Hayvanseverler Derneği’ne, Beylikdüzü Belediyesi’ne, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği’ne, Notre Dame De Sion’lular Derneği’ne, Dr. Yusuf Durlu, Dr. Yavuz Özkan, Dr. Kadri Kahraman ve Dr.Macit Hamam’a sonsuz teşekkürler.
Ayrıca cenazeye bizzat gelerek beni teselli eden, İstanbul Milletvekili Sayın Gülseren Topuz’a, Hürriyet Yayın Koordinatörü, sevgili ağabeyim Fikret Ercan’a, annemle ilgili birbirinden güzel yazıların hazırlanmasını sağlayan Hürriyet Yazı İşleri Müdürü sevgili Emre İskeçeli’ye, Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin’e ve sevgili dostum Erol Işık’a; editörlerim Nigar A. Atay ve Mevlüt Tezel’e; İdare Müdürümüz Salih Bahadır’a ve beni bu zor günlerimde hiç yalnız bırakmayan, ilgileriyle, yazılarıyla hep yanımda olan tüm Hürriyet ve Kelebek ailesine teşekkürü bir borç bilirim.
Dün yaşamımın en kötü günüydü
Merhaba Güzin Abla; ben 20 yaşında genç ve bekár bir bayanım. Dün yaşamımın en kötü günüydü, çünkü ilk bebeğimi aldırmak zorunda kaldım. Şimdi bir daha bebeğim olmaz diye çok korkuyorum. Lütfen bana bu konuda yardımcı olun.
Rumuz: Çaresizim
Detay vermediğin için bebeğini neden aldırmak zorunda kaldığını bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum. Sevgilin henüz evliliğe hazır olmadığını mı söyledi? Kızım, işte ben bu yüzden hep cinselliği yaşamanın belirli bir olgunluk gerektirdiğini söylüyorum. İster evli olun, ister bekár, hamile kalmamak için belirli doğum kontrol yöntemlerini bilmek zorundasınız.
Kürtaj eğer düzgün yapıldıysa, hijyen koşullarına dikkat edildiyse, korktuğun durum başına gelmez.
Ama her kürtaj rahim duvarını incelteceği için, döllenen yumurtanın yapışma olanağı azalacağından, ender de olsa ikinci bir hamilelikte sorun çıkabilir. Umarım böyle bir şanssızlık yaşamazsın.